Seçim tarihi yaklaştıkça maymun iştahım kabarıyor. Ankara'da ev bile bakmaya başladım. Geçmişteki hak, hukuk, yolsuzluklarımın, kadir kıymet bilmez vefasızlığımın, omurgasızlığımın kısaca hepsinin üzerini kapatıp, beyaza boyadım. Ben bakıp görmüyorum ama yüzüme bakan herkes bunu görüyormuş.
Keşke boyamadan önce astar çekseydim diyeceğim ama olsa, utanılacak yüzüme astar çekerdim. Ne yapayım Allek'lik genimde mi var ne?.. Aslında Ankara'ya gitmeme hiçbir neden kalmadı. Eee ne de olsa yıllarca bu şehrin yönetiminde vardım. Mezara kadar partim beni bir yerlere getirmek zorunda. Siz Kahramanmaraşlılar da bana kamuoyu yoklamalarında destek olmak mecburiyetindesiniz. Sizi makamımın kapısından kovaladığımı, bağırıp çağırdığımı, siz tencere tavayla yürüyüp, açlık grevleri yaparken, ben canım cicim, gülüm balım şekerimdim. İmarda, tımarda, dünüme dünürüme yaptığım ayrıcalıkları da boş verin. Bunlar Ankara için önemli değil. Bir kamyon dondurma ve biberle çözeceğim bu işi. Bir de Ankara'nın çukurundaki ambar gibi 5 yıldız restoran var. Gerisi teferruat. Şimdi bu siyasi hengamenin içinde kim gider de, partimin Genel Başkan ve Yardımcılarına, benim 5 Mart 2014'te yaptığımı anlatır ki… MİT derseniz şimdi Fidan derdinde…
Kimse 5 Mart 2014'ü hatırlamaz, hatırlatmaz. Ne yaptım ki MİT rapor edecek, Genel Başkan'ım ve sayın beyefendim benim üzerimi çizecek? Genel Başkan'ım 17-24 Aralık darbe planlarından sonra yerel seçim için 3 Mart 2014 günü Osmaniye'de, 4 Mart'ta Adıyaman ve Nevşehir'de meydanları dolduran on binlerce insana ses telleri zarar görmesine, yorgunluktan ayakta durmakta güçlük çekmesine rağmen gerçekleri, Paralel Yapı'nın kurduğu kumpası, darbe planlarını, devlet kademelerinin aort damarlarına kadar sızıp neler yaptıklarını anlatıp, bunlarla mücadeleye baş koyduğunu yüreğinden gelen yüksük sesle haykırıyordu. Ben ise 5 Mart 2014'te,
"Fethullah hocamın bir gülüşüne servetimi veririm" diyen İpek ailesinin adını verdiğim tesisin davullu zurnalı açılışını yaptım
. Kent Konseyi Başkanımla, şehrin her yerini İpek ailesinin afişleriyle donattım. Ama ne hikmetse o tarihte kimse günlerce yaptığım billboard reklamlarına rağmen Genel Başkanıma, Başbakanıma yapılanları göz önüne alıp açılışa itibar göstermedi. Olsun, ben gittim yaptım. Fotoğraflar ve video kayıtları ortada. Bu benim Ankara'ya gitmeme engel olur mu? Şimdiye kadar arkamda duran Tanrı'm da bir lütuf gösterir, bu yaptıklarımın üzerini kapatacak atılımı yaparsa işlem tamam.