Sima Özkan Soso'nun Kompost Kitabı ile karşımızda. Orhan Ata'nın resimlediği hikayenin kahramanı Soso, bir apartmanın arka bahçesindeki sandıkta yaşayan küçük bir solucan. Nil adındaki küçük kız her yemekten sonra onun yanına gidip sandığına sofra artıklarını atıyor. Çünkü yiyecek artıklarıyla beslenen Soso bir kompost sandığında yaşıyor ve boyuna posuna bakmadan sürekli ama sürekli kompost üretiyor. Biz de onun Nil ile kurduğu tuhaf arkadaşlık vasıtasıyla, kompostun tam olarak ne işe yaradığını ve bitkiler için çok faydalı olan bu doğal gübrenin evde nasıl yapılacağını öğreniyoruz. Sima Özkan'a ilk kitabında neden bir solucanı anlattığını sordum. Doğanın sürekliliğini vurgulamak istediğini söyledi. İşte anlattıkları...
- Soso'nun, yani o minik şeker solucanın senin hayatındaki yerini anlatır mısın?
- Okul öncesi öğretmenliği yaptığım o kısa ve tüm hayatımı hâlâ etkileyen güzel dönemde, çocuklarla geri dönüşüm konusunu işlemiştik. Onlarla, yeni şeyler keşfetmelerini sağlayacak bir çalışma yapmak istiyordum. Aklıma anneannemin bana öğrettiği ve çocukluğum boyunca farkında olmadan yaptığım bir şey; kompost geldi. Fakat ne yazık ki bu konuda çocuklar için yazılmış bir kitap yoktu. Olsa işime yarardı doğrusu. Evde kompost yapmayı deneyen ve sonunda çöp tenekelerini organik atıklarla doldurmaktan vazgeçen sevgili öğrencilerimin de. Sınıfta deneyimlediğimiz şey, yani mutfaklarımızdan çıkan atıklarla yaşattığımız solucanların oluşturduğu o müthiş şey hepimizi hayretler içinde bırakmıştı. Bu kitabı büyüdüğüm bahçe, her daim mis gibi kokan toprak, solucanlar ve heyecanlı öğrencilerim için yazdım.
- Çevirmensin aynı zamanda. Çevirmek mi yazmak mı, hangisi daha zevkli?
- Açıkçası ben yazarken değil ama ne yazacağımı hayal ederken, yazacağım hikâyenin geçtiği dünyayı kafamda canlandırırken eğleniyorum en çok. Suzy Lee, Axel Scheffler, Adam Rex, David McKean, Britta Tickentrup, Terry Fan ile Eric Fan gibi hayranlık duyduğum çizerlerin resimlerinin benim cümlelerime eşlik etmesi de çok zevkli. Bazen çevirdiğim kitapların yazarlarıyla benim sözcük tercihlerim ve önerdiğim kitap isimleri hakkında yazışma şansım oluyor. Hele onun tadı bambaşka. Bazen bir kitaba bulduğum güzel bir Türkçe isimle bütün günüm şenlenebiliyor.
- Hep çocuk kitapları mı yazacaksın?
- Aslında bir şeyler yazmaya şiirle ve öyküyle başlamıştım ama çocuk kitapları yazmak ruhuma ve kişiliğime daha iyi geliyor.