Mevzu her zamanki gibi haber toplantımızda gelişti. Aslında Tatil ekimiz için bir İstanbul mağaraları derlemesi yapmayı düşünmüştük. Sonra vaktiyle konuşup, başka işler güçler arasında gündemden düşen bir konu geldi aklımıza. Yine aynı haberi yapalım, ama kimlerle? Türkiye'nin mağara ve mağara gizemleri konusuna kafayı fena halde takmış, memlekette girip çıkmadıkları, araştırmadıkları mağara kalmayan bir ekip vardı. "Keşfedilmemiş" ekibi, aslında bir belgesel timi. Vaktiyle TRT Belgesel, TRT Haber ve pek çok TV kanalında mağara programları yapan ekip, şu anda kendi YouTube kanalında yine ülkenin en önemli mağaralarına girip keşifler yapıyor. Ekibin başında ise federasyona bağlı profesyonel dalış eğitmeni ve mağara uzmanı Hüseyin Göngör var.
Bir mağarada buluşalım ve İstanbul mağaralarını orada konuşalım diyoruz. Güngör epey yoğun. Görüştüğümüz günün akşamında yine başka maceralara ve araştırmalara yelken açmak üzere ekibiyle Mısır'a gidecekler. "Sizi çok özel bir yere götüreceğim" diyor. Ve Beykoz'da, Yuşa Tepesi'ne yakın İstanbul Boğaz'ını en iyi gören tepelerden birine doğru yol alıyoruz. İstikamet Poyrazköy. Tepeyi çevreleyen kale kalıntıları arasında bir küçük giriş görüyoruz. "İşte burası hâlâ araştırılmayı bekleyen Poyraz mağarası" diyor Güngör. Kasklarımızı taktıktan sonra giriyoruz. Yaz sıcağında mağaraya adım atar atmaz bir başka dünyanın, farklı serinliğiyle karşılaşıyoruz. Poyraz Mağarası'nın pek çok dehlizine inen yol şu an kapalı ya da kapatılmış. Güngör, "Kadim kaynaklarda İstanbul'un kurucusunun Hz. Süleyman olduğu yazılı. Bu mağaranın tarihinin de o dönemlere kadar uzandığını söyleyebiliriz" diyor. Hatta deniz seviyesinden epey yüksekte olan mağara girişinin dehlizlerinin Boğaz'a doğru indiğini, hatta su altından bile geçişleri olduğunu belirtiyor.
İstanbul mağaraları üzerine sohbetimizi Poyraz Mağarası'nın içinde yapıyoruz. Güngör "İstanbul'da bilinen, gezilebilen üç dört mağara olduğunu biliniyor ama biz en az 30 tane keşfettik şimdilik" diyor. Ve hâlâ keşfetme peşindeler. Şile Gürlek Mağarası, Şile Ağlayan Kaya Mağarası, İnceğiz Mağarası, Halkalı Kızılcaköy Mağarası bilinenler... Çoğunun tarihi hakkında yeterli kaynak bile yok... Ama kimilerinin insanlığın kadim tarihinden, kimilerinin Hıristiyanlığın ilk yıllarından kaldığını söylüyor Güngör. Doğal oluşumlar olduğu kadar, insan yapımı olanlar da var. "Ama" diyor Güngör, "Önce mağara neden var, bunu sormalıyız". Ve kendisi cevaplıyor yine: "Çoğu doğal oluşumdur ama neden! Birçok sebebi var. En önemli sebebi su sistemleri barındırmaları. O bölgeye aylarca yağmur yağmasa bile, mağara havadaki nemi alır, aşağılara süzdürmeye başlar. Bu mağaralarda biriken sular geçerken, mineralleri, kristalleri toplar. Yani insan vücudunu var eden tüm minaraller mağara sularında mevcuttur. Bir de mağara kristallerinin hafızaları vardır. O yüzden bazen sesler duyarız derinlerde. Kristaller oralardaki eski yaşamların seslerini, hislerini kaydederler."
İSTANBUL'UN ALTI MAĞARA KAYNIYOR
Hüseyin Göngör İstanbul'un altında keşfedilmeyi bekleyen pek çok mağara olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"İstanbul mağaraları ağırlıklı olarak Karadeniz kıyısında olan bölgelerde daha fazla. Özellikle Şile ve Çatalca taraflarında bilinen mağara sayısı yaklaşık 25-30 civarında. Her ne kadar sayı bu kadar olsa da resmiyette birkaç mağara var diye biliniyor. Yarım Burgaz ve İki Göz Mağarası bunlardan. Ancak ortaya çıkarmaya başladığımız ve çıkacak yeni bulunan mağaralar var. Beykoz, Üsküdar, Çengelköy, Beylerbeyi, Kadıköy, Fikirtepe, hatta Moda Burnu, Kuzguncuk, Sarıyer, Garipçe, Bebek, Ortaköy, Anadolu Hisarı, Cağaloğlu, Beyazıt, Beylikdüzü, Poyraz, Rumeli Kavağı, Kandilli gibi pek çok semtin araştırılması beklenen mağaraları var. Biz Moda'da ve Cağaoğlu Babıali tarafında mağara bulduk. Çalışmalarımız sürüyor. Cağaloğlu'ndaki bir binanın altında. Ciddi bir miktarına girdik. Mağara keşfi için, eğer özel arkeoloji alanında değil ise valilik izni yeterli oluyor. Önümüzdeki günlerde bu bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız."
İLK VAHİY NEDEN MAĞARADA İNDİ!
Güngör mağara gizemleri üzerine de epey düşünen biri: "Mağarada hayat ve zaman başka türlü akar. Uzlet hali yaşarsınız. Peygamberimize ilk vahyin mağarada gelmesi de tesadüf değildir. Kuran'da geçen "Yedi Uyurlar" kıssasında orada uyuyanların 300 küsur yıl zaman atladığını bilirsiniz. Buna benzer haller yaşadık. Bazı dalışlarımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Mağara girişine her zaman bazı arkadaşlarımızı bırakırız, her ihtimal için. Mağara dalışındaydık, çıktık. Arkadaşlarımız ,"Neredeydiniz 12 saattir?" dediler. Bize geçirdiğimiz zaman bir iki saat gibi gelmişti..."