Sadece yediklerimizin değil, seyrettiğimiz futbolun da
genetiği ile oynanınca, ne yediklerimizden tat alır olduk ne de seyrettiklerimizden. Bu nedenle önce sofraların tadı kaçtı sonra da, sahaların. Tarlalardan sonra, sahalara da ekilen bu
GDO'lu tohumların ürünlerini biçmekteyiz şimdilerde. "
Ne ekersen, onu biçersin" atasözü gibi, ektiğimizi biçmekteyiz biçare. Geçtiğimiz sezonun hemen tüm finallerinde sahaların
yangın yeri
ne dönmesinin ardında, futbol ahlakımızın ve terbiyesinin genetiğinin değişmesi yatıyor. Kupa finali dahil, tüm liglerdeki play-off finalleri savaş alanlarını andıran sahnelere dönüşmüşse, bu yangını söndürmenin zamanı çoktaaan gelmiş te, geçmektedir bile.
CENTİLMENLİK KALMADI
Faruk Ilgaz'ların, Süleyman Seba'ların, Özhan Canaydın'ların, Adnan Süvari'lerin ektikleri centilmenlik tohumlarının genetiği ile oynanmıştır. Metin Oktay'ların, Can Bartu'ların, Gürsel Aksel'lerin ve daha nice futbol beyefendilerinin formalarını çıkarmaları ile birlikte centilmenlik denilen asalet te jübile yapıp sahalardan çekilmiştir. Havada ve karada, spor muhabirleri ve yazarlarına atılan yumruklarlarla futbol denilen güzel oyun adeta bir boks maçına dönüşmüş, peş peşe gelen nakavt kararları ile yerlerde yatmaktadır. Türk Futbolu'nu esir alan GDOlu kafaların sergilediği bir trajedik oyundur sergilenen, asla futbol değildir.