HDP lideri Selahattin Demirtaş, bu sözleri, 1 Kasım seçimlerine bir ay kala, hendeklerle delik deşik edilmiş Şırnak'ın Cizre ilçesinde söylemişti.
Gençlere, hendekleri bırakma, mücadeleyi siyasi alana ve siyasetçilere bırakma çağrısı yapmıştı. Bölgeden biraz da bu yüzden oy almıştı zaten. Hayatı sekteye uğrayan halk, nasıl ki barajın aşılmasını silahların susmasına vesile olarak gördüyse, HDP'nin yeniden meclise girmesini de hendek terörünü bitirir diye desteklemişti. En azından PKK'nın çatışma stratejisine teveccüh göstermeyen bölge halkını göz önüne aldığımızda, çoğunluk için bunu söylemek mümkün.
Fakat seçim ertesinde, karşımızda önce suskun, ardından ABD ziyaretinden sonra çatışmacı ve Rusya ziyaretinden sonraysa tamamen 'hendek' odaklı bir Demirtaş çıktı. DTK ile beraber HDP'nin özerklik ilanına katılımı da buna işaret ediyor olsa gerek. O ziyaretlerden bu yana Demirtaş, YDG-H'ye de Kandil'e de tek eleştiri getirmedi. Bilakis'ellerinde hafif silahlar var' diyerek estirilen terörü tahfif etmeye çalıştı. Oysaki Demirtaş'ın roket atarlı, el yapımı bombalı, mayınlı tuzaklı YDG-H teröründen haberi olmaması mümkün değildi.
HDP, ABD ve Rusya ekseninin de tam desteğini alarak, kendini kapattırmaktan iç savaş çıkarmaya kadar gerginliği tırmandırmak noktasında PKK cephesine mühimmat taşımakta kararlı görünüyor.
Hilal Kaplan/Sabah