Ölüm haberini radyodan dinlediğimde,
allak-bulmak olmuştum. Aradan tam 26 yıl geçti. Saygı, sevgi ve rahmetle bir kez daha anıyoruz.
Metin Oktay Karşıyaka'da doğmuş. Yani İzmir doğumlu. İsterim ki özellikle İzmir'de çok daha görkemli törenlerle anılsın, şimdinin genç futbolcularına anlatılsın, futbola yeni başlayanlara örnek olsun. O'nu radyodan tanımış, sonra futbolunun son dönemlerine Mithatpaşa Stadı'nda tanıklık etmiştim. Anlayacağınız özel izleyicilerinden birisi olmuştum. Çok sıkı markaj altında oynar, ama her türlü sertliğe, tekmeye tebessümle cevap verirdi. Sonra İstanbul, Ankara ve İzmir'de kimseye nasip olmayan 3 jübile ile tribünlere çıkmıştı. Ağlıyordu tribünler veda maçında. Futbolculuğuna ve efendiliğine hayran olduğum adam, çoğu maçta basın tribününde yanımda oturur olmuştu. Doyumsuz sohbetleri ile süslerdi maç aralarını. Galatasaray'ın Denizli deplasmanlarını kaçırmazdı. Maçtan bir gün önce çoğu kez aynı mekanda gece yarılarına kadar sohbetlerine bizi de alırdı.
TÜRKİYE'Yİ AĞLATTI
Sonra, aniden ölüm haberi geldi. Futboluna doyamadığım adamın, sohbetleri de kursağımda kalmıştı. Bütün Türkiye'yi ağlatan cenaze töreninde acımasızca mücadele ettiği her kesimden, her takımdan arkadaşları vardı. Zira O, sadece büyük bir futbolcu değil, aynı zamanda bir
beyefendilik anıtı idi.. Şiddetin, saygısızlığın her türlü el-kol hareketlerinin havada uçuştuğu günümüzde, bu futbol aleminin kraldan alması gereken çoook dersleri olduğuna inanmaktayım. O dönemlerde yeni doğanlara Metin adını koyan babalar-analar canlı şahidimdir. Bu satırların yazarına gelince. Bizimkisi hiç bitmeyecek
bir aşk hikayesidir dostlar. Futboluna, efendiliğine, ağları yırtan volelerine, doksana taktığı kafa toplarına olan bir aşk. Nurlar içinde yatasın Metin ağabey.