Tang Jiankun, Çin Devlet Medyası CRI'ın Türkiye'de yayın yapan haber portalının Genel Yayın Koordinatörü. 35 yaşında. Türkoloji mezunu... Yakın dönemde İbrahim Kalın'ın Ben, Öteki ve Ötesi adlı kitabını Çinceye çevirmiş. Bugünlerde de Yalçın Akdoğan'ın kaleme aldığı, Recep Tayyip Erdoğan'ın Liderlik Sırları kitabının Çince çevirisi üzerine çalışıyor. Sonuna gelmiş. Kitap kısa bir süre sonra Çin'de yayınlanacak.
- Türk kültürüne merak sarmanız nasıl oldu?
- Daha evvel de Çin'de Türkoloji bölümü vardı ama 40 yıl ara verildi. 2001 yılında yeniden açıldı. Ve ben oraya kayıt oldum. Okulun ilk mezunlarındanım. Üniversiteye girmeden önce Türkiye ile ilgili fazla bilgim yoktu. Ama toplumumuzda farklı diller ve kültürler bilen öğrencilere ihtiyaç vardı. Türkçe bizim için önemli dedi yöneticiler. Lisede beni keşfettiler ve Türkoloji bölümüne aldılar.
- Türk hocalarınız oldu mu?
- Türkiye Büyükelçiliği'nde 17 sene çalışmış bir Çinli hocamız vardı en başlarda. Sonra Türk hocalarımız da oldu. Özellikle konuşma, yazma, sosyal iletişim konularında önemli eğitimler aldım. Kültür, gelenek, örf ve adet üzerine de çalıştım.
- İlk ne zaman Türkiye'ye geldiniz?
- Önce 2010'da Ankara'ya geldim. CRI'ın Ankara temsilcisi oldum. Tabii yıllarca kitaplardan okuduğum Türkiye'yle tanışınca çok mutlu oldum. Özellikle aile kültürüne, yaşlılara gösterdiğimiz saygıya ortak bir bakışımız olduğunu gördüm. Çok memnun oldum. Bir Çinli bir Türkü, bir Türk Çinliyi tanıdığı zaman çok seviyor, bunu gördüm.
- Başka nasıl benzerlikler buldunuz Çin-Türk kültürü arasında?
- Bizde de bayramlar çok önemlidir. Aile ziyaretleri, sofrada birlikte olmak... Yemek yemek bizde de sadece yemek yemek değildir, sofrayı paylaşmak, aile ve dostluk bağlarını geliştirmektir...
- İki ülke de imparatorluk kültüründen geliyor. Bunun izlerini nasıl buldunuz?
- Çin'de 56 etnik grup yaşıyor. Bize çocukluğumuzdan beri bu 56 etnik grubun Çin ailesinin üyesi olduğunu anlatılır. O yüzden çok zengin bir kültürümüz var. O yüzden bizde iç turizm çok önemllidir. Herkes farklı kültürleri keşfedebilir. Birbirimizi iyi tanıyoruz. Bir çok kültürel alışverişimiz var.
- Şu anda Yalçın Akdoğan'ın yazdığı Recep Tayyip Erdoğan'ın Liderlik Sırları kitabını Çinceye çeviriyormuşsunuz. O nasıl gidiyor?
- Teklif Türk Büyükelçiliği'nden geldi. Ben de gurur duydum. Kitap bitti. Son okuması yapılıyor. Bir ülkeyi tanımak liderlerini, liderini tanımaktan başlar bana göre. O yüzden kabul ettim bu kitabı.
- Ne gördüğünüz Sayın Erdoğan'ın liderliği ve yöneticiliğine dair bu kitapta?
- Recep Tayyip Erdoğan çok büyük bir lider. Türkiye'de ve dünyada büyük etki yarattı. Türkiye'yi bir dünya ülkesi konumuna getirdi. Sözünden dönmeyen, karar verdiği her şeyi bütün zorluklara rağmen hayata geçiren bir kişiliği var. Çin insanının bunları okuması ve anlaması gerekiyor. Çinli okurların ve Çin insanının da hayat vizyonunu açacak bir kitap olacak bu.
- Çin ve Türkiye arasındaki ilişkiler ne düzeyde sizce bugün?
- Çin ve Türkiye aslında uzun süre birbirini çok iyi tanımıyordu. Coğrafya da uzak zaten. Ama son 10 senede karşılıklı çok önemli adımlar atıldı. Ekonomik ve kültürel anlamda büyük projeler yapıldı. Şu anda Çinli turistler Türkiye'yi çok merak ediyor. Gelen memnun dönüyor ve başkalarına da anlatıyor. Çinliler, Türkiye'yi yakından tanıdıkça çok sevmeye başladılar. İslam kültürünü daha iyi kavradılar aynı zamanda.
- Çin Halk Cumhuriyeti'nin başlattığı ve eski İpek Yolu ülkeleri arasındaki ticari, kültürel ve siyasi ilişkileri yeniden canlandırmaya yönelik Kuşak ve Yol projesi için Türkiye ne ifade ediyor?
Türkiye bu projenin en önemli ayaklarından. Çünkü tarihte İpek Yolu Türkiye'den başlıyor. O yüzden ben bundan sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin çok daha samimi ve sıkı gelişeceğine inanıyorum. Son olarak da şunu söylemek isterim. Türk insanı sözünde duruyor ve yapamayacağı hiçbir şey için söz vermiyor. Çinliler de bu konuda böyledir. Bu hali Batı'ya anlatmak biraz zordur. O yüzden biz birbirimize epey benziyoruz.