Öyküleri, romanları, şiir ve tiyatro oyunlarıyla Türk edebiyatının önemli isimleri arasında yer alan Necati Cumalı'nın, bugüne kadar bilinmeyen bir şiiri ve makalesi, hayatının bir bölümünü geçirdiği İzmir'in Urla ilçesindeki kütüphanede tesadüfen bulundu. Urla'da yayımlanan yerel bir gazetenin yazarlarından Namık Kemal Nomak, Urla Halk Kütüphanesi'nde araştırma yaparken, 1939 yılında Urla Halkevi tarafından yayımlanan ve ömrü iki sayı ile sınırlı kalan Ocak dergisinin ilk sayısına Cumalı'nın da katkı verdiğini fark etti. Dergide, mübadele ile 1923 yılında Urla'ya yerleşen, o tarihte İzmir Atatürk Lisesi'ni yeni bitiren ve Ankara Hukuk Fakültesi'ne gitmeye hazırlanan edebiyatçının, bir makalesi ve bir de şiiri yer alıyor.
YAYIMLANMIŞ İLK ŞİİRİ SANILIYOR
Cumalı'nın çok genç yaşta kaleme aldığı şiir ve yazıya ulaşmanın kendisini çok heyecanlandırdığını belirten Nomak, araştırmaları sonucunda söz konusu şiir ve yazının edebiyat çevrelerinde daha önce bilinmediğinin ortaya çıktığını kaydetti. Ocak Dergisi'nin 19 Şubat 1939 tarihli ilk sayısının 8 ve 9. sayfalarında Cumalı'nın
Beğenmek konulu makalesiyle
Ümitlerimin Gemisi adlı şiirinin yer aldığını ifade eden Nomak, "Ocak Dergisi'nin ilk ve ikinci sayıları, Urla Halkevi'nin 1930'lu yıllardaki verimli kültür, sanat, edebiyat çalışmalarının gelecek kuşaklarca bilinmesi için dikkatle okunmalıdır'' dedi. Yalın şiirleri, Anadolu'da yaşayan bir aydının gözüyle kaleme aldığı hikaye ve romanları ve kadın erkek ilişkileri etrafında hikâyeleştirdiği toplumsal sorunları konu alan oyunlarıyla sayısız ödül de kazanan usta kalem, 2001 yılında karaciğer kanseri nedeniyle 80 yaşında hayatını kaybetmişti.
ÜMİTLERİMİN GEMİSİ
Uzun direklerin ucuna
Uzak iklimleri çiziyor duman.
Beyaz köpüklü sular ardına,
Gömülüyor hatıralarıyle liman.
Gemim gidiyor, gidiyor
Hafif dumanında
Martılarıyle
Gemim gidiyor, gidiyor
Tayfalarının dudaklarında
Şarkılarıyle,
Bembeyaz güvertesinde duran,
Mavi elbiseli gemicilerim
Selâm, sevgi hasret taşıyor
Bembeyaz yelkenlerine vuran
Hayallerimin rüzgarıyle
Gemim yaklaşıyor, yaklaşıyor
Ah! direkleri, kollar gibi, Allah'a yükselen
Teknesi, göynüm gibi, yeşil sularda yüzen
Gemim!..
Ah! sevgiliye ümitlerimi götüren
Bahriyelilerim
Çabuk git, çabuk, gemim benim
Seni, narin ellerinde, kalpleri gibi, mendilleri titreyen,
Mavi gözleri yaşlı, genç kızlar bekliyor.
Seni, hovarda bahriyelilerin parasını yiyen,
Dudakları boyalı kadınlar bekliyor?
Seni, bir çam kabuğuna bütün hasretiyle işleyen,
İhtiyar kaptanın mavi elbiseli oğlu;
Seni, içleri uzak diyarların hasretiyle dolu,
Yanık derili, yalınayak, çocuklar bekliyor
Git gemim, git?
Seni, bütün denizi ve gemileri sevenler
Seni, beyaz yelkenlerde rüya görenler
Bekliyor
Git gemim, çabuk git
Benden selam, sevgi götür,
Aşkımı, ümidimi götür
Bekleyenlere
Git gemim, git!..
Ah! ne oldu öyle birden?
Bin hayalle yüzdürdüğüm gemim?
Koptu yavaş yavaş orta yerinden
Yarime yazdığım mektubum benim!..
Kâğıt gemim gittikçe yan yatıyor.
Uzanmış sevgilimin küçük elleri,
Gemimin direkleri gibi, suya
Zavallı bahriyelilerim atıyor,
hasretle işlediğim mavi elbiseleri,
İçimin direkleri
Gibi, suya
Sular, onu, yılların aşkımızı örttüğü gibi, örtüp unutuyor.
Gemim ümitleriyle, hatıralarıyle, bahriyelileriyle batıyor!.