Ebiverdi Kimdir?

Soyu Abdümenâf'a dayanan ve Emevîler'den Anbese b. Ebû Süfyân neslinden gelen Ebîverdî, yaklaşık 457 (1065) yılında Horasan'da Ebîverd yakınlarındaki Kûfen kasabasında doğdu. Tahsil hayatı hakkında yeterli bilgi yoksa da İsmâil b. Mes'adet el-Cürcânî, Abdülvehhâb b. Muhammed b. Şehîd, Ebû Bekir b. Halef eş-Şîrâzî, Ebû Muhammed Hasan b. Ahmed es-Semerkandî ve Abdülkāhir el-Cürcânî'den okuduğu ve kendisinin de pek çok öğrenci yetiştirdiği anlaşılmaktadır.

Gençliğinde Bağdat'a gitti; orada halifelerin, sultanların ve devrin meşhur şahsiyetlerinin himayesine mazhar oldu. Bunlar arasında Halife Muktedî-Biemrillâh, oğlu ve halefi Müstazhir-Billâh, Sultan Melikşah ve oğlu Sultan Muhammed Tapar, Vezir Nizâmülmülk ile oğlu Müeyyidülmülk zikredilebilir. Müeyyidülmülk'ün hizmetinde bulunduğu sırada halifenin veziri Amîdüddevle'yi hicvetmesi üzerine vezir onun Abbâsî halifesini yerip Fâtımî halifesini övdüğünü söyleyerek kendisini Muktedî-Biemrillâh'a şikâyet etti. Bunun üzerine Ebîverdî Hemedan'a kaçtı. Arap dili ve edebiyatındaki üstünlüğü sebebiyle Nizâmülmülk'ün oğlu Ziyâülmülk'ün tuğraîliğine getirildi. Ziyâülmülk'ün ölümü üzerine İsfahan'a giderek orada Porsuk'un oğullarının hocalığını yaptı. Daha sonra Sultan Muhammed Tapar tarafından müşrifü'l-memâlik tayin edilmeden önce kısa bir süre Bağdat Nizâmiye Medresesi Kütüphanesi'nin müdürlüğü görevinde de bulundu. 20 Rebîülevvel 507 (4 Eylül 1113) tarihinde İsfahan'da vefat etti. İbn Hallikân'ın Vefeyâtü'l-aʿyân'ında Ebîverdî'nin ölümüyle ilgili olarak verilen 557 (1162) tarihi müstensih hatası olmalıdır. İmâdüddin el-İsfahânî, Ebîverdî'nin Muhammed Tapar tarafından müşrifü'l-memâlik tayin edildiğinde sultanın huzurunda iken düşüp öldüğünü, bunun da o devrin nüfuzlu şahsiyetlerinden Hatîr tarafından zehirlendiği şeklinde değerlendirildiğini nakletmektedir.

Kaynaklar, Ebîverdî'nin çok güçlü bir hâfızasının bulunduğunu, edebiyat, nesep ilmi, gramer, lugat ve ahbârda çok geniş bilgiye sahip, belâgat ve inşâda mahir, güçlü bir şair, aynı zamanda iffetli, âdil, dindar ve izzetinefis sahibi bir kimse olduğunu, zaman zaman maddî sıkıntılar içinde yaşamasına rağmen kimseden bir şey istemediğini nakletmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi


BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA