Bir süredir denize hem çok yakın hem de çok uzak 72 yaşındaki Mahmut Suner. Tecrübeli dalgıç, pandemi yüzünden uzak kaldığı mavi sularla buluşacağı günü Bodrum'daki evinde yemyeşil doğanın içinde bekliyor. Ama boş da durmuyor. Denizlerimizin zenginliklerinin hem gelecek kuşaklar hem de dünya tarafından tanınması için projeler geliştiriyor. Çocuklar için hazırladığı interaktif dergi bunlardan biri. Son kitabı Denizin Tuzu'nda su altı maceralarını anlatan Suner'le maviliği bol bir söyleşi gerçekleştirdik.
- Sizi derin sularla tanıştıran deniz tutkusu mu yoksa dalış tutkusu muydu?
- Denize olan sevdam çocuk yaşlarımda başladı. Jacques Cousteau gibi isimlerin değişik denizlerde çektikleri belgeseller beni bu spora yönlendirdi. İlk zamanlarda suya dalıp balık vuruyordum. Daha sonra bilinçlendim ve fotoğrafçılığa başladım. Türkiye'nin ilk dalış okulunu da 1983'te Bodrum, Gümbet'te açtım. O zamana kadar Almanlar ülkemize gelip bu turistik faaliyeti yürütüyordu.
- Dalış yapmak kolay mı?
- Dünyanın en sağlıklı ve güvenli sporlarından biri. Çünkü korumacı bir spor. Eğitimi 14 yaşından sonra veriliyor.
- Dalış sporunun yaygınlaşması denizlerdeki yaşamı nasıl etkiledi?
- Denizlerde bir canlılık oluşmaya başladı. Bunun da sebebi şu: Eskiden örneğin orfozun kıymeti bilinmiyordu, vuruluyordu. Dalış okulları açılınca, oldukları bölgede bir bilinçlenme ortaya çıktı. "Balıkları vurma, batıklara zarar verme. Turist grubu geliyor, onları daldıracağım" denmeye başlandı.
- Koronavirüsün yaşamadığı ender yerlerden biri de suyun altı aslında değil mi?
- Sosyal medyada "Su altında, basınç altında Covid-19 yok" diye bir paylaşım yapmıştım. Evet, denizlere, balıklara ulaşamıyor virüs. Umarım sırf denizler böyle kalmaz, her yer güvenli hale gelir.
- Sizi en çok nerede dalış yapmak heyecanlandırıyor?
- Beni küçük bir su birikintisi bile etkileyebilir. Benim için mühim olan uzaydaymışım gibi ağırlıksız yüzebilme hissi. Bazı dalışlarda "Burada bir şey görmedim abi" diyorlar. Önemli olan bir şey görmek değil, yaşanan deneyim. Ufacık bir tavşan (renkli deniz hayvanı) görüyorsun, oturup saatlerce izleyebilirsin.
HATAY'DAN KARADENİZ'E
- Türkiye'de nerelerde dalınır?
- İnteraktif bir projeye başladım. Saros'dan başlayıp Hatay'a kadar devam ediyor. Suyun altında ne varsa, nerelere dalınması gerekiyorsa onları gösteriyor. Örneğin batık görmek isteyen, Saros'a gideceğini bilecek. Amacım bunu ücretsiz olarak tüm dünyaya ulaştırmak. Bu sayede de Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunmak.
- Ayvalık ve Kaş da dalış için güzel yerler değil mi?
- Ayvalık'ta akıllara durgunluk veren renkli mercan kolonileri bulunuyor. 30-40 metrede... Amfora yığınları var. Kaş su altı stüdyosu gibi. Suya atladığınız an kaplumbağa size geliyor.
- Ülkemizde hangi göllere, nehirlere dalış yapmak mümkün?
- Kaçkarlar'da buzu kırıp dalış yapabilirsiniz. Eskişehir'de muhteşem dalış yerleri var. Aklınıza gelir miydi? Başlı başına turistik bir dalış merkezi. - Biraz önce Hatay dediniz, oranın bir dalış noktası olduğunu bilmiyordum.
- Müthiş su altı canlılarına sahip. Kızıldeniz'den Süveyş Kanalı yoluyla bizim sulara karışmış canlı türleri de görülüyor. Batıklar var. Hatta su altı mağarası da bulundu. Karadeniz de keza bilinmez. Ama meşhur okyanus araştırmacısı Ballard, büyük araçlar ve robotlarla araştırma yapıp Karadeniz'de batıklar buldu.
- Hangi döneme ait batıklar bunlar?
- Karasu'da Hitler'in denizaltıları var örneğin. O dönem Osmanlı izin vermediği için Almanya'dan deniz yoluyla gelemiyorlar. Almanlar da denizaltıları trenlere yükleyip Romanya'ya yukarı yoldan taşıyor. Denizaltılar burada tekrar montajlanıp suya indiriliyor ve gidip Rusya'yı vuruyor. Savaş bittiğinde denizaltılar geri getirilemeyeceği için de batırılıyor. O gemilerden ikisi bulundu.
- Boğazlarda durum nedir?
- Yüzlerce gemi batığı var. Çanakkale Boğazı'nda Venedik savaş gemileri var. Hatta bende de el yapımı bir çizelgesi var. Ne kadar geminin Çanakkale Boğazı'na gelip geçmeye çalıştığına ilişkin. Başka yerlerde de batıklar var fakat savaştan sonra bazı firmalar bunları kıymetini düşünmeksizin sökmüşler. 1960'larda metal para ediyor tabii ki.
- Denizin altı bize hangi bilgileri veriyor? Mesela Çanakkale Savaşları hakkında...
- Herhangi bir batık zaman kapsülüdür. Elbette patlatılmadıysa ya da çalınmadıysa... İster 2 bin yıllık Roma Bizans teknesi olsun ister bir denizaltı olsun... Batığı görüyorsun, adını merak ediyorsun, niye yola çıkmış, neden batmış araştırıyorsun. İçinde bir tabak buluyorsun onun izini süre süre hangi gemi olduğunu tespit ediyorsun.
- Batıklara dalmak için özel izin gerekiyor mu?
- Dalış okullarında bu izin var. Ama bazı batıklara dalışın yasaklandığı da oluyor.
350 MİLYON DOLARLIK BATIK
- Yurt dışında da dalış yaptınız mı?
- Askerliğimi NATO'da yaptım. Orada da dalışlar yaptım. Kızıldeniz, Maldivler, Karayipler... Karayipler'de İspanya'nın 1715 batıklarını aradık. Çok güzel bir macera oldu. Hatta sonrası için de bana kalmam için teklifte bulundular. Gençtim ama iki çocuğum vardı. Kalamadım. Bir zaman sonra bir baktım Time dergisinde bir haber. Benim arkadaşlar 350 milyon dolarlık batık bulmuşlar.
- Siz hiç buldunuz mu?
- Bir külçe altın, bir tane de gümüş para buldum. Ama benim için dalış yapmak macera demek. Çünkü hayatımızda macera olmazsa iskemlede oturup National Geographic izleriz. Ama ben "Kalkın ayağa, kendi belgeselinizi yapın" diyorum.
KÖPEK BALIKLARI KENDİ İŞİNE BAKIYOR
- Hiç tehlike atlattınız mı?
- Fransız sularında bir batıkta yolumu kaybettim. Hava da kısıtlı olunca saniyeler bile değerleniyor. Suyun içinde terlediğinizi sanıyorsunuz. Öyle bir sıkıntı basıyor. Bu gibi durumlarda panik olmamak gerekiyor.
- Size sık sık "Köpekbalıkları tehlikeli mi? diye soruluyordur eminim. Siz hiç karşılaştınız mı?
- Evet, tehlikeli. Ama her hayvan tehlikeli. Şu an binlerce insan köpekbalıkları olan yerlere dalışlar yapıyor. Ben de yaptım. Hatta size şöyle söyleyeyim, mavi tura katılanların durduğu -adını söylemeyeceğimpopüler kıyılarımızdan birinin altı köpek balığı kaynıyor. Kum köpekbalıkları orada çiftleşiyor. Her sezon iki kere. Yukarıda siz bıcı bıcı yüzerken orada köpek balıkları var. Ve kimseye bir şey olmuyor. Çünkü köpek balıkları kendi işine bakıyor. Biz onların alemindeyiz, onlara saygı duymamız lazım.
KENDİ KAHRAMANINIZ OLUN
- Denizlerimizi nasıl koruruz?
- Size bir-iki örnek vereyim. Sahile sıfır arazide otel yapılıyor. Önünde denizlerimizin en önemli varlığı Poseidon çayırları var. Balıklar yumurtalarını bu otların arasına atıp orada büyüyorlar. Otel sahibi diyor ki "Müşterilerin ayağına değiyor, burayı kazıyıp kaldırın." Bir süre önce Kızıldeniz'den sularımıza aslan balıkları girdi. Görülmeye başlandığında fotoğraflayıp uyarılarımızı yaptık. Ama geç kalındı. Her yere yayıldılar. Bu balıklar dantel gibi kanatlı ama dikenleri zehirli. Ve bizim türlerimizi yiyor. Bodrum'da kendi ekibimle imkanlarım dahilinde temizlemeye çalışıyorum. İnsanlarda bu bilinç olmalı. İnsanın kendi kahramanı olması lazım.