Emir-i Nizam kimdir?

Sâlâr-ı leşker (ordu kumandanı) unvanı ile de tanınır. Batı İran'ın Gerrûs idarî bölgesine bağlı Bîcâr'da doğdu. Timurlular, Safevîler, Afşarlılar, Zendler ve Kaçarlar devrinde önemli hizmetlerde bulunmuş olan Kebûdvend ailesine mensuptur. Babası Muhammed Sâdık Han Gerrûs valisi idi.

Emîr-i Nizâm Arapça, tarih ve hat öğrenimi gördükten sonra on yedi yaşında iken devlet hizmetine girdi ve Gerrûs alayının kumandanlığına tayin edildi. Alayı ile birlikte 1837'deki Herat kuşatmasında Kaçarlar'dan Muhammed Şah'a yardım etti. 1838'de Tebriz Garnizonu'na tayin edildi. Bir süre burada kaldıktan sonra 1841'de Kirmanşah'ta önemsiz bir göreve getirildi. 1844'te Bîcâr'a çağrıldı. Babasının şüpheli ölümü üzerine buradan ayrılıp Tahran'a gitti ve orada baba katili olmakla suçlandı. Ayrıca Mirza Ebü'l-Kāsım Kāimmakām'ın (ö. 1193/1779) taraftarlığını yaptığı için onun rakibi Hacı Mirza Âkāsî tarafından cezalandırıldı. Ancak Nâsırüddin Şah'ın tahta çıkması (1264/1848) üzerine Emîr-i Kebîr Mirza Muhammed Takī Han, Emîr-i Nizâm'ı Gerrûs alayı kumandanlığına tayin etmek suretiyle ona eski itibarını kazandırdı. Nâsırüddin Şah'ın ilk günlerinde devlette başarılı hizmetlerde bulundu. Bu süre içinde ülkede çıkan ayaklanmaları bastırmak üzere harekete geçen devlet kuvvetlerine katıldı. Nitekim 1848'de Muhammed Hasan Han'ın ayaklanmasını bastırmakla görevlendirilen Şehzade Murad Mirza Hüsâmüssaltana'ya yardıma gönderildi. 1850'de kendisine Bâbî (Bahâî) ayaklanmasını bastırma görevi verildi. Buradaki başarısından dolayı rütbesi yükseltildi ve şahın emir subayı oldu.

1856-1857 yıllarında meydana gelen İngiliz-İran savaşından ve Paris Antlaşması'ndan sonra İran'ın görüşlerini anlatmak üzere o sırada Bağdat'ta bulunan İngiliz bakanı Charles Murray'ın yanına gitti. 1858'de şahın dostluk mesajını iletmek maksadıyla Avrupa'ya gönderildi. Onun bu seyahatinin asıl amacı, İran'ın toprak bütünlüğünü korumak ve İngiliz-Rus rekabetine karşı diğer Avrupa devletlerinin yardımını sağlamaktı. Londra, Paris, Berlin, Brüksel gibi Avrupa başşehirlerindeki çeşitli devlet adamları ile tanıştı. Ardından Paris büyükelçiliğine tayin edildi ve III. Napolyon'la dostane ilişkiler kurdu. Fransa'dan bazı ateşli silâhların ve İran ordusunda istihdam edilmek üzere subay ve teknik personelin gönderilmesini sağladı. Aynı konuda Avusturya ile de anlaşma yaptı. Avrupa'ya giderken birlikte götürdüğü kırk iki dârülfünun mezununun çeşitli yüksek okullarda yetiştirilmesini sağladı. 1867'de Meclis-i Şûrâ-yı Devletî üyeliğine seçildi.

Paris büyükelçiliği sırasında hastalanıp ülkesine dönmek zorunda kalan Emîr-i Nizâm, 1871'de Mirza Hüseyin Han Müşîrüddevle'nin yerine İstanbul büyükelçiliğine tayin edildi. İstanbul'daki görevi esnasında yaptığı tek önemli icraat, Kaçarlar'dan Muhammed Şah'ın on sekiz yıldan beri Bağdat'ta sürgünde bulunan oğlu Abbas Mirza Mülkârâ'yı kurtarmak oldu. Ülkesine döndüğünde tümen kumandanlığına tayin edildi. Bu arada Bayındırlık Bakanlığı'nı (Fevâid-i Âmme) kurdu (1872) ve bu görevi 1881 yılına kadar yürüttü. 1881'de ordu kumandanlığına, ardından da Azerbaycan eyalet valiliğine tayin edildi. Bu görevlerden sonra kendisine sırasıyla "sâlâr-ı leşker" ve "emîr-i nizâm" rütbeleri verildi. Azerbaycan'da birçok müsbet faaliyeti yanında Rus yanlılığı gibi olumsuz davranışları halkın ve özellikle Tebriz ulemâsının memnuniyetsizliğine sebep olduğu için 1882'de Tahran'a çağrılarak bu görevinden istifa ettirildi, ancak iki ay sonra Kirmanşah valiliğine getirildi. 1897'de, Azerbaycan'da bulunan Veliaht Muhammed Mirza'nın işlerini yönetmekten ibaret olan pîşkârî görevine getirildiyse de Muhammed Mirza'nın sert davranışları üzerine bu görevinden istifa etti. 1899'da Kirman valiliğine tayin edildi. 5 Ramazan 1317'de (7 Ocak 1900) burada öldü ve Ni'metullāh-ı Velî'nin hazîresine defnedildi.

Yetenekli bir asker ve yönetici olarak tanınan Emîr-i Nizâm aynı zamanda kendine has bir üslûbu olan usta bir hattattı.

Emîr-i Nizâm, Mirza Ebü'l-Kāsım Kāimmakām'ın etkisinde kalarak kaleme aldığı yazılarında sade, nükteli ve kısa ifadeli üslûbu ile tanınmıştır. Dostlarına yazdığı 164 mektubu (ihvâniyyât) ihtiva eden Münşeʾât adlı eseri birkaç defa basılmıştır (Tebriz 1321, 1328; Tahran 1322, 1327, 1331). Pendnâme-i Yaḥyâviyye, oğlu Yahyâ için yazdığı öğretici ve ahlâkî nitelikte bir risâle olup Enderznâme adıyla da tanınmaktadır. Bu eser de birkaç defa basılmıştır (Tahran 1315, 1316 [müellif hattıyla], 1324, 1326; Tebriz 1328).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA