Ceyhan, 24 Nisan Dünya Menenjit Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, meningokok menenjitin her yıl dünyada yaklaşık 1 milyon 200 bin kişide görüldüğünü ve 135 bin kişide ölüme yol açtığını; meningokok hastalıklarının Türkiye'de yılda 1500 civarında vaka ve 350 civarında ölüme neden olduğunu anlattı.
Menenjit hastalığının, pnömokok, Hib (hemofilus influenza tip b) ve meningokok bakterileriyle ortaya çıktığına değinen Ceyhan, şu bilgileri paylaştı:
"Hib'e karşı 2006'dan, pnömokoka karşı 2008'den bu yana Türkiye'deki tüm çocuklar aşılanıyor. Bu sebeple bu bakterilerin neden olduğu hastalıklar büyük oranda azalmış durumda. Meningokok menenjit, ölüm riskinin yanı sıra çocuklarda yüksek oranda kalıcı hasar meydana getirebilir. Aşı yapılmazsa meningokok mikrobu Türkiye'de yılda 1500 vaka ortaya çıkarabilir. Bunların yüzde 20'sinde işitme kaybı, yüzde 5'inde öğrenme güçlüğü, yaklaşık yüzde 1'inde sara hastalığı ve yaklaşık binde 7'sinde kol-bacak kayıpları olabilir. Türkiye'deki kol-bacak yokluklarının üç önemli nedeninden biri de bu meningokok hastalıkları. Bu hastalığın bir başka önemi de diğer bakterilerin sebep oldukları hastalıklara göre çok daha hızlı seyretmesi. Hafif ateş ile hekime götürülen çocuklar, müdahaleye rağmen saatler içinde hayatını kaybedebilmekte."
Ceyhan, ateş, baş ağrısı ve kusma belirtilerinin üçü bir arada görüldüğünde çocukta mutlaka menenjitten şüphelenilmesi gerektiğine işaret ederek, özellikle 1 yaşın altındaki bebeklerde belirtilerin her zaman açık olmayabildiğini, bebekte hafif ateş, beslenememe, kusma, dalgınlık veya bazen dış uyaranlara karşı aşırı duyarlılık görüldüğünde gerekli tetkiklerin yapılması gerektiğini belirtti.
Meningokok menenjitin diğer enfeksiyonlardan en ayırt edici özelliğinin vücutta ortaya çıkan döküntüler olduğunu anlatan Ceyhan, döküntülerin kısa süre içerisinde deri altında kanamalar şeklinde bir tabloya, mor ve koyu renkli döküntülere doğru ilerleyebildiğini, çok hızlı ilerlediği için kısa sürede kollarda, bacaklarda morarma şeklinde ortaya çıktığını ve bazen hızla ilerleyip kangrene dönebildiğini aktardı.
"HASTALIĞIN TAŞIYICILARI DAHA ÇOK YETİŞKİNLER"
Ceyhan, hastalığın en sık görüldüğü yaş aralığının ilk 5 yaş, yüzde 80'inin ise ilk 1 yaş içinde görüldüğünü vurguladı.
Hastalığın taşıyıcılarının daha çok yetişkinler olduğuna ve yetişkinlerin hastalığı çocuklara bulaştırdığına değinen Ceyhan, şunları kaydetti:
"Bir diğer risk faktörü de dalak yokluğudur. Doğuştan dalağı olmayanlar, kanser gibi hastalıklar ve yaralanmalar nedeniyle dalağını kaybedenler, meningokokla mücadelede önemli olan bazı bağışıklık maddeleri açısından yoksun olduğundan dalağı olmayan kişiler menenjit daha sık geçirmekte ve hastalık daha ölümcül seyretmektedir."
Ceyhan, Türkiye'deki 50 yaşın üstündeki insanların yüzde 13'ünün hastalığı taşıdığına işaret ederek, şu uyarıları sıraladı:
"Bu nedenle çocuklarda el öpme gibi adetleri mümkün olduğu kadar sınırlamalıyız. Kişiden kişiye bulaşabilen menenjite neden olan bütün mikroplar solunum yolundan kana, kandan ise beyin zarlarına ulaşıyor. Normalde beynimizi ve beyin zarlarımızı koruyan sıvıya bakteri ya da virüs bulaşması zor bir durum ancak bakteri çok patojen özellikler taşıyıp geçebildiği zaman menenjiti engellemek çok zor. Bulaşıcı bir hastalık olduğu için hasta kişilerin öksürürken ağızlarını kapatması gerekiyor. Mikrop birkaç saat canlı kalabileceği için herkesin mikrop barındırabilecek yerlere (sıra, masa, ev eşyası, ortak kullanılan bilgisayarlar, toplu taşımadaki tutunma alanları) dokunduktan sonra ellerini yıkaması çok önemli. Halka açık bir yere dokunduğumuzda mümkünse alkollü el dezenfektanlarından kullanmalıyız. Bu yalnızca meningokoka karşı değil, gribe sebep olanlar dahil birçok virüse karşı korunmamızı sağlayacaktır. Meningokok solunum yoluyla bulaşan bir bakteri olduğu için el yıkamak bir noktaya kadar koruma sağlayabilir."