Halk arasında özellikle çekirdeksiz olan üzümün tercih edildiğine işaret eden Küçükarslan, "Bu yanlış kanının aksine üzüm çekirdeği, toksik, kanserojen, vücuda zararlı değildir. Üzüm çekirdeğinin faydaları 1947 yılında ilk kez Fransız Kimya profesörü Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş" dedi.
"Üzüm çekirdeği, koruyucu iyileştirici fonksiyonlarının çoğunu damar cidarı stabilitesi ve damar üzerine yaptığı olumlu etkilerle sağlar. Damar duvar yapısını korur, varis genişlemelerinin önüne geçer. Damar koruyucu etkisi ve içerdiği yağlarla kalp sağlığını korur. Hipertansiyonu, inmeyi önler. Makular dejenerasyon ve gece körlüğüne karşı koruyucudur. Göz ışık hassasiyetini önler, DNA hasarını azaltır, allerjen histamin salınımını azaltarak alerjiyi önler."
Üzüm çekirdeğinin cilt kollajen yapısını sağlamlaştırdığını, kırışıklığı önleyerek cildi de canlandırdığını dile getiren Küçükarslan, "Prostaglandin salgısını azaltır iltihabi romatizmayı önler, cinsel fonksiyonlara yardımcıdır, yara iyileşmesini kolaylaştırır, içerdiği Proantosiyanidinin antioksidan özelliği ile sigara ve kirli hava zararlarından korur" diye konuştu.
Üzüm çekirdeği tüketiminde tavsiye edilen günlük miktarın 150 ile 300 miligram olduğuna işaret eden Küçükarslan, "Bu oranda alınan üzüm çekirdeği, bozulmuş olan kirli kan damarlarınıza şifa etkisinde bulunacaktır" dedi.