Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Fransa önce ormanı, sonra Şahan’ın evini kurtarıyor!

Yunanistan da orman yangınlarına teslim... Yardım istediler, yardıma ilk koşan Fransızlar oldu. Bir Fransız kanalında konuşan uzman, Yunanistan'ın neden başarısız olduğunu şöyle açıkladı:
"Orman yangınının hepsine birden uçakla müdahale edemezsiniz. Önceliğiniz ne olmalı? İnsanlar mı, evler mi, orman mı? Fransa'da 1960'lardan beri önceliğimiz yangının başlangıcına müdahaledir. Yunanlılar ise insanlara ve evlere öncelik verdi. Karar, asla kolay değil."

İşte Yunanlılarla bir ortak yönümüz daha! Biz de önce evleri, çiftlikleri, villaları kurtarmaya çalıştık, yangınların başlangıç noktasına geç müdahale edildi. Evet, zor karar! Fransızlar gibi yapsak yaralı, ölü sayısı artacaktı ama ormanlar daha az hasar görecekti. Tabii yangınla etkin mücadele için önce çok uçağınız olmalı! Umarım herkes bu yangınlardan ders çıkarır.
Hiç tartışılmayan bir konu var: Bizde doğa sevgisi denince akla ilk ormana, yaylalara, cennet koylara ev kondurmak geliyor. Pandemiyle birlikte parası olan Ege'ye, Akdeniz'e kaçtı. Şahan Gökbakar gibi parayı bastırıp kafalarına göre ormanlık alana, bir koya, ev, köy evi, villa, çiftlik evi vs. yaptıran ünlü ünsüz çok insan var.

EVİ OLMASAYDI...
Bazısı arazideki yıkık evi örnek gösterip yeniden ev yapıyor, bazısı imara aykırı yapıyor, bazıları da düşük miktarlı cezayı göze alıp kaçak yapıyor. Çoğu kaçak ev de İmar Barışı'ndan faydalandı. İmar Barışı'ndan faydalan evlerin yerine yenilerini yapan, kaçak kat çıkan da oluyor.
Oysa orman köylüsü değilseniz, koruduğunuz ormandan geçinmiyorsanız, ormana ev yapmak doğaya en büyük zarar! Ormanın ortasına villa-çiftlik yapanlara sorsanız onlardan iyi çevreci yok!

Orman köylüsüne, hayvancılıkla ve tarımla geçinenlere sözüm yok. Oralar onların yaşam alanları ama köylüden ucuza arsa alıp gelişi güzel ormana ev yapanlara bir önlem alınmalı. O eve çekilen elektrik hattı bile yangına zemin hazırlıyor!
Bu işin bir kuralı, düzeni olmalı. Ve hükümet şimdiden yeni orman yangınlarında Fransa gibi yangının merkezine mi odaklanacağını, yoksa önce evleri mi kurtaracağını açıklamalı.
Benim de Şahan gibi cennet koyda bir evim olsa çevresindeki alanı korumak için her şeyi yaparım. Sonra ormanın içindeki küçük bir köy evini büyüttüğüm ya da modernize ettiğim, önüne kendime özel kumsal ve iskele yaptığım için pişmanlık duyar, özeleştiri yaparım. Şahan kanunlardaki açıklardan faydalanıp ormanda kendine özel koy yarattığı özeleştirisinde bulunduğunu duydunuz mu? O hep haklı!
Şahan'ı daha önce hangi çevreci eylemde gördünüz? Şahan'ın o koyda evi olmasa, yangın söndürmeye gelir miydi? Belki o da Cem Yılmaz gibi tweet bile atmazdı!

***


LİNÇ YEMEYENE YAZAR DEMEM!
Demet Akalın, Ümitcan Uygun yazısının yanlış anlaşıldığını söyleyen Ahmet Hakan'a "İnsanların siniri burnunda sayın Hakan, direkt bodoslama yaz vallahi şu an mana çözmeye halimiz yok. Biraz da şu Afganlılar'ı yaz, niye geliyorlarmış?" diye tweet attı.
Hakan'ın hatası o kişi ile pozitif anlam içeren kelimeleri yan yana koymasıydı. Elbette niyeti o kişiyi şirin göstermek değildi. Zaten yazının sonu derdini anlatıyor.

Demet Akalın da haklı... Devir bodoslama yazma devri artık! Eğer köşe yazarıysan öyle kelime oyunlarına, akıcı olmaya, başlıkta dikkat çekmeye, finalde ters köşeye yatırmaya ve en önemlisi yanlış anlaşılmaya fırsat tanımayacaksın. Çünkü sosyal medyada doğru anlasalar da yanlış anlamak isteyen bir linççi tayfa var. Özellikle tık peşinde olanlara hiç fırsat tanımayacaksın.
Bir de bu kitleye yem atan haber siteleri, gazeteler var. Örneğin Hakan'ın yazısını tam tepki görecek yerden kesip yayınladılar. Ve çok tıklandılar!

CIMBIZLIYORLAR
Bazen benim yazıları da yem olarak kullanıyorlar! Özellikle muhalif medya, koca yazıdan tek bir cümleyi cımbızlayıp yazının genelini, ana fikrini çöpe atıp, sosyal medyada paylaşıyor! "Bakın, bakın yandaş yazar ne yazmış" der gibi Twitter'a yem atıyorlar. Linççi tayfa ise o yemi yemeye zaten gönüllü. Yazıyı bile okumadan başlıyorlar lince. Aralarında yazıyı okuyup "Ya adam başka bir şey diyor" diyen vicdanlı insanlar da oluyor tabii.

Bazı gazete ve haber siteleri tık almak için köşe yazarlarını resmen harcıyor! Western filmlerindeki katran ve tüye bulanan kovboylar gibi olduk! Muhalifi, 'yandaşı', 'fondaşı' hiç fark etmiyor; köşe yazarı ve yorumcu olmak için çok zor bir dönemden geçiyoruz. Evet, popülersin, gündemdesin ama en fazla dayak yiyen de sensin! Linç yiye yiye lince de alışıyorsun, bazen gülüp geçiyorsun. Ama bir gün sonra nefret dolu bir yoruma, küfürlere rastlayıp yine üzülüyorsun! Neyse ki düzeyli eleştiri yapan okuyucularımız da var.
Okuyucunun telefonla, faks ya da mektupla ulaşabildiği dönemlerde yazar olmak şimdiye göre çok kolay ve keyifli bir işmiş. Şimdiki yazarlar 'Paratoner' gibi, herkes nefretini, hıncını sana kusuyor. Linç yememek için sürekli yan pas yapan, farklı, aykırı görüş bildirmeden yazanlar var. Bunu her gün yapmak da büyük sabır ve beceri gerektiriyor. Ama bu dönemde muhalifi, yandaşı, fondaşı fark etmez, linç yemeyene köşe yazarı demem!

***


GİDEN ŞOV YAPIYOR
Fenerbahçe'nin Antwerp'e sattığı Michael Frey, Standart Liege deplasmanında tam beş gol attı. Bekleneni veremeyen İslam Slimani de Monaco'ya gidince coşmuştu! Salih Uçan da Alanya'da müthiş oynadı şimdi Beşiktaş'ta Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak.

Fenerbahçe'den giden şov yapıyor. Demek ki, sorun Fenerbahçe'de.

***


OKULLAR İÇİN ÇOCUKLAR AŞI OLSUN MU?
Okulların açılması için aşı yaşı sınırının ilk etapta 15, daha sonra 12'ye indirileceği konuşuluyor. Tabii ki çocuğunun aşı olmasını isteyen aileler olacaktır ama istemeyen ya da tereddüt yaşayan aileler daha fazla olur gibime geliyor.
Önce kısır olurum, çip takarlar diye aşı olmayan yetişkinleri ikna edelim, ikna olmuyorlarsa da acilen kapalı ortamlara girmelerini yasaklayalım. Zaten uzmanlar, aşılamada çocukları en son halka görüyor
Ve Mehmet Ceyhan "Okulların açılması riskli" demeye başladı bile! Oysa birçok ülke okulları kapamayı en son çare olarak gördü. Bizde ise vaka ve hasta sayıları artınca önce okullar kapatılıyor! 18 milyon çocuk ve genç, 1,5 senedir eğitimde geriledi. Bazıları cep telefonuna bakmaktan miyop, hareketsizlikten obez oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı "Okullar 6 Eylül'de açılacak" diyor. İnşallah açılır ve kapanmaz!

***


Altyazı
"Bazen bir iyilik, seni kurşundan daha hızlı ölüme götürür." (Carlito's Way)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA