Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Danıştay kararını değerlendirdi: FETÖ ile mücadelede taviz vermeyiz!
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı bir canlı yayında gündemi değerlendirdi. Danıştay'ın 5. Dairesi'nin FETÖ'yle irtibat ve iltisakları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen kimi hakim ve savcıları göreve iade kararına ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz Tunç, "FETÖ'yle mücadele noktasında, hiçbir zaman taviz vermeyiz" dedi. Canice öldürülen Eros isimli kedi için Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisini aradığını belirten Bakan Tunç, "Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı'mız bir gece yarısı 'Nasıl olur böyle bir şey?' diye beni aradı. Hepimiz hassasız bu konuda" ifadelerine yer verdi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı bir canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı. Danıştay'ın 5. Dairesi'nin FETÖ'yle irtibat ve iltisakları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen kimi hakim ve savcıları göreve iade kararını değerlendiren Bakan Yılmaz Tunç, "Çok sayıda gündem maddemiz var. Bunlardan bir tanesi de bu hafta özellikle gündeme gelen Danıştay'ın Hakimler Savcılar Kurulu'nca meslekten ihraç edilen hakim ve savcılara yönelik aldığı kararlarla ilgili gündem oldu. Haklısınız. Vatandaşlarımızda bir tereddüt doğdu. 'Acaba FETÖ'yle mücadelede bir zafiyet mi var?' endişesi oluştu. Öncelikle şunu ifade edelim: FETÖ'yle mücadele noktasında, tüm terör örgütleriyle mücadele konusunda kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermeyiz. Bu anlamda gerek PKK gerek FETÖ gerek diğer terör örgütleriyle kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürerek ülkemizin huzurlu geleceğine halel getirmek isteyen tüm şer şebekeleriyle mücadele etmekte ve teyakkuzda olmakta kararlıyız" ifadelerini kullandı.
17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçlerinde FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı oldukları gerekçesiyle yargıda görevden ihraç edilen hakim ve savcıların bulunduğunu hatırlatan Tunç, bunların hukuk içerisinde kalınarak yapıldığını vurguladı.
Tunç, "Özellikle OHAL kararnameleriyle ihraç edilen memurlar bakımından OHAL Komisyonu kuruldu. Eğer bu idari işlemde hata varsa OHAL Komisyonu bu başvuruları aldı. 120 bin başvuru oldu OHAL Komisyonuna. 120 bin başvurunun 20 bini iade edildi" açıklamasını yaptı.
Hakim ve savcıların ihracının Hakimler ve Savcılar Kurulu kararıyla olduğunu, o süreçte 4 bin 6 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğini söyleyen Tunç, bunlardan 3 bin 888'inin dava açtığını, bir kısmının yurt dışına kaçtığını, dava açanlardan 387'si hakkında Danıştay tarafından iade kararı verildiğini kaydetti.
"MÜFETTİŞLER YENİDEN İNCELİYOR"
Bakan Tunç, müfettişlerin dosyaları yeniden incelediğine vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: 387 dosya bakımından mesleğe iade edilmiş olan 371 kişi görevde. Bu dosyalar bakımından HSK Teftiş Kurulu bir inceleme yapacak. İnceleme şu anda başladı. Müfettişlerimiz, o dosyaları yeniden inceliyorlar. Danıştay kararının temyizi gibi bir şey söz konusu değil. Danıştayın daire kararları zaten temyiz edildi. Şu anda temyizde de 1286 dosyanın İdari Dava Daireleri Kurulunda görüşülmesi devam ediyor. Bunların bir kısmı kesinleşen, bir kısmı kesinleşmeyen kararlar.
CAN ATALAY'IN VEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ HAKKINDA...
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin avukatlarının AYM'ye "düşürülmenin yok hükmünde sayılması"na yönelik başvurusunun karara bağlanması ve AYM'nin her iki başvuruda da "karar verilmesine yer olmadığı" kanaatine hükmetmesi hakkında "AYM'nin karar verilmesine yer olmadığı şeklinde değil yetkisizlik nedeniyle ret kararı vermesi gerekir" ifadelerini kullanmıştı. Konuyla ilgili yeniden bir açıklama yapan Bakan Tunç, "Can Atalay'ın yargılandığı dava, Gezi olaylarıyla ilgili dava. Gezi olayları da bir darbe kalkışması olarak yargımız tarafından kesin hükme bağlanan bir dava. Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet ve Can Atalay ve bir kısım sanıklar bakımından 18 yıl ağır hapis cezası ve bir kısım sanıklar da bu dosyadan beraat etti, bir kısım sanıklar da yurt dışına kaçtığı için onların dosyası ayrıldı. Davada ilk derecede ağır ceza mahkemesinde karar verildi. İstinaf karar verdi ve temyizde iken Can Atalay milletvekili adayı gösterildi. Tabii Yargıtay sürecindeyken henüz Yargıtay karar vermeden önce de milletvekili seçildi. Milletvekili seçildikten sonra Yargıtay'a başvurdu ve dedi ki: 'Ben milletvekili seçildim, benim artık dokunulmazlığım var. Benim yargılamamı durdurun.' Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 'Siz, milletvekilliği dokunulmazlığı kapsamında değilsiniz.' dedi. Şu gerekçeyle dedi: Anayasa'nın 83. maddesine göre 'Bir milletvekili, seçimden önce ya da sonra işlediği bir suç nedeniyle tutuklanamaz, tutulamaz, sorguya çekilemez' ama bunun istisnaları vardır. Onun istisnası da ağır cezalık suçüstü halinde dokunulmazlık olmaz. Bir diğeri de seçimden önce soruşturmasına başlanmış olması kaydıyla Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki durumlar bakımından da dokunulmazlık olmaz. Yargıtay, bu gerekçeyle dokunulmazlığın olmadığı kararıyla o talebi reddetti" ifadelerini kullandı.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YAPISI
Anayasa Mahkemesinin mevcut yapısına değinen Tunç, Anayasa Mahkemesinde siyasi parti kapatma davaları, kanunların denetimi ve siyasi partilerin mali denetiminin olduğunu vurguladı. Tunç, 2010 Anayasa değişikliğiyle bireysel başvuruyu getirdiklerini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bireysel başvurular da genelde adliye mahkemelerinden verilen kararlar sonrasında, mahkeme kararından kaynaklanan hak ihlalleri şeklinde Anayasa Mahkemesine gelince oradaki yapısal durum adliye mahkemelerinden verilen bir kesin hükmün değerlendirilmesi konusunda olduğunda asıl problem orada çıkıyor.
Anayasa Mahkemesinin yapısında siz Ceza Genel Kurulundan geçmiş, 26 ceza dairesi başkanı, ceza hukukçusu karar vermiş ve bu kararı hukukçu olmayan Anayasa Mahkemesinin bir bölümüne denetlettirmiş oluyorsunuz. 'Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara bakan bölümü Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşur.' şeklinde bir düzenleme olsa, Mecliste uzlaşma olsa ama öyle değil, bu bir uzlaşma gerektirir, nitelikli çoğunluk gerektirir. Bu, Anayasa değişikliği gerektirir. Belli sayıda milletvekili kanun teklifi verir Anayasa değişikliğine dair ama bir uzlaşma söz konusu olmazsa oradaki nitelikli sayıyı bulamadıktan sonra bu sonuca ulaşmaz."