2000'li yılların başından bu yana ağırlıklı olarak yaşadığımız sorunların kaynağı hepimizin de bildiği gibi enerji. Global krizi de tetikleyen ve neredeyse tüm ülkelerin başını ağrıtan, savaşlara neden olan, hayatı zorlaştıran nedenlerin başında geliyor. Bu sorun ülke yöneticilerini o kadar çok sıkıştırıyor ki petrol, doğal gaz; yani toprak altındaki tüm enerji kaynaklarının önümüzdeki yıllarda tükeneceği dikkate alınarak alternatif enerji kaynaklarının devreye sokulması, bununla ilgili teknolojik araştırma ve geliştirmenin çabası içine giriliyor. Mesela ABD'de kaya gazı, doğal gaza ikame etmeye başladı bile. Türkiye'de de kaya gazı elde etmek için çalışmalar başladı. Ama yaygın olarak gelişmiş ülkelerde en çok kullanılan alternatif enerji kaynakları, uygun iklim koşulları da olması durumunda güneş ve rüzgâr. Geçtiğimiz Kurban bayramı tatilinde İspanya'nın güney ucundaki, Cebelitarık boğazı kıyısındaki Tarifa şehrinden Endülüs şehri Sevilla'ya kadar yaptığımız otobüs yolculuğunda, kilometrelerce karelik alanda binlerce rüzgâr türbini ve güneş paneli gördük. Şu günlerde büyük bir ekonomik krizle baş etmeye çalışan İspanya'nın güneş, rüzgâr gibi alternatif enerji kaynaklarından yararlanmakla ne kadar akıllılık ettiği ortada. Yaşadığımız binaların yaşlandığı ve yorulduğunu göz önüne alırsak, kentsel dönüşümün ve yenilenmenin hızla başladığı bu dönemde yapılacak önemli bir iş var. Yeni inşa edilecek binalardaki projelerde ısı kaybının önlenmesi, atık suların değerlendirilmesi, sıcak su ihtiyacının doğal enerji kaynaklarından karşılanması gibi enerji tasarruflu ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanılabilmesine, imkân vermesi beklenmeli. Satın alacağı evde kullandığı atık suların yeniden değerlendirilmesi, ısı kaybının, elektrik tüketiminin en aza indirilmiş, sıcak su ihtiyacının güneş enerjisinden elde ediliyor olması artık mülk sahibi olmak için verilecek kararları olumlu yönde etkileyecektir. Bu, başta İstanbul olmak üzere neredeyse yenilenme sürecinde olan tüm şehirlerdeki projelerde, maliyetleri yükseltse bile uzun dönemde büyük yarar sağlayacaktır. Birbirinden güzel görünümlü projelerin tanıtımlarında bu türden bilgilere ne yazık ki rastlayamıyoruz. Konut üretiminde bu türden tasarruflara ilişkin projelendirmelerin olmadığını görüyoruz. Acaba gelecekte dünyayı ve Türkiye'yi neler beklediğinin farkında mıyız? Sanılıyor ki projelere, plânlara yerleştirdikleri üç beş ağaç ve yüzme havuzu ile her şey tamam olacak. Oysa hepimiz biliyoruz ki her ay su, elektrik ya da doğal gaza ödemelerin bedellerinde ciddi artışlar yaşanıyor. Artık enerjiden yararlanmak ve bunun bedelini ödemek için her geçen gün cebimizden daha çok para çıkacak. Fazladan kullanılan enerjinin gelecekte çocuklarımızın bundan mahrum kalmasına ve sıkıntı yaşamasına sebep olacağını unutmamalıyız. Abdullatif Kısa/ İstanbul
Apartman yöneticisi aidatını ödemeyenlerin aidatlarını diğer kişilere paylaştırarak alabilir mi? Kat Mülkiyeti Yasası'na göre ortak giderlere katılmayan, yani aidatını ödemeyen bağımsız bölüm sahibi hakkında, diğer kat maliklerinden her biri veya yönetici tarafından, yönetim plânına ve yasaya göre dava açılabilir, icra takibi yapılabilir. Kat malikinin borcu bu yolla da alınamazsa, mahkemece tespit edilen borcunu ödemeyen kat malikinin bağımsız bölümü üzerine, varsa yöneticinin yoksa kat maliklerinden birinin yazılı istemiyle bu borç tutarı için, diğer kat malikleri lehine kanuni ipotek hakkı tescil edilir. Gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için aylık Yüzde 5 hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür. Yönetici de yasaya göre aidatı ödemeyen kişilerle ilgili olarak gerekli işlemleri yapmalıdır.