Turgut Yasalar'ın sinemacı kimliği ağır bassa da kendi deyişiyle yazı emekçisidir. Sinema yazıları, haberler, biyografiler hatta çocuk kitapları yazdı bugüne kadar. Lakin bir tarih kitabı yazması bekleniyor muydu derseniz, cevabım hayır olur. Ama şaşırttı bizi Yasalar, 'Ali Şamil Büyük Taarruz'un Küçük Tanığı' kitabıyla. Kendisinin önsözde "Bu kitap benim için yeni bir meydan okumaydı" demesi bu yüzden.
Ama Yasalar'ın bu meydan okuması sayesinde tanıştık Ali Şamil ile... Boyu küçük fakat tanıklığı büyük biri Ali Şamil. 1916-1922 yılları arasındaki yakın tarihimize birinci elden tanıklık eden bir zat. Enver Paşa'yı da Vahdettin'i de Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı tanımış onlarla tanışmış bir zat hem de... Lakin onun tarihi tanıklığı çoktan unutulmuş. Hatta kendisi bile...
Turgut Yasalar işte hem Ali Şamil'i hem de onun tarihi tanıklığını kayıt altına altına alarak unutulmuş bir kahramanı ve onun birinci elden tanıklığını yeniden gün yüzüne çıkarıyor.
1955 yılında, İzmir Kahramanlar Mahallesi'nde yaşayan Ali Şamil'e gençlerin gelip "Sen Atatürk'ü tanıdın mı, Vahdettin'i tanıdın mı?" sorularına muhatap olmasıyla başlıyor kitap. Onun "Evet" demesiyle gençler "Anıları bize anlat" diye ısrar ediyor. Ali Şamil de onlarla bir anlaşma yapıyor. 24 Nisan ramazanın ilk günü. Akşam teravih kılındıktan sonra gittiği kıraathaneye çağırıyor onları. Her gün belli bir süre anıları anlatıyor.
Ali Şamil, Ahlatlı, Ahlat'ın Yukarı Sor köyünden. 1. Dünya Savaşı başlayınca Ruslar Ahlat'ı işgal ederken mecburen ayrılıyor toprağından. Enver Paşa'nın Mardin ziyareti sırasında asker abisinin akıbetini paşaya sormasıyla da hayatı değişiyor. Enver Paşa onu yanına alıp İstanbul'a getiriyor. Böylece onun himayesinde yaşamaya başlıyor. Osmanlı yönetiminde söz sahibi olan üst düzey insanlarının arasında buluyor kendini. İşgal günlerini yaşıyor, sonrasında Vahdettin'in damadı İsmail Hakkı Okday ile bir kader birliği yaşıyor ve onunla birlikte Kurtuluş Savaşı'na katılıyor. Mustafa Kemal Paşa'nın sofrasından Büyük Taarruz'a, memleketin kurtuluşuna birinci elden tanıklık edenlerden. Enver Paşa, Vahdettin ve Gazi Mustafa Kemal Paşa hattında birçok tarihi olayın belki tam ortasında değil ama içinde yer alıyor.
Yaşadığı olayların arka planını hep merak ettiği için de hep okumuş. Anıları, hatıratları, gazete söyleşilerini. Ve yaşadığı tarihi anların, önünü arkasını kavramış. İşte bu perspektiften anlatıyor yaşananları...
Yakın tarihimizdeki bu üç liderin kendi aralarındaki iktidar mücadelesinin perde arkasını ta 1955 yılında çözmüş ve anlatmış olması da oldukça şaşırtıcı geldi. Ki bu liderler arasındaki ilişkilerin seyrinin yeni yeni ortaya çıktığı düşünülürse, Ali Şamil'in ve hatıralarının neden unutulduğu üzerine düşünmek gerek.
Kurtuluş Savaşı'nın üzerinden 100 yıl geçti. Tarih orada öylece duruyor. Olayları, belgeleri, tanıklıklarıyla... Bu mücadeleyi dönemin şartları içinde değerlendirerek anlamak istiyorsak niyet okumayı bırakmalıyız. Bunun için dönemin şartlarını teneffüs etmiş Ali Şamil gibilerin kılavuzluğu önemli. İkincisi onun, temasta olduğu kişileri anlatırken insani bakışını öne çıkarması da mühim. Bu, yargılayıcı bakışı dışlayıp günahıyla sevabıyla insanları, liderleri anlatmasına neden olduğu için tarihi dana sarih anlamamıza imkan veriyor.