Bağışıklık sisteminin bir canlıdaki hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan karmaşık bir sistem olduğunu vurgulayan Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Emel Alphan, " Bağışıklık farklı düzeylerde olabilir. Bağışıklığın yeterli olduğu durumlarda insanlar enfeksiyon etkenleri ile karşılaşsa bile enfeksiyon olmaz. İnsanlarda doğal olarak var olan ve genetik yapısı, yaşı, beslenme durumu, hormonal dengesi, vücut ısısı, anatomik engeller doğal bağışıklıktır. Diğer bir bağışıklık türü de insanların enfeksiyon etkeni veya ona ait ürünlerle karşılaşması sonucunda ortaya çıkan bağışıklığa da edinilmiş bağışıklık denir. Bu, ya hastalığı geçirerek oluşur ya da aşılama yolu ile kazanılır" şeklinde konuştu.
KÖTÜ BESLENME BAĞIŞIKLIĞI DÜŞÜRÜR
Bağışıklık sisteminin vücudu hastalıklardan koruyup, enfeksiyonlara ve vücuda giren yabancı maddelere karşı savaştığını ifade eden Alphan, "Bu sistem vücudun dengesinin korunmasını sağlar. Bazı durumlarda, bağışıklık sisteminin herhangi bir sebeple etkinliğinin azalması kişiyi hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Bu durum yaşam kalitesini düşüren bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Kötü beslenme (yetersiz ve dengesiz beslenme) de malnütrisyona yol açarak enfeksiyonların gelişme riskini arttırır" ifadelerini kullandı.
"SAĞLIKLI BESLENEN KİŞİLERİN VİTAMİN TAKVİYESİNE İHTİYACI YOK"
Bağışıklığı güçlendirmek için beslenme alışkanlıklarının nasıl olması gerektiğine ve vitamin takviyesi kullanımına değinen Alphan, şunları söyledi: "Bağışıklığı güçlendiren sadece vitaminler değildir. Mineraller ve özellikle sebze ve meyvelerde bulunan antioksidanlar, fenolik besin öğeleri, besin öğesi olmayan bileşenlerin hepsi ve yeterli enerji, karbonhidrat, posa, protein ve sağlıklı yağların vücuda alınması bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir beslenme tarzıdır. Böyle bir beslenme uygulandığı takdirde yazın veya kışın herhangi bir vitamin-mineral takviyesine ihtiyaç duyulmaz. İnsanların vücutlarında herhangi bir vitamin ve mineral eksikliği tespit edildiği takdirde o eksikliği gidermek amacıyla vitamin ve mineral takviyeleri yapılabilir. Bir de gebelerde bebekle birlikte annede artan besin öğesi ihtiyacı nedeniyle demir ve folik asit takviyeleri yapılmalıdır.
Hiçbir hastalığı olmayan ve sağlıklı beslenen bir kişinin hiçbir şekilde vitamin ve mineral takviyesine ihtiyacı yoktur. Sağlıklı beslenen bir kişinin bağışıklığı güçlü olacağından enfeksiyonlara yakalanma riski az olur, enfeksiyonlara yakalansa bile hastalığı hafif seyreder."
ANTİOKSİDANLAR SAVUNMA MEKANİZMASINI GÜÇLENDİRİR
Bağışıklığı güçlendiren antioksidanların nasıl alınacağını da açıklayan Alphan, şöyle devam etti: "Yenen yiyecekler, vücuda enerji sağlayabilmek için, oksijenle yanmak zorundadır. Bu yanma sırasında, "serbest radikaller" adı verilen zararlı maddeler oluşur. Serbest radikallerin çoğalması ile kalp-damar hastalığı, kanser, katarakt ve yaşlanma gibi sağlık sorunları görülür. Vücudun, serbest radikallere karşı savunma mekanizmaları vardır. Vücutta üretilen bazı enzimler, serbest radikallerden kurtulmaya yardımcı olur. Bu enzimlerin miktarını arttırarak, savunma mekanizmasını daha da güçlendirmek mümkündür. Bu da, yiyeceklerin içinde bulunan "antioksidanlar" (oksitlenmeyi önleyici) maddeler sayesinde gerçekleşir. A, E, C vitaminleri ve selenyum vücudu serbest radikallerden koruyan besin öğeleridir. Özellikle sebze ve meyvelerin çeşitli renklerde ve günde 5-10 porsiyon tüketilmesi antioksidan besin öğeleri ve antioksidan besin bileşenlerinin vücuda alınmasına ve bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yol açar. Besin öğelerinin çeşitli ve dengeli bir şekilde alınması, vücudu oksitlenmeden de kurtararak, hastalıklara yakalanma riskini azaltır."