GIDA Mühendisi ve İdeal Kilo Terapisti Selay Turgutalp, "Çocukluk ya da ergenlik döneminde yaşanılan travmalar acılar insanı her şeye bağımlı yapmaya başlıyor. İçkiye, uyuşturucuya, kumara, işe, sevgiye, yiyeceğe bağımlı olarak yaşamaya başlıyoruz. Bu şekilde kişi baş edemediği duygularını uyuşturmaya çalışıyor. Bağımlılıklar geçici hazlar yaratır. Duygularla yüzleşmek, travmaları atlatmanın verdiği özgürlüğün hazzını hiçbir yemek ya da tatlı sağlayamaz. Acılardan korkmamak, gücünü fark etmek, yeterli ve değerli hissedebilmek hiçbir yemeğin, tatlının yerini tutamaz" diye konuştu. Kilolarla savaşma halinde olan kişilerin, bedenleri ile iletişim kuramadıklarının bir göstergesi olduğunu belirten Turgutalp, "Güçsüz ve yorgun hissetmek geçmişte yaşanılan ve halı altına süpürülen travmalardan kaynaklanır. Duygularla, insanlarla, ihtiyaçlarla, bedenimizle iletişimsizlik yani kendi gerçekliklerimizle olan kopukluklar mutsuzluğumuza neden olur. Acıdan kaçmak için sürekli yemeğe sarılmak, yemekle arkadaş olmak aşırı kilolara sebep verdiği gibi kendimizi bedenimizi sevmemeye başlamamıza neden olur. İnsanlarla görüşmek istemeyiz çünkü her görüşmede kilo konusu açılır. Sosyal kopukluk yaşarız. Acıdan kaçmaya çalıştıkça daha büyük acılar beraberinde gelir" dedi.