Malum, 'teröre karşı savaş'ın ucu artık elden kaçmışken Hollywood'un şimdilerde Soğuk Savaş nostaljisine dönmesi şaşırtıcı gelmiyor. Bu haftanın yenilerinden
Ajan Salt/Salt da, hani 'bir zamanlarki' mantar bulutlarının insan ırkının kökünü kazıyacağı paranoyasını hortlatıyor. Kubrick üstadın zamanında
Doktor Strangelove adlı filminde layıkıyla dalgasını geçtiği gibi, tek düğmeye basarak nükleer savaşı başlatacak olan şu kadim gerilim ve entrikayı.
Rus köstebeği şüphesiyle mimlenen CIA ajanı Salt olarak Angelina Jolie, özel efektleri de arkasına alarak star karizmasını koşturduğunda, kallavi bir entrikaya da lüzum kalmıyor gerçi. Üstelik Batı idelojisinin 1991'de Sovyetler'in düşüşüyle Doğu'ya, yani komünizme karşı ilan ettiği zaferin yerinde yeller esmesine rağmen yine de yâd etmenin cazibesi başka. Hele ki Irak misali artık zinciri boşalmış askeri harekatlarda telef olan askerlerin (bkz.
Jarhead) gişedeki seyirciye karizmatik görünmediği ortadayken.
Dolayısıyla Sovyetler'in ABD istilasını konu eden
Red Dawn'un (1984) yeniden çevriminin yapılacağı ve bu kez Çin'in 'esas düşman' rolünü üstleneceği haberi de şaşırtmıyor. Milyarlık medya impatorluklarını ele geçiren Ruslar veya TV'den kalemtraşa, ucuz emek gücüyle Çin'in global ekonomiye 'katkıları' ortada. İngiliz yazar John Le Carre'ın ünlü
Köstebek romanından 80'lerde uyarlanan şahane BBC dizisi ne hüzünlüydü halbuki. Bize Soğuk Savaş'ın, memur kılıklı bıkkın ajanların, sefil 'güvenli evlerde' buluşarak genelinde sıkıcı istihbarat vazifesiyle oyalandığı bir 'şüphe oyunu' olduğunu göstermişti. Yine
Soğuktan Gelen Casus (1965) olarak Richard Burton'un sofistike ajanı, derin bir varoluş açmazı içinde debeleniyordu.
Ajan Salt da 'köstebek mi değil mi?' havucunu gösterse de esas derdi aksiyon yürüsün. Yine de
Köstebek'teki İngiliz aktör Alec Guiness'in mükemmelen yıpranmış yüzündeki 'poker suratı'nı Angelina Jolie'ninkiyle mukayese etmek mümkün. Çevikliği bahane, Jolie neredeyse dudak ve elmacık kemikleriyle 'oynayarak' eski usül bir yıldız parıltısı attırıyor. Aksi takdirde Rus köstebeği Kevin Costner'lı
No Way Out'taki gibi Mata Hari oyunları yok. Hollywood'un yaklaşık 50 yıl boyunca ürettiği komünizm karşıtı filmlerin en rafinesi dahi
Moby Dick misali 'erkeksi' bir hayatta kalma inadına saplanma tehlikesine teslim oluyorladı.
'ARA SICAK' GLOBALİZM ELEŞTİRİSİ
Dolayısıya
Ajan Salt'u tahammüden olmasa da yer yer espirili bile bulabilirsiniz. Jolie, CIA merkezinde giydiği gardiyan kılıklı gri döpiyesi ve topuklu ayakkabıları atıverince, daha çok 'insana' benziyor. (İç çamaşırı kamuflajı ve kanayan yarasını sardığı hijyenik ped de cabası).
Gelgelelim, James Bond'un
Rusya'dan Sevgilerle macerası gibi sayısız propaganda aksiyonunun 'kötü adam Ruslar' şablonuna sığınmaktan esef etmemesi de, meşhur Bourne filmlerinin globalizm eleştirisinin bir ara sıcak mahiyetinde olduğunun göstergesi.