Asıl mesleği makyözlük olsa da oyunculuk ve şarkıcılık alanında da adından söz ettiren, ayrıca bir yemek kitabı bulunan Suzan Kardeş, "on parmağında on marifet" deyişinin hakkını veren renkli bir isim...
Makyözlük, oyunculuk, şarkıcılık... Yaptığınız işlerden en çok hangisini seviyorsunuz? Hangisi yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Asıl mesleğim makyözlük olduğu için o konuda hiç mütevazı olamayacağım. Fakat 14 sene boyunca restoranım vardı yemek yapmayı sevsem de ama tabi ki aşçı değilim. Yani her işin ucundan az buz tutuyorum. Şarkı söylemek de bana verilmiş bir hediye. Oyunculuk sinemanın içinde olmamdan dolayı... Bana güvendikleri için verilen rolleri üstesinden gelmeye çalışıyorum. Ama gerçekten de en çok sevdiğim Suzan olmak aslında. Çünkü her yerden bir parça olduğunu düşünüyorum bende. Hayatımda tek bir şey veya iş ile uğraşmak bana göre değil.
Kosova'dan gelişiniz nasıl oldu?
Babam Türkiye'den ev aldı. Eşyamız trenle geldi, biz otobüsle. Annem, babam ve biz, beş kardeş Türkiye'ye geldik. Akrabalarımızı, sevdiklerimizi, dostlarımızı ve köpeğimizi bıraktık orada. Sekiz yaşındaydım. Acıklıydı. Babaannemden sonra ailenin en büyüğü babamdı. Herkes, bu yaşta göç yapılır mı, dediğinde; "Tito ölünce burada kardeş kardeşi vuracak, ben çocuklarımı selamete çıkaracağım" dedi ve göç maceramız böylelikle başlamış oldu. İstanbul'da meşhur Figaro Kuaför'de çalışırken Liza Tuna ile tanıştım ve bana 'Akşamları Şan Tiyatrosu'na gelir misin, Hisseli Harikalar Kumpanyasında perukları taramaya?" diye bir teklifte bulununca; seve seve kabul ettim ve böylece şov dünyasında hem saç hem de makyaj yapmaya başladım.
Oyunculuğa nasıl başladınız?
Ben oyuncu olduğumu asla söylemem ve ifade de etmem. Bu oyunculara saygısızlık olur. Şarkıcılıkta da bu böyledir. Ama çok eskilerden örnek verirsem Türkan Şoray ile bir filmde küçük sahnelerde oynamıştım. Oyunculuk serüvenim ise Bir Demet Tiyatro ile başladı. O gün bir oyuncu sete gelmemişti. Yılmaz Erdoğan Erdoğan'da bana sen oyna ama annen gibi oyna dedi ve böylelikle oyunculuk serüvenim başladı.
Yemek konusunda bir kitabınız var. Güzel yemek yapar mısınız? Yemek kitabı yazmak fikri nasıl oluştu?
Yemek kitabını kız kardeşimle birlikte yaptık. Yemek kitabında da çok iddialı değiliz çünkü biz kendi bildiğimiz şeyleri, özellikle balkan mutfağını yapmaya çalıştık. İkincisi de olacak inşallah. Tatil için kardeşim Neriman'ın yanına Badrum'a gitmiştim. Neriman evinin bahçesinde hep yemek yapar. Oradan aklıma bir yemek kitabı oluşturmak geldi. Yemeklerin fotoğraflarını da çekeriz dedim. Neriman'ın da aklına yatınca evdeki herkesi kovduk J Neriman'ın evinin bahçesinde yemekleri hazırladık. Bir arkadaşımız da fotoğrafları çekti. Ve birden bire ortaya böyle bir yemek kitabı çıktı.
Makyaj konusunda Türkiye'nin en tanınmış ismisiniz. Kadınlar günlük makyaj yaparken en çok neye dikkat etmeliler. Günlük makyaj yapan kadınlara tavsiyeniz ne olur?
Düoğallıktan yana olduğum için çok ağır makyajı önermiyorum. Bir rimel bir ruj bir de allık yeterlidir. Ayrıca youtube kanalım "Kaçın Suzan Geliyor"da merak edenlere makyaj tüyolarım var.
Sezen Aksu ile özel bir bağınız var sanırım.
Beni benden fazla tanır Sezen Hanım, bir gün sahnede 'Hadi bakalım, ben senin hikâyeni biliyorum, şimdi herkes öğrensin" dedi ve onun stüdyosunda ilk albüm çalışmasına başladım.
Oluşunuzu en iyi ne ile ortaya koyuyorsunuz?
Kendi var oluşumu ürettiklerimle ortaya koyuyorum.
Gelecekte kendinizi nerede görüyorsunuz?
Bacağımda ekoseli battaniye ve çok süslü sallanan bir koltukta hikayelerimi karşımda oturan bir sürü gence ve torunlarıma birşeyler anlatırken görüyorum. Çünkü anlatacak çok şeyim var.
Rol yapmıyorum, her şey spontane gelişiyor
Tolga Çevik'in "Müdür N'aptın" gösterisinde rol alıyorsunuz. 20-21 Mayıs 2016 tarihlerinde de İzmir izleyicisi ile buluştunuz. İzmir İzleyicisi ve İzmir için ne düşünüyorsunuz?
Aslına bakarsanız orada rol almıyorum,
Her şey spontane gelişiyor çünkü
o şovda...Tolga Bey doğaçlama çalışıyor.
Bazen sahneye çıkma durumları
tesadüfen olabiliyor. Müdür N'aptın
programında makyözlük yapıyorum.
Orada makyöz olarak çalışıyorum
yani. Ama İzmir'i sorarsanız İzmir çok
özel bir kent. Çok güzel. İnsanlar
sanata karşı çok ilgili ve
duyarlı.