* 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
* 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü
* 19 Kasım Kadın Girişimciler Günü
* 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü Bunlar sadece benim bildiklerim…
Kadınları anmak için dünya üzerinde bu kadar çok gün olması kadının toplumdaki yerini daha da önemsizleştiriyormuş gibi geliyor bana.
Acaba önemli olan anmak mı anlamak mı?
Kadınları karşı cins olarak değil "insan" olarak, yaradanın bize "eş" kıldığını anlamak gerek.
"Eş" derken karıkoca olarak değil "eşit" olarak algılamak.
Bu özel tarihler daha fazla cinsiyetçiliği, ayrımcılığı çağrıştırıyor.
Kadınlarımızı nasıl da dışladığımızın, nasıl da ötekileştirdiğimizin, nasıl da koruyamadığımızın bir göstergesi bence bu günler.
Ekonomik düzende yeterince yer almasına izin vermiyoruz ki 19 Kasım var, 8 Mart var.
Bir birey olarak kabul edilmemiş ki seçme ve seçilme hakkı verilince 5 Aralık olmuş.
Elimizi o kadar fütursuzca kaldırabiliyoruz ki demek 25 Kasım var.
Bu kadar gün olması toplumda farkındalığı ne kadar yükseltti?
Ordu'da, gencecik bir canın, Ceren'in ölümünü engelledi mi?
Bir tek gün olsun kadınlarımızın maruz kaldığı şiddet, tecavüz, cinayet haberlerini duymadığımız oluyor mu?
Kızlarımızın, eşlerimizin, kardeşlerimizin akşam sağ salim eve dönebilmesini garantiledi mi?
Evin içinde dahi can güvenliğini sağlayamıyoruz ki..
Özel tarihler, günler, anma… Bunlar bir şeylere dikkat çekmek için önemli.
Ancak,. bu önemi erkek çocuk hayata gözlerini açtığı andan itibaren bir kültür olarak benimsetmek daha da önemli… Çünkü kadınlarımızın
kutlanacak günden öte
yaşayacak güvenli ömre ihtiyacı
var
Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
"Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır.
Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?" Acaba diyorum… Büyük Önder maruz kalınan bu vahşeti görseydi ne yorumda bulunurdu… Merak ettim.