Bilenler bilir, bilmeyenler de bilsin, çok daha fazla kişi bilsin diye Antepliler olarak hem anlattık hem de anlattırdık:
"Gaziantep mutfağı derya deniz… Çok lezzetliyiz, çok tatlıyız, çok özeliz, çok zenginiz" dedik.
"Gelin lezzet dolu bir yolculuk yapın Gaziantep'e, görün bakın şehrin tadı damağınızda kalacak" dedik.
"Küşümlenmeyin, yiyin" dedik.
Sonunda UNESCO'yu da ikna ettik. Gaziantep, gastronomi dalında, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO)
"Yaratıcı Şehirler Ağı"na girdi. Yani mutfağımız tescillendi, mutfağımız koruma altına alındı. Gaziantep'in bir gastronomi kenti olduğu onaylandı. Aslına bakarsanız çok güzel özetlemiş Arda Türkmen Gaziantep mutfağını üç yıl önceki bir yazısında:
"Birçok ülkenin toplamından daha geniş bir lezzet mozaiğinin tek bir şehirde vücut bulmuş hali Gaziantep. Hem de aynı ürünlerin farklı yorumları ile değil, birbirinden farklı 291 adet yemeğin özgün tarifiyle harmanlanmış bir gastronomik zenginlik Gaziantep mutfağı." İşte bu gastronomik zenginliğin UNESCO tarafından tescillenmesi Gaziantep ve Türkiye adına müthiş bir gelişme. Gaziantep hep beraber elde etti bu başarıyı. Belediyesi, odaları, STK'ları, esnafı herkesin imzası var bu başarıda, herkese kocaman alkışlar.
Şimdi sıra; bu ayrıcalıklı durumumuzu daha büyük avantajlara çevirmekte, profesyonelce pazarlamakta, mutfağımıza inovasyonu taşımakta. İhracat kalemlerimize mutfağımızı eklemekte. Kültürümüzü festival, fuar, film, dizi, kitap vb. aracılığıyla katma değere çevirmekte. İnanıyorum ki girişimciliğin kalesi olan Gaziantep'te bundan sonra gastronomi alanında birçok girişimci yetişecek, özel fikirler üretilecek.
İnanın, her şey çok daha lezzetli olacak…