Alman ve Güney Afrikalı bilim insanları, 2011- 2012 döneminde, Güney Afrika'nın KwaZulu-Natal ve Batı Kap illerinde, yarasa dışkısı örneklerini topladı. Bilim insanları, bu küçük yarasalar arasında dolaşan yeni koronavirüslerle ilgileniyorlardı. 13 türe ait 62 yarasanın dışkısını toplayan araştırmacılar, gerekli RNA'yı belirlemek üzere PCR analizi gerçekleştirdi. Örneklerden bir tanesi tüm dikkatleri üzerine çekti. Bu, MERS'in etken maddesini de içeren bir betakoronavirüstü. Bu betakoronavirüs, Afrika serotin yarasa dişisine ait örnekte bulundu. NeoCoV adını alan virüs bir hayvanda belirlense de bilim insanları bunu MERS-CoV'un kökenini çözmede çok önemli adım olarak gördü ve bir makale yayınladı. Wolfgang Preiser ve Jan Felix Drexler liderliğindeki araştırma grubu, NeoCoV'un, MERS-CoV'a yol açtığını ortaya çıkardı. Bu virüs önce develere bulaştı, ardından yeni özellikler elde edip insanlara geçti. Bu arada Afrika'da MERS-CoV'un atasını bulmaya yönelik aramalar devam etti. Amerikalı ve Ugandalı bilim insanları, 2013'te bir yarasada, NeoCoV'a yüzde 91, MERSCoV'a yüzde 87 oranında benzeyen PREDICT/PDF-2180 diye kodlanan başka bir betakoronavirüs buldu. Bu virüslerin insan vücudunda tutunmaları, SARS-CoV-2 yani Kovid- 19 ile aynı. Bilim insanları, bu virüslerin, antijenik sürüklenme yoluyla adaptasyon üzerinden insana bulaşmak gibi gizli potansiyelleri olduğu ihtimaline yer veriyor. Bu, özellikle yüksek oranda mutasyona uğramış Omicron varyantının yayılması bağlamında önem taşıyor.