Avusturyalı
yönetmen Michael Haneke, yaşlı bir çiftin hikâyesini anlattığı "Aşk/ Amour" filmiyle Cannes Film Festivali'nde ikinci kez Altın Palmiye kazandı. Aslında usta yönetmenin pek de bir ödül beklentisi yoktu. Hatta "Altın Palmiye'yi bir kez verdiler (Beyaz Band, 2009) ama şimdi bilemiyorum" diyordu. Ama jüri Haneke'yi yanılttı. Hatta törende Altın Palmiye'yi "Aşk/ Amour"un aldığı açıklanınca bütün salon ayakta alkışladı Haneke'yi. Usta yönetmenle ödül öncesi yaptığımız kısa söyleşide özellikle bir şeyin altını çizmişti: "Bu filmi Jean Louis Trintignant ve Emmanuella Riva olmadan düşünemiyorum, onlara çok şey borçluyum."
YAŞLILIK SON SINAV: "Hayatla sınav bitmez. Yaşlılık sevgi anlayışımızın belki de son sınavıdır. Daha doğrusu insanlığımızın. Bilgelik bedenin çaresizliğine derman olabilir mi? Beden iflas ettiğinde ne kadar onurlu olabilirsiniz? Bunlarla ilgileniyorum. Ben kendimi bu yaşta, 70 yaşında daha akıllanmış hissetmiyorum."
GÜNDEME GETİRDİM: Zaten yaşlılık kendimizi yeniden keşfettiğimiz bir dönemdir, çocuk gibi yani. En kırılgan ama en güçlü görünmek istediğiniz döneminizden birisi. Çünkü gençliğin ardından şartlar yine değiştirmiştir. Sevgiyi alış ve veriş biçimimiz de. Anneniz, babanız veya gençseniz dedeniz, herkesin çevresinde vardır ve yaşanır. Gençlerin de bir şekilde bu filme yakınlık duyacağını umuyorum. Metaforik bir film yapmadım. Meseleyi doğrudan gündeme getirmek istedim."
ÖLÜM FİLMİ DEĞİL: "Ölüm hakkında bir film değil bu! Sevdiğiniz gözünüzün önünde acı çekerken hayatla başa çıkma çabasını anlatmaya çalıştım, sevgiyi ve bağlılığın anlamını aradım. Yaşlılıkla ilgili fazla film yapılmıyor. Maalesef ana akım sinema yaşlılıkla ilgilenmiyor çünkü para getirmeyeceği, seyirci bulamayacağı düşünülüyor. Olanlar da çoğunlukla komedi. Gerçekler ise görülmek istenmiyor, halı altına süpürülüyor."
EN İYİ YÖNETMEN REYGADAS:
Sinema arayıştır
Meksikalı yönetmen Carlos Reygadas'ın "Karanlıktan Aydınlığa/ Post Tenebras Lux" filmi hem yuhalanmış hem de alkışlanmıştı. Ama jüri onu En İyi Yönetmen ödülüne değer gördü. Meksika sinemasının "aykırı çocuğu" olarak tanınan, kışkırtıcı tarzıyla 40 yaşındaki Reygadas Cannes'ın yabancısı değil. Üç kez Altın Palmiye için yarışan ve "Sessiz Işık" (2007) ile Jüri Ödülü alan sinemacı, filmini 'bir nevi otobiyografik' olarak tarif ediyor.
TEPKİ İYİDİR: "Herkes filmimi izledikten sonra endişelendi. Yakınlarım gelen tepkilere üzüldü. Ama bence bu çok olumlu bir şey! Tepki alıyorsanız ortada konuşulmaya değer bir şey var demektir. Gerçek bir sanat eseri de tepki yaratır, dışlanabilir. Ama şimdi olmasa bile zamanla değeriniz anlaşılacaktır! Klasik anlatım bana göre değil. Sinema arayıştır. Maceracı olmak, arayışı bırakmamak gerek. Düşler ve gerçekler arasında kalın bir çizgi çekmeyi sevmiyorum. Hayatı da zaten kesin bilgilerle yaşamıyoruz ki. Filmde kendi çocuklarımı oynattım, mekan benim yaşadığım yerler, doğa gördüğünüz gibi engin. Ben orada neler hissediyorsam, seyirciye de onu hissettirmek istedim."
JÜRİ ÖDÜLLÜ KEN LOACH:
Mizah başkaldırının şartıdır!
Altın Palmiyeli Ken Loach, bu kez üçüncülük anlamına gelen Jüri Ödülü'nü kazandığı "Meleklerin Payı/Angels' Share" ile işçi sınıfına rahat bir nefes aldırıyor. İşsiz ve çaresiz İskoç gençlerini anlattığı filmi vesilesiyle görüştüğümüz İngiliz yönetmen her zamanki alçakgönüllülüğüyle "mütevazı bir komedi yaptım" diyor. Film taze baba, eski hapishane kuşu genç bir adamın viski yapımıyla keşfettiği 'yeteneği' sayesinde hayata yeniden başlamasını konu alıyor. "Tabii ki filmlerim dünyayı değiştiremez. Ama izleyicinin gençlerdeki yaşam tutkusunu görmesi gerek. Çünkü gösterdiğimiz ortam gayet karanlık. Ama zor zamanları aşmak için mizah ve hayata bağlılık gerek. Boynunuzu büküp başınıza gelenleri kabul etmek olmaz. Mizah da bir başkaldırı biçimidir. Mizah başkaldırının şartıdır.
İŞSİZLİK KORKUNÇ SEVİYEDE: İngiltere'de gençler arasındaki işsizlik korkunç bir seviyede. Ama bu dünyanın sorunu. Devletin görmezden geldiği vasıfsız bir delikanlıysanız ne yaparsınız? Vasıfsız olması sistemin suçu. Zaman kötü, kimse gençlere ve onların geleceğiyle ilgilenmiyor. En ihtiyaçları olan şey umut ve enerji. Biz de onlara bunu hatırlatmaya çalıştık. Sadece onlara değil bu işin sorumlusu olanlara. Gençlerin pasif bırakılması işlerine geliyor."