Doğumuyla anne babasını büyük sevince boğan Yalım Öztin, henüz 7 aylıkken kafatasındaki çöküklük nedeniyle ameliyat geçirdi. Ameliyat sırasında kalbindeki problem tespit edilince 2 yaşında kalp ameliyatı olmak zorunda kaldı. Birkaç ay sonra da otizm teşhisi kondu. Anne Berna Öztin işini bıraktı, kendisini Yalım'ın eğitimine adadı. Yalım bu çabaların karşılıksız bırakmayıp neredeyse imkansızı başardı, arkadaşlarının seviyesine gelip ilkokulu bitirdi. Berna ve Gökhan Öztin biricik oğullarını, bu son olsun diyerek, artık çok korktuğu hastane koridorlarından kurtulması için aort damarının kapakçığında oluşan daralmayı giderecek ameliyata götürdü. Büyük savaşlardan hep galip çıkan Yalım, ne yazık ki doktorların "çok basit, risk oranı yüzde 1" dediği ameliyattan sonra hayatını kaybetti. Acılı anne baba, 17 Haziran 2016'da 11 yaşındaki Yalım'ı son yolculuğuna çok sevdiği bazı oyuncaklarıyla uğurladı. Ölümünün 40'ıncı, 52'nci günlerinde çocuklara oyuncak dağıttı. Yalım'ın çok sevdiği oyuncakların çocukları ne kadar mutlu ettiğini görünce de hasta çocukların çektiği sıkıntıyı çekmemesi, tedavi olurken canlarının ne kadar yandığını bir an için bile olsa unutmaları amacıyla hastanelere oyun odaları yaptırmaya başladı. Yalım'ın doğum gününde Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne, ardından da Ege Üniversitesi Engelli Çocuklar Rehabilitasyon Merkezi Eğitim Parkı'na oyun odaları açtı. Çocukların canları ne kadar acısa da bu oda sayesinde hastaneye koşarak gitmesini büyük mutlulukla izleyen, aynı hastalıkla doğma riski olması nedeniyle bir daha anne olamayacak Berna Öztin ve Gökhan Öztin ile Yalım'sız ilk "Anneler Günü" öncesinde konuştuk.
-Oyun odası fikri nasıl doğdu?
Yalım'ın vefatından sonra, 40'ında, 52'sinde, Çocuk Esirgeme'de çikolata, oyuncak dağıttık. Baktık ki içimiz daha rahat ediyor. Psikolog Dr. Selin Atasoy, "Yalım oyuncak ve eğlenmeyi çok seven bir çocuktu. Onun bir bahçesi olsun, bütün oyuncaklarını oraya koyalım, çocuklar gelsin orada oynasın" demişti. Bu fikir, Gökhan ile konuşa konuşa buna dönüştü. Hastanede çok sıkıntı çekmişti Yalım. Hastanelerden çok korkardı. Kan bile aldırtamazdık. Bu nedenle hastanede olsun bu odalar dedik. Çiğli'deki oyun odası için, "Çocuklar koştura koştura buraya kaçıyorlar, oturtup kanlarını falan burada alıyoruz" diyorlar. Bizim istediğimiz buydu.
Odaların yapılması için maddi kaynak nereden?
Vefatından 2-3 ay sonra bir yemek düzenledik. Bu işte yalnız değiliz. Birçok kişinin emeği var. Yemeğe birçok dostumuz geldi. Onun haricinde yurt dışından tanıdığımız tanımadığımız herkes şirketlerine yazdı, çok güzel para topladık ve bu paraların son kuruşuna kadar oyuncak, mobilyalar aldık. İlk yaptığımız odadan para kalınca, iyi okuyan ama maddi durumu iyi olmayan çocuklara destek olan vakfa yardımda bulunduk.
Yalım'ın hastalığı neydi?
Yalım doğduğunda plagyo safel diye bir ameliyat geçirdi kafatasından. Ameliyatta anestezist kalbinde üfürme olduğunu fark etti. İki yaşındayken onun ameliyatına girdi, biz tamam bitti her şey derken, otizm çıktı ortaya. Atipik otizm teşhisi koydular. Eğitim süreçleri başladı. 4'üncü sınıfı bitirdiği zaman kalp kapakçığında problem var dediler, onunla ilgili bir ameliyata girdi. Ameliyattan bir hafta sonra vefat etti. Diyecek bir şeyimiz yok. Çok güzel bir noktaya gelmiştik, ama maalesef bu talihsizlik bizi zorladı.
Gökhan: Operasyona girerken çok basit bir ameliyat, yüzde 1 riskimiz var dediler. Öyle bir operasyondan maalesef böyle bir sonuçla çıktık.
Bir çocuğunuz daha olsun istemez misiniz?
Berna: Bizim oğlumuz alnı basık olarak doğdu. Doktorumuz, "Ben bu ameliyatı iki kardeşe çok yaptım" dedi. Yüzde 50 riskimiz olduğu için istemiyoruz artık. Başka çocuklar bizim çocuklarımız.
Gökhan: Onu kaldıracak durumda değiliz. Biz 10 çocuk büyütmüş gibi olduk. Kafamız sağlamken başka çocuklara fayda sağlayalım.
AĞLAMAK YERİNE ODASINI AÇTIK
Yaşadıklarınıza rağmen nasıl böyle güçlü kalabiliyorsunuz?
İlaç da kullanmadık,
psikiyatriste de
gitmedik. Bilmiyoruz
nereden çıkacak, ne
kadar dibe çökeceğiz
ama şimdilik böyle.
Doğum gününde oturup
evde ağlamak
yerine o oyun odasını
açmak bize güç verdi.
Orada başka çocukların
oynadığını görmek
bizi mutlu etti.
Her özel gününde bir
şey yapmaya çalışıyoruz.
Kendimizi kötü
hissedeceğimiz günlerde
bir şeyler yapıyoruz.
En azından
tek başıma değilim
yanımda eşim var.
Hedefiniz İzmir'deki tüm hastaneleri oyun odasına kavuşturmak mı?
Gerçekten ihtiyacı
olan hastanelere
oda yapmak hedefimiz.
Hastanelerden
tek isteğimiz, yaptığımız
oyun odaları baki
kalsın. Biz kendimiz
için bir şey istemiyoruz.
Çocuklar bizim
oğlumuzun hastanede
çektiği sıkıntıları
çekmesin. Çocuğu
ikinci üçüncü günden
sonra hastanede
tutmak çok zor.
Bizimki kaçıyordu
hastaneden. Bu renkli
oda biraz moral sağlıyor
çocuğa. Oyuncak,
kitap göndermek
veya sponsor
olmak isteyenler bana
berna.oztin@hotmail.
com'dan ulaşabilir.