Gazeteci Uğur Dündar'ın Dilara G.'ye açtığı babalık davasına yayın yasağı getirilmesi, hangi şartlarda ve hangi durumlarda yayın yasağının getirilmesi gerektiğine ilişkin tartışmalara neden oldu. Kahkahalar eşliğinde cinsel hayatının sağlıklı olduğu yönünde televizyonda savunma yapan, Dilara G.'nin annesine hakarete varan ifadeler kullanan araştırmacı gazeteci Dündar'ın talebini yerinde görerek yayın yasağı getiren mahkemenin kararı şok etkisi yarattı.
Çok tartışılan yayın yasağının, Uğur Dündar'ın talebiyle babalık davasının görüldüğü Isparta 2. Aile Mahkemesi tarafından verildiği ortaya çıktı.
Mahkemenin, DNA raporunun alınması aşamasında, iki taraftan da bir buçuk ay arayla kan örneği alınması, kuru kan örneği ve anneden kan örneği alınmaması gibi sonuca etki edebilecek aksaklıkları göz ardı edip jet hızıyla yayın yasağı kararı vermesi dikkat çekti.
Basın suçlarına bakan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren'in "Yayın yasağının yasal dayanağı ve yaptırımı" isimli makalesine göre, normal (sade) vatandaşlar ile politikacı, kamuya mal olmuş 'meşhur' diye tabir edilen, sanatçı, gazeteci, sporcu kişilerin birbirinden ayrılarak, yayın yasağı kararı verilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Makalede, yayın yasağı getirilen dosyadaki taraflardan bir tanesinin eğer siyasi kişilik veya ünlü biri ise kamuoyunun bunlar ile ilgili haber alma hakkı olduğu için yayın yasağı verilmemesi gerektiği vurgulanarak, "Bu sıfattaki kişilerle ilgili olarak toplumun haber alma hakkı olduğu ve bunların daha fazla eleştiriye tahammül etmeleri ve bu açıdan basın özgürlüğünün daha geniş olması gerektiği kabul edilmiştir" deniliyor.
Araştırmacı gazeteci Uğur Dündar'ın Dilara G.'nin açtığı babalık davasına yayın yasağı getirmesi, yayın yasağının hangi hallerde getirilmesi gerektiğine ilişkin tartışmalara neden oldu. Dündar, mahkemeye başvurarak kendisiyle ilgili gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacak dosyaya önce gizlilik kararı aldırdı. Ortada böyle büyük bir mağduriyet varken kahkahalarla 'Sağlıklı bir cinsel hayatım var" diyerek savunma yaptı. Dündar, son olarak kendisiyle ilgili haberlere yayın yasağı koydurdu.
DİLARA'NIN ANNESİNE HAKARET BİLE ETTİ
Dündar, sosyal paylaşım sitesi X'teki kişisel hesabından açıklamada bulundu. Dündar, Dilara G.'nin annesini hedef alarak, "Suphiye Orancı'nın dudak uçuklatan gayri ahlaki geçmişini yakından bildiğini öne süren kişilerle konuştum. Onların iddialarını dinledikçe kızları için daha da üzüldüm. Ne talihsiz çocuklarmış" iddiasında bulundu.
TARTIŞILAN KARARI O MAHKEME VERDİ
Çok tartışılan yayın yasağının, Uğur Dündar'ın talebiyle babalık davasının görüldüğü Isparta 2. Aile Mahkemesi tarafından verildiği ortaya çıktı. Mahkemenin dosyanın gizliliğini ihlal eden hiçbir haber olmamasına rağmen böyle bir karar vermesi şaşırtıcı bulundu.
MAHKEMEYE SORULAR... YAYIN YASAĞINDAN ÖNCE BUNLAR NEDEN YAPILMADI
Adli Tıp Kurumu'nun davanın esasına etki edebilecek nitelikte olan kuru kan örnekleri alınması uygulamasına gidilmeden, kan örneklerinin iki taraftan da aynı anda aldırtmayıp, farklı tarihlerde aldırma yoluna gidildiği ortaya çıkmıştı. Yönetmeliğe göre, örnek alınan kişilerin isimleri kapalı ve kodlu olmalıydı ancak bu davada iki tarafın da isimleri açık bir şekilde yazıldı. Kan örnekleri İzmir Adli Tıp Kurumu'nun yeni binasına taşınma dönemindeyken alındı. Kan örneği alındığı tarihten sonra geçen 7 aylık sürede örneklerin bozulma ihtimali bulunuyordu. Kan örnekleri iki taraftan da aynı anda alınmalıydı ancak iki taraftan bir buçuk ay arayla kan örneği alındı. Anneden kan örneği alınması gerekirken, sonuca etki edebilecek bu seçenek de göz ardı edildi. Mahkemenin söz konusu DNA raporundaki aksaklıkları göz ardı edip jet hızıyla yayın yasağı kararı vermesi dikkat çekti.
HANGİ HALLERDE YAYIN YASAĞI GETİRİLİYOR
Basın suçlarına bakan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren'in "Yayın yasağının yasal dayanağı ve yaptırımı" isimli kaleme aldığı makalede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlarla hangi hallerde yayın yasağının getirilmesine açıklık getiriliyor. Makalede, ancak istisnai ve dar bir şekilde ve yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin sağlanmasına yönelik yayın-haber yapma yasağı kararı verilebileceğine dikkat çekiliyor. Makalede, yayın yasağı getirilen dosyadaki taraflardan bir tanesinin eğer siyasi kişilik veya ünlü biri ise zaten kamuoyunun bunlar ile ilgili haber alma hakkı olduğu için yayın yasağı verilmemesi gerektiği vurgulanıyor.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ESASTIR
Makalede, mevzuattaki hükümler de tek tek sıralanıyor. 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3'üncü maddenin 1'inci fıkrasına göre, basının hür ve özgür olduğu vurgulanan makalede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ifade özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında da ifade özgürlüğünün esas olarak belirtildiği, ancak sınırlama olarak ise 2'inci fıkrasında, 'Yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için sınırlamalara veya yaptırımlara tabi tutulabilir' ibarelerini yer aldığı kaydediliyor.
DAR BİR YORUM YAPILARAK KARAR VERİLEBİLİYOR
Makalede, hakimin bu nedenlerle istisnai ve dar şekilde yorum yaparak yayın yasağı kararı verebileceğine dikkat çekilirken, yayın yasağının verilebilmesi için yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin tehlikeye girmiş olması gerektiği kaydediliyor.
YASAK VERİLİRKEN MEŞHUR KİŞİLERLE NORMAL VATANDAŞLAR AYRILMALI
Yayın yasağı istenilen örneklerde, talebe konu edilen kişinin sıfatının önemli olduğu hatırlatılan makalede, "Normal (sade) vatandaşlar ile politikacı, kamuya mal olmuş, basın aracılığıyla ünlenmiş, 'meşhur' diye tabir edilen sanatçı, sporcu, gazeteci, kamu görevlisi gibi kişileri birbirlerinden ayırarak değerlendirmek gerekir.