Türkiye'nin duayen gazetecilerinden Mehmet Barlas'ın hayatını, gazeteci Göksan Göktaş'a anlattığı nehir söyleşi kitabı Dün Dündür/Mehmet Barlas Kitabı Turkuvaz Kitap etiketiyle yayınlanıyor... Önümüzdeki hafta raflarda olacak kitap Mehmet Barlas'ın hayat öyküsü üzerinden Türkiye'nin yakın siyasi tarihine de ışık tutuyor. Dün Dündür'ün sunuş yazısını ise, Barlas'ın yakın dostu, Türk edebiyatının usta kalemi Selim İleri yazmış. İleri'nin sunuş yazısı bile, Türkiye'nin en usta ve kıdemli gazetecilerinden Mehmet Barlas'ın hayat öyküsünün ne kadar ilgi uyandıracağının ipuçlarını veriyor: "Mehmet'in anılarını arada bir anlattığına tanık oldum. Hep bunların yazıya geçirilmesini istiyordum. Yakın dönem siyasi hayatımızın acı tatlı panoraması. Mehmet Barlas bu yazı çizi işini, hele kişisel anıları söz konusu olunca geçiştiriyordu. Bu ilkyaz Göksan Göktaş, 'Mehmet Barlas'la bir nehir söyleşi için çalışıyoruz,' dediğinde çok sevindim. Göksan'ın titizliğini bildiğimden Mehmet Barlas'ın artık kitap fikrini geçiştiremeyeceğini düşündüm. Ben bu yazıyı yazarken, nehir söyleşinin adı tam kesinleşmemişti; Dün Dündür deniyordu, öyle mi kalır, bilmiyorum. Uzun yıllar boyunca güncel siyasetin çerçevesinde tanıdığımız Mehmet Barlas, Dün Dündür'de herhalde pek bilinmeyen bir kimlikle karşımıza çıkacak. Yani, hep uygarca yaşamalardan yana, sürgit arayışıyla..."
Barlas dünü anlatırken, bugünün, geleceğin panoramasını çizmiş. Türkiye ve dünya siyasetini avcunun içi gibi bilen usta gazeteci, müziğe ve edebiyata olan sevgisi ve derin bilgisiyle de kendine hayran bıraktırıyor. Göksan Göktaş, giriş yazısında kitapta okuyucuyu nelerin beklediğini şu sözlere anlatmış: "Bu kitapta neler konuştuğumuzu, neleri açığa çıkardığımızı şöyle özetleyeyim... Bazı insanlar vardır, incelik ve zekâ konusunda çok ilerdedirler. İşte, meslek büyüğüm Mehmet Barlas da böyle biri. Öyle ki bu insanlarla hayatlarını konuşurken sıkıcı bir kronolojiye bağlı kalamazsınız. Bu sebeple, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın yakın siyasi tarihine tanık olmuş ve bu denklemi harfiyen çözmüş bu çok önemli gazeteciyle sohbetimizde, hem kendi hayatını hem de memleket meselelerini okuyacak, onun kişisel tarihinin Türkiye'nin ve dünyanın yakın tarihiyle kesiştiği noktaları görecek, dahası eski CHP bakanlarından biri olan babası Cemil Sait Barlas'tan yadigâr dostları Münir Nurettin Selçuk'un yanı sıra Kemal Tahir, Hasan Âli Yücel, Aziz Nesin, Orhan Kemal ve daha nice önemli edebiyatçıyla anılarından haberdar olacaksınız. Ama bence bu söyleşiden bize kalan en önemli ayrıntı şu: Mehmet Barlas sadece Türkiye siyasetini çok iyi okuyan bir yazar değil, aynı zamanda sağlam bir entelektüel, sıkı bir edebiyat okuru, rock'tan caza geniş bir yelpazede mükemmel bir müzik dinleyicisi. Bir yemek tarifinden, bir alaturka makamdan Türkiye'nin yakın tarihi, bugünü ve geleceği okunur mu? Okunur. Nasıl olduğunu ilerleyen sayfalarımızda göreceksiniz..."
CHP'li babanın Demokrat Partili oğlu
Babam CHP bakanlarındandı biliyorsunuz... 1950'ler, ilkokuldayım... Adnan Menderes'in oğullarından biri bizim okuldaydı. Babalarından ötürü sınıfın çoğunluğu Demokrat Partiliydi. Sonra ben de Demokrat Parti'yi sevdim içten içe... 1950'de ilk serbest genel seçim yapıldı. O sırada yuvarlak cep aynaları vardı. Arkalarında parti flamaları olurdu. Halk Partisi'ninkinde altı ok, Demokrat Parti'de de DP harfleri... Ben de o aynalardan aldım. DP olandan. Eve geldim, "Bak baba, ne aldım," dedim. Güldü tabii!
Kemal Tahir'le Ajda Pekkan'ı izlemeye gittik
Babamın dostlarından Kemal Tahir'le 13-14 yaşlarımdayken tanıştım. Her dakika beraberlerdi babamla, bir ekiptiler. Sabahattin Selek, Kemal Tahir, Tahir Alangu... Hatta şöyle diyordu bana Kemal Tahir: "Herkesin babası ona para mirası bırakır, senin baban bizi miras bıraktı sana." Tahir'in kişiliğinde beni en çok etkileyen özellik, hayata küsmemiş olmasıydı. Ben on iki sene haksız yere hapis yatsam herkesten nefret ederdim. Üstelik sanatım yüzünden. Nâzım Hikmet gibi, o da hayata küsmemişti, insanları seviyordu. Her şey konuşulurdu bizim evde Kemal Tahir'le. Siyasetten sanata aklınıza gelebilecek her şey... Biz daha sonraları arkadaş olduk onunla. Aziz Nesin'le sofralar kurardı Kadıköy'de, Lozan Kulüp'te. Kemal Tahir'le oraya çok gittik. Ajda Pekkan'ı da ilk defa orada dinledik mesela. Ajda Pekkan o zaman 12 yaşındaydı. Annesi getirmiş meğer, sahneye çıkıp şarkı söyledi.
Kimsenin inancını küçük görmemeli
- Dindar bir aile geleneğinden gelmeseniz de, her zaman dindar insanlar tarafından sevildiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Bu ülkeyi, bu coğrafyayı, buranın insanını sevmeme bağlıyorum. Ve bunu da yazdıklarımla açık etmişimdir her zaman. Çok keyifli bir ülke burası. Hem Anadolu kültürü var hem kökler Orta Asya'ya, hatta yer yer Mezopotamya'ya dayanıyor. Hepsi birleşmiş. İbrahim Tatlıses hem Anadolu'dur hem de Mezopotamya'dır. Kürtler olmasa bu ülkede bu kadar renk olur mu, şiirler olur mu, halk oyunları olur mu? Veya Balkanlar'ın çoksesliliği olmasa... 1860'larda bütün Kafkasya bu topraklara göç etmiş. Çerkes köyleri var, Pir Sultan Abdal var, Âşık Veysel var. Bu ülkeyi, insanını sevmek için nedenler öyle çok ki. Kimseyi, kimsenin hayatını ve inancını küçük görmemek lazım.
Yurdağer Doğulu'ya şarkı yazdım
- Müziğe bu kadar meraklıyken müzisyen olmak ya da bir enstrüman çalmak istemediniz; denemediniz mi?
Yok, ama söz yazdım. Bahsetmiştim, Yurdaer Doğulu yakın arkadaşımdı. Askerde de beraberdik. Birlikte şarkı yaptık.
- Öyle mi? Mehmet Barlas'ın yazıp Yurdaer Doğulu'nun bestelediği bir şarkı var yani...
- Evet. "Bir Gün Gelecek" diye bir şarkı sözü yazdım, askerde besteledi onu Yurdaer
- Yayınlandı mı şarkınız albümde?
- Tabii canım. Hatta üç numaraya kadar yükselmişti müzik listelerinde. Yıl 1975-76 filan. "Bir gün gelecek yarından yakın/ Van'ın ve Muş'un, güzel Konya'mın/ Yoksulları tok, gençler güvenli/ Mutlu insanlar..." diye gidiyor sözler...
-Caza merakınız var mıdır?
- Olmaz mı! Erik Satie'yi, Miles Davis'i söylemeye bile gerek yok. Bayılırım. 1930'ların, 40'ların caz dünyası o kadar güzel ki! New York'a gittim, sırf caz dinlemek için.
- Rock sever misiniz?
- Sevmez miyim!
- Kimler var kahramanlarınız arasında?
- Rolling Stones, AC/DC, onlar benim için oyuncak, çerez. Pink Floyd'lar, Led Zeppelin'ler kült
- Yakın dönemin Türkçe rock yapan gruplarını takip ediyor musunuz?
- Duman dinliyorum. Çok beğeniyorum.
Babam Menderes'in yakın dostuydu
CHP ve DP'nin en gergin zamanında babam Menderes'le yakınlık kurmuştu. "Bir bahar havası gelsin" diyordu. Akşamları bakardım, eve bazen Menderes bırakırdı babamı arabasıyla. Dostlardı. DP bakanlarından Emin Kalafat babamın sınıf arkadaşıydı. Yani aynı kadro ikiye bölünmüş.
Nara atma odası!
60'ların İstanbul'u çok keyifliydi. Bir kere Kumkapı vardı, meyhaneleriyle. Çiçek Pasajı vardı Beyoğlu'nda. Bir gün hiç unutmam üniversiteden arkadaşlarımla pasajdayız. Bizim çocuklardan biri sapıttı, nara atmaya başladı. Garson geldi, "Burada nara atamazsınız!" dedi. "Nerede atacağım peki?" dedi arkadaşım. Kasanın arkasında bir kapı. Aşağı indik merdivenlerden. Bodrumda bir sürü adam, "Hayda, huyda!" diye nara atıyor. Meğerse bodrumda nara odası varmış.