Yedi saatlik bir uçuştan sonra, gözünü bir cennette açmak isterseniz Maldivler sizi bekliyor... Burası masmavi bir adalar cenneti. Huzurun ete kemiğe büründüğü Maldivler’deydik... Uçak alçalırken, gözüm kocaman açıldı. Çünkü penceren Hint Okyanusu’nun ortasında sıra sıra dizili adacıklardan başka hiçbir şey görünmüyordu. Sanki başka bir gezegene inmek üzereydim. Bin 200 adacıktan oluşan bir gezegene. Alçaldıkça adacıkların kenarındaki mercanlar ortaya çıkıyordu. Adalara atol dendiğini bu seyahatte öğrenecektim. Ve ne yazık ki atoller 100 yıl sonra sular altında kalacaktı... Hafızama kaydedeceğim bu turkuvaz gezegenin önce mercanları sonra su altındaki renkli hayatı ve insanları büyüledi beni Bugüne kadar gördüğüm hiçbir coğrafyaya benzemiyordu. Maldivlerlilerle tanıştıkça daha da şaşıracaktım. Hatta denizde yüzerken adada yankılanan ezan sesini duydukça, “burası gerçekten cennet bu da ispatı mı” diye soracaktım kendi kendime. Şaka değil, ezan sesini denizden bile duymak mümkün. Her adada mescit var. Maldivler şeriatla yönetiliyor. Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman. Belki de bu yüzden havalimanında başkent Male’ye giriş yaparken bir kez daha bavullarımız kontrol edildi. Ülkeye alkol sokuyor muyuz diye kontrol edildik. Başkent Male ve lokal adalarda içki içmek yasak. Ancak 70 farklı adanın üzerine kurulan otellerde alkol serbest. Peki, ben neden Maldivler’deyim? Boşboğazlılığım yüzünden sanırım. Bu matrak hikayeyi anlatmadan edemeyeceğim. İlk kez Moskova’ya bu yıl gittim. Bir Mart ayıydı. Şehir muhteşem, hava buz gibiydi. Nehir donmuş, çocuklar üzerinde paten kayıyordu. Bir boşboğazlılıkla “Keşke Moskova yerine Maldivler’de olsaydık şu an” dedim. Setur’un fırlama yöneticilerinden Selen, “Türk Hava Yolları, Maldivler’e direkt uçuş başlattı. Birlikte, Four Seasons Oteli ile tatil turları organize etmeyi düşünüyoruz. Eğer hayata geçerse, bir basın gezisi düzenleyeceğiz. Not edin, Mayıs’ın son haftası olabilir” deyiverdi. İyi ki bu cümle ağzımdan çıkıvermiş. Herkesin hafızasında ayrı bir yer edinecek güzellikteki Maldivler’de, pekçok şeyi ilk kez yaşadım! Maldivler’ ölmeden önce mutlaka görmek! Üstelik Maldivler’e gitmek için bir yüzyılımız daha yok. Acele edin... Benim gibi şanslı diğer 12 kişiyle beraber muhteşem bir beş gün yaşadık. Turizm sektörünün öncü markalarında Setur, Four Seasons otellerinin İstanbul iletişim direktörü Sibel Benli, NPR’ın çılgın ve titiz direktörü Nur Başnur’a çok teşekkür ederim. Bu beş gün boyunca kaldığımız adalada çoğunlukla çıplak ayaklı gezdik. Gördüğümüz tek araç, odalarımızın önündeki bize ait bisikletler, addan adaya bizi ulaştıran deniz motorları ve pırpırlı uçaklardı. Maldiv halkı dört mevsimi tanımıyor. Onlar için mevsim demek, kuru ve yağmurlu sezon demek. Hava sıcaklığı ve deniz sıcaklığı her mevsim sabit! Şu an Maldivler’de yağmur sezonu başladı. Ocak ayında ise onların kuru mevsim dediği güneşli sezon başlıyor. Ama ben bu mevsimde gidilmesini öneririm. Onların yağmurlu hava dediği, yağmurun yarım saat boyunca bardaktan boşanırcasına yağıp, sonrasında güneşin açması... Yani 365 gün boyunca Maldivler’de hava 29-30 derece, denizin sıcaklığı 26 derece. Üstelik yağmur sezonu denilen sezonda otel fiyatları çok uygun. Güneş çok bezdirmiyor, plajlarda kalabalık yok. Sanki bütün adada tek başınasınız. Villanızın önünden girdiğiniz sahil sadece size ait. Önündeki mercanlarda saaetlerce şnorkelle dalabilir, binlerce çeşit tropikal okyanus balığıyla dans edebilirsiniz... Four Seasons Resort Kuda Huraa ve Four Seasons Resort Maldives at Landaa Giaavuru adasında geçirdiğim beş günü tarif etmem zor. Moda tasarımcılarının denizin dibine dalıp o balıkların o renk kombinasyonlarından ilham alması gerekir diye düşündüm denizin altında ve saatlerce o mercan kayalıklarının etrafından ayrılamadım. Kaldığımız otel öyle çevreciydi ki, kopmuş mercanları su altında metal iskeletlere bağlayarak, büyümeleri sağlanıyordu. Gün batımı o kadar güzel ki. Kızaran gökyüzünde bulutlar üç boyutlu bir filmin aktörleri gibi şekilden şekile giriyor. Güney Yarımküre’de gökyüzü sanki bir başka. Renkler bir ressamın paletinden fırlamış gibi. Gözümü ayıramadım. Yok böyle bir masaj Her iki otelde de odalarda bizi karşılayan müzik beni şaşırtan şeylerden biriydi. Ertesi sabah SPA’ya masaja giderken tekneye binmem gerektiğini söyleyen Maldivli Adil’in yüzüne şaşkınlıkla bakmışım. SPA’sıyla ünlü Kuda Hura’da ayrı bir küçük ada sadece SPA için organize edilmniş. Ayrı ayrı bungalovlarda sizi karşılayan terapistler önce gül suyu ile ayağınıza masaj yapıyor sonra özel bungalovlara alıyorlar. Masaj yatağının boşluğundan denizin altını görebileceğiniz bir cam var. Hem masaj oluyor, hem de altınızdan geçen balıkları seyredebiliyorsunuz. Uzman Çinli ve Hintli terapistlerin yaptığı masaj, inanılmaz bir deneyim. Üstelik masaj olurken bir yandan da denizin içindeki hayatı seyredebilme imkanınız var. Hindistancevizi yağının iyileştirici etkisiyle birleştirilen, Tayland, Filipinler, Malezya dahil Asya’nın tamamını kapsayan masaj teknikle, vücudunuzu dinlendirirken, ruhunuzu arındırıyor. Ayurvedik konsültasyon bu gezinin bonusuydu. Vatha kişilik yapısında olduğumu söyleyen Hintli doktor, bol bol zencefil tüketmemi önerdi. Maldivler’in geleneksel içeceği zencefilli bir meyve suyu. İçinde bal ve limon da var. Hem sıcak, hem soğuk içmek mümkün. Mutluluğu arttırıyor! Söylediğim şaka değil! Cennetin tarifi Bu gece elime yakamozları aldım. Ne yazık ki kamera çekemiyor. Avucumun içinde sanki yıldızlar parlıyordu. Hint Okyanusu’nun sahile vurduğu dalgalar geri çekilirken bir şerit halinde ışıklar bırakıyordu. O ışıklar hızla hareket ediyordu. Ona yaklaştım ve elime aldım. Masmavi fosforlu bir ışık... Bu küçücük hayvan bu ışığı nasıl üretiyor? Hepsini topladım parmaklarıma dizdim, sanki gökyüzündeki yıldızlar parmak uçlarıma inmişti. Cennetin tarifi bu olmalıydı... Alkol kontrolü Maldivler’de 1192 ada var ama sadece 298’inde yaşam var. 400 bin kişi yaşıyor. Kadınlar denize girmiyor! Ülkenin kendine göre bir şeriat anlayışı var. Kadınlar süslü ve örtülü... Yaşlılar açık renk başörtüyü tercih ederken, genç kızlar cıvıl cıvıl renkte başörtüleri takıyorlar. Male’ye girerken bavullarımız bir kez daha kontolden geçiyor. İçinde alkol olup olmadığına bakılıyor. Plastik şişe yok Kuda Hurra ile çok yakın konumda bulunan Landa Giaavuru, Four Seasons otelinin yerleştiği iki ada. Burada çalışanların çoğu lokal adalarda yaşayan yerli halk. Kuda Hura’ya havalimanından yarım saat süren sürat motoruyla ulaşıyoruz. Zaten motorlar ve deniz uçakları bu adaların tek ulaşım araçları. Estetiği, konforla buluşturan bu ada otelin en hoşuma giden özelliği, doğa ile uyum içinde olmasıydı. Öyle ki, sahile gelen yaralı Carettalar Four Seasaons çalışanları tarafından tedavi ediliyor. Adada bir biyolog ve veteriner bulunuyor. Sivrisineklerle baş etme yöntemlerinde asla kimyasal kullanmıyorlar. Odalarda hiçbir şekilde naylon poşet, plastik kaplar vs bulunmuyor. Vücut kremleri, şampuanlar, vücut şampuanalrı seramikler içinde sunuluyor. Adalara plastik şişe asla sokulmuyor. Peki bu adalarda içme suyu nasıl elde ediliyor? Diye sordum. Four Seasons arıtma işlemine ciddi bir bütçe ayırmış. Şişelemesine kadar adada yapılıyor. Okyanus suyu arıtılarak içme suyuna dönüştürülüyor. Şişeler geri dönüştürülebilir cam malzemeden yapılmış. Bu ada “size kadar” Bu ada size o kadar büyük görünmesin. Landa Giaavaru’nun uzunluğu 800 metre, genişliği ise sadece 150 metre. Ancak her misafirin kendine ait villası ve önünde müstakil plajı var. Bu da yetmedi diyorsanız, bir de havuz! Üstelik 12 metre! Hamak keyif Hamak! Bütün gün suyun altındaki güzellikleri keşfederken yorulduğunuzu fark etmiyorsunuz. Odanıza geldiğinizde, üst kattaki hamak sizi şımartmaya yetiyor. Turkuvazın derinliklerinde kaybolarak hamakta uzanıp Hint okyanusunu seyretmek! İnsan başka ne ister ki? Maldivler’de beni en çok etkileyen yerli halkın sakinliğiydi. Hep gülümsüyorlar ve sizin için hayatı kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sualtı macerası Hayatımda ilk kez Manta’larla yüzdüm. Vatos balığınıun iricesi. Dört-altı metre uzunluğunda bir ot obur. Daha doğrusu planktonlarla besleniyor. Aralarına dalınca dev yüzgeçleri önce ürpertiyor insanı. Ağızlarını aça aça yaklaşırken, ya dokunursa diyorsunuz. Onlar dokunsa bile bizim dokunmamız yasaktı. Bir manta ailesiyle yüzmek öyle keyifliydi ki, bir daha sefere breve alıp scuba diving yapmaya karar verdim. Uygun fiyatlar Bu tatili yapmak için zengin olmanız gerekmiyor. Setur, farklı seçenekte tercihler sunuyor. Kredi kartına taksit de mümkün. Türk Hava Yolları Maldivler’e direkt uçuş koyarak birçok havayolu şirketinin önüne geçmiş durumda. Avrupa’dan Maldivler’e seyahat etmek isteyenler Dubai aktarmalı uçuşları değil, İstanbul aktarmalı yolculuğu tercih ediyorlar. Yine her destinasyonda olduğu gibi dikkatimizi çeken Ruslardı. Japonlar kadar seyahat etmeyi seven Ruslar, Maldivler’in vazgeçilmez misafirleri. Öyle ki, onlar için hazırlanmış Rusça menüler görmek mümkün. İster taksitle, ister para biriktirerek, hangi şartla oluırsa olsun, bu yüzyılın cennet adaları kaybolmadan mutlaka Maldivler’e gidin. Döndüğünüzde sinirlerinizin alınmış olduğunu hissedeceksiniz. Ve bir süre etrafınıza mutlulukla gülümsemeye devam edeceksiniz. İstanbul’a indiğimde Maldivler’den bir cümle dilime dolandı... Şimdi her hoşuma giden olayda bu cümleyi söylüyorum: “Bara Baru.” Mükemmel demek... TULUHAN TEKELİOĞLU - Aktüel