2,5 yıldır İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinde bulunan Levent Yazıcı, pandemi döneminde başlanan uzaktan eğitimle ilgili son bir yılda yaşananlara ve bundan sonra yaşanabileceklere ilişkin SABAH'ın sorularını yanıtladı.
"UZAKTAN EĞİTİMDE DÜNYANIN EN İYİLERİNDENİZ"
"Bütün öğrencilerimiz uzaktan eğitim sisteminden yararlanıyor" diyen Levent Yazıcı, tüm öğrencilerin sıkıntısız şekilde derslere katılabilmesi için üç ayrı kanaldan ders anlatımlarının sürdüğünü ifade ederek bunun dışında EBA (eğitim bilişim ağı) uzaktan erişim platformunün bütün öğrencilerimize katkı sağlamaya gayret ettiğini söyledi. 1 Mart itibariyle öğrencilerin bir bölümüyle yüzyüze eğitime başlayacaklarını kaydeden Levent Yazıcı, "Uzaktan eğitim aslında pek dünyanın hazır olduğu bir konu değildi. Pandemi dönemi uzaktan eğitim sürecinin başlamasını 5-10 yıl geriye aldı. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim; Milli Eğitim Bakanlığımız dünyada bu işi en iyi yapan ülkelerden biri oldu. Bu, verilerle de ortaya kondu. Öğretmenlerimizin özverisi ve bakanlığımızın stratejisi ile bence çok iyi bir noktaya gelindi." dedi.
"TABLETLER ÖĞRENCİLERE ULAŞTIRILDI"
Tablet ihtiyacı olan ailelere yardımla ilgili olarak kurumların ve belediyelerin katkıları hakkında da konuşan İstanbul İl Müdürü Levent Yazıcı, "Milli Eğitim Bakanlığımız bütün öğrencilerimize ailedeki kardeş sayısı, bakanlığımızın elde ettiği veriler, başarı gibi birçok değişkenle EBA'da TEFBİS adlı bir puanlama sistemi kurdu. Bu sistemin içerisinde ilçe ilçe sıralandı. En yüksek puandan hangi öğrencinin öncelikli olarak alması gerektiği noktasında sıralama yapıldı. Ve bu çerçevede Bakanlığımız peyderpey öğrencilerimize tabletlerini ulaştırdı. Biz de bu gelen tabletlerin hepsine 25 GB internet desteği ile birlikte öğrencilerimize sunduk. Aynı şekilde tabi ki mevcut olan bütün kamu kuruluşlarının, İstanbul Ticaret Odası, Borsa İstanbul, Sanayi Odası gibi kurumlar ayrıca çok yönlü destek verdiler. Tabi ki belediyelerin katkılarıyla şekillendi. Bunların hepsini ilçe belediyelerin kanalıyla kendi ilçelerindeki öğrencilere yaptılar." diye konuştu.
Levent Yazıcı, SABAH'a özel açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"HEDEF; HİÇBİR ÖĞRENCİNİN MAĞDUR OLMAMASI
"Uzaktan eğitimde, dijital öğrenme fırsatları dünyasına hazır olan Milli Eğitim Bakanlığımızın öncelikli hedefi hiçbir öğrencimizin mağdur olmaması. Bunun için fırsat adaleti yaklaşımıyla tüm çocuklarımızın uzaktan eğitim imkânından yararlanması için teknolojik altyapının güçlendirilmesi başta olmak üzere birçok yeni uygulamayı gündeme aldık. Öngörülmeyen bu süreçte öğretmenlerimiz ve velilerimiz olağanüstü bir çaba harcadı. Şartlara en kısa sürede adapte olarak Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ve TRT'nin yanında EBA Destek Noktalarıyla da uzaktan eğitim sürecini verimli ve sağlıklı şekilde devam ettiriyoruz. Tablet dağıtımları da dâhil olmak üzere ilimizde erişim problemi yaşayan çocuğumuz kalmayana kadar bu konuda hep birlikte kararlı adımlar atmayı sürdüreceğiz."
"2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı'nın ikinci dönemini uzaktan eğitim bileşenleriyle sürdürüyoruz. Çok kapsamlı değerlendirmeler doğrultusunda, bilimsel veriler ışığında çocuklarımızın faydasını önceleyerek onların öğrenme kayıplarının en aza indirilmesi için çalışıyoruz. Zaten öğrencilerimiz uzaktan eğitim sürecinde yaşamın ne kadar zengin ve keyifli bir öğrenme ortamı sunduğunu evlerinde kazandıkları becerilerle ortaya koydular."
PANDEMİDE SAYILAR DÜŞMEZSE SINAVLAR NASIL OLACAK?
"Öncelikle bir hususu vurgulamak gerekir: Okulların öncelikli hedefi sınav yapmak değil, çocuklarımızın bütünlüklü bir şekilde gelişmelerini sağlamaktır. Milli Eğitim Bakanlığımız, salgın sürecinde çocuklarımıza daha iyi bir eğitim sunabilmek için dünya standartlarında içerikler ve sistemler oluşturdu. Bundan sonraki süreçte de salgının seyrine bakarak Bilim Kurulundan çıkan tavsiyeler doğrultusunda gerekli adımlar atılacaktır."
ÇOCUKLAR EVDE ZAMANI NASIL DEĞERLENDİRMELİ?
"Uzaktan eğitimin öğrenciler için sadece akademik açıdan ele alınmaması gerekiyor. Çocuklarımızın öncelikle fiziksel olarak hareketi ihmal etmemeleri büyük önem taşıyor. Tabii ki salgın tedbirlerine uyarak spor yapmalılar. Bu noktada Tasarım Beceri Atölyelerinin etkinlikleri çok önemli. Salgın sürecine göre yeniden yapılandırılan Bir Ses İki Hareket Projemizin etkinlikleri bu yaklaşımın bir yansıması niteliğinde. Ayrıca eğitim aidiyeti yanında onların gelişiminde rehberlik, psikososyal faktörler, sosyal-duygusal beceriler çok değerli. Bunun için arkadaşlık ilişkileri ve sosyalleşme açısından tedbirlere uyarak yapılabileceklerin mutlaka yapılması lazım. Öğrencilerimizin hayatın çok güzel bir kitap olduğunu göz ardı etmeden çok kitap okumayı, oyunlar oynamayı, çevrim içi kültürel çalışmalara katılmayı sürekli kılmaları gerekiyor. İstanbul'u Okuyorum Projemizin okuma grupları, haftalık etkinlikleri çok değerli. Yine aynı şekilde Umudum Öğretmenim Projemizin origami, kukla yapımı, keçe atölyesi, masal dinletisi, çevrim içi müze gezileri gibi etkinlikleri öğrencilerimizin serbest zamanlarına renk katıyor. Unutmamak gerekir söz konusu becerilerin bir hobi gibi yaşam alışkanlığı haline getirilmesi başka öğrenmelerin kapısını aralayacaktır."
"YÜZYÜZE EĞİTİM DEVAM EDER Mİ?"
Bu süreçte uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmayacağını da tecrübe ettik aslında. Küresel salgın döneminin oluşturduğu tüm belirsizliklere rağmen okullarımızın ne denli büyük bir toplumsal işleve sahip olduğunu bir kez daha gördük. Eğitim, dolayısıyla okul her şartta öncelikli bir yere sahip. Okullar hayat sahnesidir... Bu çerçevede uzaktan eğitimle edindiğimiz imkân ve fırsatların sonraki süreçlerde devam edeceğini söyleyebilirim. Önemli olan benliğin ve kişisel bütünlüğün kişinin iç huzurundaki rolünün farkında olarak kadim değerlerimizi güçlü yarınların gerektirdiği şartlara ustalıkla uyarlayabilmektir. Ortak faydayı esas alan, adil, eşit ve kapsayıcı eğitim için hep beraber iş birliği içinde hareket ederek karşılıklı öğrenmelerin artırılması büyük önem taşıyor.
MESLEKİ LİSELER İTİBAR KAZANDI
Meslek liselerinin salgın sürecinde maskeden solunum cihazlarına uzanan çeşitliliğini nasıl yorumlamak gerekir?
Pandeminin ilk aylarından itibaren mesleki eğitim kurumlarımız çalışmalarıyla öne çıktı. 2023 Eğitim Vizyonu doğrultusunda mesleki ve teknik eğitimi sürekli bir eğitim-üretim-etkileşim alanına dönüştürüldü. Bu süreçte eğitim ve iş dünyasının aktörlerini çeşitli projelerle bir araya getirerek yapılan protokollerin ne kadar değerli olduğu daha iyi fark edildi. Üretim odaklı okul anlayışını hayata geçiren bu çerçevedeki çalışmalarımız öne çıktı. Milli Eğitim Bakanlığımızın hayatın içinde ve yaşam becerileriyle dolu olmanın, sorun çözmenin gerekliliğinden hareket eden çalışmaları uluslararası alanda ses getirdi. Mesleki eğitimde paradigma değişiminden kaynaklan üretimler bu alanın hak ettiği itibarı kazanmasını sağladı. Mesleki ve teknik eğitimde AR-GE merkezleri kuruldu. Bu merkezlerin ana odağı ürün geliştirme, patent, faydalı model, tasarım ve marka üretmek, tescil ettirmek ve ticarileşmesini sağlamak.