Hartmann Martin

Breslau'da bir Mennonit vâizin oğlu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1869 yılında aynı şehirde bulunan üniversiteye kaydoldu. Eğitimine Leipzig'de Heinrich Leberecht Fleischer'in yanında devam etti. 1874'te Sâmî diller üzerine hazırladığı Die Pluriliteralbildungen in den semitischen Sprachen başlıklı doktora tezini verdikten sonra özel öğretmen olarak Edirne'ye gitti; 1875 yılının Mart ayında da İstanbul'a geçti ve burada iyi derecede Türkçe öğrendi. 1876-1887 yılları arasında Beyrut'taki Alman konsolosluğunda mütercim olarak çalıştı. Bu sırada yöredeki birçok şehre giderek bölgenin ekonomisi, coğrafyası ve insanları hakkında incelemeler yapma imkânı buldu. O yıllarda Şansölye Bismark, diğer büyük Avrupa devletleri kadar sömürgeciliğe itibar etmeyen Almanya'nın bu politikasını değiştirmek istiyordu. Bunun için Berlin'de 1887 yılında Avrupa dışında görev yapacak diplomat, misyoner ve memurlara Doğu dillerini öğretmek ve gereken diğer bilgileri vermek üzere Seminar für Orientalische Sprachen adlı enstitü kuruldu. Hartmann da aynı yıl içinde ülkesine dönüp bu enstitüde hoca olarak çalışmaya başladı ve görevini öldüğü 5 Aralık 1918 tarihine kadar sürdürdü.

Başlangıcından yaşadığı döneme kadar vuku bulmuş İslâm tarihi ve kültürüyle alâkalı her şeyle ilgilenen Hartmann, İslâm araştırmalarının müstakil bir ilim dalı olması hususunda gayret sarfetmiştir. Onun, klasik şarkiyatçı tipinin dışına çıkarak araştırmalarında tarihî filolojiden ziyade Alman sömürge siyasetinin gereklerine uygun olarak güncel konulara yer verdiği görülür. Olaylara tarihî bir perspektiften bakarak kendisinden sonra gelen meslektaşlarına örnek olmuş ve bu konuda okullaşmanın ilk adımlarını atmıştır. İslâmî araştırmalarda sosyolojinin metotlarını ilk uygulayanlardan biri olmakla birlikte önceleri onun bu çalışmalarına itibar edilmemiştir (Fück, s. 272; Paret, s. 17). Hartmann da kendileriyle aynı fikirde olduğu Ernst Harder, Wilhelm Friedrich Carl Giese ve Fritz Kern gibi ilim adamlarıyla birlikte 1912 yılında Die Deutsche Gesellschaft für Islamkunde adlı derneği kurmuş ve bu dernek ertesi yıldan itibaren Die Welt des Islams adlı dergiyi çıkarmaya başlamıştır. Hartmann daha sonra Suriye, Mısır ve Türkistan'da birer Arap Araştırmaları Enstitüsü kurulması için taslaklar hazırlamıştır. Becker'e göre Hartmann'ın Alman şarkiyatçılığı açısından önemi, onun araştırmalarında modern Ortadoğu'nun devlet yapısı, politik mücadeleleri ve kültürel durumunu konu edinmesi ve bunu yaparken de uzun süre gazetecilik anlayışının ötesine geçip araştırmalarını ilmî bir zemin üzerine oturtmaya çalışan ilk ve tek kişi olarak kalmasıdır (Islamstudien, II, 484).

Hartmann şu dört konuyla sürekli ilgilenmiştir: Orta Asya ve Çin'deki İslâm, Arap meselesi, Jön Türk hareketi ve edebiyatı, Afrika'daki İslâm ve hıristiyan misyonerlerle olan mücadelesi. Hartmann, bu alanlarla ilgilenirken çok defa kendisinden önce yapılan çalışmaları yeterli bulmayarak meseleyi en başından itibaren ele alıp güncel problemleri bunların ışığında incelemeyi tercih etmiştir. Ancak eserlerinde dikkati çeken nokta, onun birçok malzeme toplamasına karşılık bunları sistematik bir şekilde değerlendirmemesidir. Bu noktada diğer şarkiyatçılar tarafından da eleştirilmiştir; meselâ Becker'e göre hem kendi dönemi hem de gelecek nesiller için çok faydalı eserler bırakmakla beraber kararlarında aceleci olmuş, çalışmalarında da gerekli sentez ve değerlendirmeleri yapamamıştır (a.g.e., II, 483).

Özellikle Osmanlı Devleti'yle çok yakından ilgilenen Hartmann, I. Dünya Savaşı'ndan önceki yıllarda başlayıp savaş sırasında gelişen siyasî ve içtimaî hadiseler, parlamenter tartışmalar ve modern hayatın ortaya çıkardığı yeni durumlar gibi konuları Die Welt des Islams'da geniş olarak incelemiştir. Onun I. Dünya Savaşı'ndan önce kaleme aldığı yazılarda Osmanlılar'a menfi bir şekilde yaklaştığı ve Arapçılığı desteklediği görülür (a.g.e., II, 488; Kramer, XXV/3 [1989], s. 297). Hartmann'a göre Osmanlılar'ın hâkimiyeti altında yaşayan topluluklar ayrılarak kendi devletlerini oluşturmalıydılar. 1909'da yayımlanan Die arabische Frage adlı eserinde özellikle bu konuyu işlemekte ve Arapçı hareketlerin Batılılar'ca çıkarılıp yönlendirildiğini, bilhassa Mısır'da İngilizler, Suriye'de Fransız ve Ruslar tarafından millî çıkarları doğrultusunda desteklendiğini vurgular (s. 559 vd.). Kendisi de aralarında hıristiyanların çok bulunduğu Suriyeliler ile Ermeniler'i "Yakındoğu'nun ışığı" olarak görür (Reisebriefe aus Syrien, s. 102); ayrıca Fransızlar'ın müslümanlar hususunda takip ettiği politikadan beğeni ile söz eder (Die arabische Frage, s. 106 vd.). Ona göre siyasî sömürgeler geçici, kültür emperyalizmi ise kalıcıdır. Kültür emperyalizmine çok önem veren Fransızlar, Batı Afrika'da Fransız varlığına karşı çıkmayan, İslâm'ı modern bir ruhla bağdaştırabilecek kişileri (marabut = murâbıt) seçerek onlara maddî imkânlar sağlamışlar ve kendilerine çekmişlerdir. Hartmann bunun çok eski bir metot ve bir nevi rüşvet olduğunu söyler. Ancak kanaatince müslümanların dinlerinden açıkça vazgeçmeleri beklenemez; buna rağmen Fransız fikir hayatına katılacak bir yerli grubun kazanılması yine de Frenkleşme enfeksiyonunun bir başlangıcı anlamına gelir ve bu büyük tahriplere yol açar (a.g.e., s. 108). Hartmann, kültür emperyalizminin politik emperyalizmden daha etkili olduğunu ve Fransızlar'ın sömürge idaresi altındaki Kuzey Afrika ülkelerinde kültür emperyalizmi sayesinde büyük bir değişimin hazırlandığını söyler (a.g.e., s. 110).

Hartmann'ın Osmanlılar'ın yapısını bozmaya yönelik yazıları ve kurduğu ilişkiler, o sıralarda İngiltere ve Fransa'ya karşı kendi çıkarları için bu yapının korunmasını isteyen Alman Devleti'nin pek hoşuna gitmemiştir. Hatta bu, onun Berlin'de üniversite bünyesinde bir İslâmî araştırmalar bölümünün açılmasına dair girişimlerine pek sıcak bakılmamasının sebeplerinden biri olarak görülmektedir (Kramer, XXV/3, s. 296). I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Hartmann'ın Osmanlılar hakkındaki yazılarının mahiyeti de değişmiştir. Becker onun bu durumunun karaktersizlik olmadığını, çabuk fikir değiştirmenin Hartmann'ın karakterinden kaynaklandığını söyler (Islamstudien, II, 488). Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, Hartmann'ın fikirlerinin veya en azından yazılarında görülen tarafıyla Osmanlılar'a karşı tavrının değiştiriliş zamanlamasıdır. Savaş sırasında Almanya'da şüphesiz ki fikir hürriyeti kaldırılmış ve müttefik devletler aleyhine yazı yazılması yasaklanmıştır; yani Hartmann istese de önceden yaptığı gibi Osmanlılar aleyhinde yazı yazamazdı. Hartmann, ayrıca savaş sırasında Berlin'e gelen Osmanlı propagandacıları ile de yeni arkadaşlıklar kurmuştur (a.g.e., a.y.). Nitekim onun 1916 yılında kaleme aldığı bir yazıda, Unpolitische Briefe aus der Türkei adlı eserinde yer alan Türkler aleyhindeki yazılarının yanlış anlaşıldığını, söz konusu sert ifadelerin kişilerle ilgili olduğunu söylediği (MSOS, XIX [1916], s. 129), hatta cihada dair bir kitaba yazdığı önsözde Türkler hakkında övücü sözler sarfettiği görülür (Schaih Salih Aschscharif Attunisi, Haqiqat Aldschihad, Die Wahrheit über den Glaubenskrieg [Almanca'ya çeviren K. E. Schabinger], Berlin 1915, s. 1). Ölümünde naaşının yakılması törenine Berlin'deki Türk cemaatinin temsilcileri de katılmıştır (Kampffmeyer, VI/3-4 [1918], s. 67).

Eserleri. Hartmann, yazdığı bir makaleyi kısa süre içerisinde genişleterek kitap haline getiren bir yazardı. Onun için bir dergide çıkan makalesinin veya bir konferansta verdiği tebliğin kısa süre sonra kitap şeklinde yayımlandığını görmek mümkün oluyordu. Aşağıda başlıcaları verilen eserlerinin tamamı için bibliyografyadaki Jäschke'nin makalesine, Hanisch'in Islamkunde'sine ve Bibliographie der Deutschsprachigen Arabistik und Islamkunde'de yer alan listeye bakılabilir. Onun özel olarak ilgilendiği yeni devir Osmanlı edebiyatı hakkında yazdığı makalelerin listesi ayrıca yayımlanmıştır (Pfannmüller, s. 406-407). 1. Die Pluriliteralbildungen in den semitischen Sprachen (Leipzig-Halle 1875). Hartmann'ın doktora tezi olan bu eser Sâmî diller hakkındadır. 2. Arabischer Sprachführer für Reisende (Leipzig 1880). Arap ülkelerinde seyahat edecek yabancılar için Arapça'nın çeşitli diyalektlerine göre hazırlanmış bir konuşma rehberidir. 3. Die hebräische Verskunst (Berlin 1894). İbrânî şiir sanatı hakkındadır. 4. Metrum und Rhytmus. Die Entstehung der arabischen Versmaße (Gießen 1896). Arap şiirinde vezinlerin ortaya çıkışı üzerine yapılmış bir araştırmadır. 5. Das Muwassaḥ. Das arabische Strophengedicht. Eine Studie der Geschichte und der Dichter einer der Hauptformen der arabischen Verskunst, mit Formenlisten, Versmaßen und Namensregister (Weimar 1897). Arap şiirinde bir tür olan müveşşahın tarihi, şairleri ve ana formları, vezinler, şekil listeleri ve isim indeksi eklenerek incelenmiştir. 6. The Arabic Press of Egypt (London 1899). Mısır'da çıkan gazete ve dergiler hakkındadır. 7. Lieder der libyschen Wüste. Die Quellen und die Texte, nebst einem Exkurse über die bedeutenderen Bedeuinenstämme des westlichen Unterägypten (Leipzig 1900). Libya'daki halk şarkılarının metinleri ve kaynakları üzerindedir; ayrıca bir ekte de Aşağı Mısır'ın batısındaki önemli bedevî kabilelerinin listesi verilmiştir. 8. Der islamische Orient (I-III, Berlin-Leipzig 1900-1910). Eserde genel olarak güncel konular ele alınmakta olup ciltlerin alt başlıkları şu şekildedir: Berichte und Forschungen (I, Berlin 1900). Çeşitli konuları ele alan makalelerden oluşmaktadır; bunlar arasında özellikle "Islam und Arabisch" ve "China und der Islam" başlıklı yazılar önemlidir. Die arabische Frage. Mit einem Versuche der Archäologie Jemens (II, Leipzig 1909). Müellif burada, Arabistan'ın İlkçağ'dan başlayarak kendi zamanına kadarki tarihini dil, din, toplum ve siyasî gelişmelerle birlikte ele almıştır. Unpolitische Briefe aus der Türkei (III, Leipzig 1910). Hartmann bu kitabını, 15 Ekim-31 Aralık 1909 tarihleri arasında Türkiye'de iken tuttuğu notlara dayanarak yazmıştır. Eser o dönemde Osmanlı Devleti'nde gelişen sosyal ve politik olayları, özellikle Jön Türk hareketini ele almakta, ayrıca halk inançları, âdetler, dinî bayramlar gibi çeşitli konulara da temas etmektedir. Kitabın önemli bir yanı da Hartmann'ın tanıştığı kişiler ve edebiyatçılar hakkında açıklamalar yapmasıdır. Ancak muhteva açısından zengin olmakla birlikte konuların sistematik biçimde incelenmemesi sebebiyle dağınık bir bilgi yığını görünümündedir. Bu eserin tek cilt halinde tıpkıbasımı da yapılmıştır (Amsterdam 1976). 9. Die arabischen Handschriften der Sammlung Haupt. Mit Einleitung und Beschreibung (Halle 1904; tıpkıbasım: Beiträge zur Erschließung der arabischen Handschriften in deutschen Bibliotheken [nşr. Fuat Sezgin], Frankfurt am Main 1987, I, 175-220). Külliyat, Kur'an ilimleri, hadis, kelâm, fıkıh, irşad, felsefe, gramer kitapları ve çeşitli eserler (şiir, astronomi, gizli ilimler, halk hikâyeleri) başlıkları altında toplam 288 kitabı tanıtan Rudolph Haupt Sahaf-Yayınevi'nin kütüphanesinde bulunan Arap harfli yazmalar katalogudur; sonunda bir de yazarlar indeksi yer almaktadır. 10. Die arabischen Handschriften der Sammlung Martin Hartmann (Halle 1906; tıpkıbasım: Beiträge zur Erschlißung der arabischen Handschriften in deutschen Bibliotheken [nşr. Fuat Sezgin], Frankfurt am Main 1987, I, 21-249). Hartmann'ın kendi el yazmalarının katalogudur. Önsözünde, çoğunu 1877-1887 yılları arasında Beyrut'ta bulunduğu sırada Osmanlı topraklarında elde ettiğini söylediği kitapları külliyat, Kur'an ilimleri-hadis, kelâm, fıkıh, irşad-tasavvuf, felsefe-astronomi-astroloji, gramer-belâgat, tarih-coğrafya, şiir, edep, hikâyeler-halk kitapları, Dürzî kitapları, hıristiyan dinî kitapları ve Latince'den çevrilen bir kitap olmak üzere gruplandırmış ve bunların bir kısmının muhtevası hakkında bilgi vermiştir. 11. Chinesisch Turkestan. Geschichte, Verwaltung, Geistesleben und Wirtschaft (Halle 1908). Çin Türkistanı'nın (Doğu Türkistan) tarihi, yönetim şekli, dinî hayatı ve ekonomisi üzerine bir çalışmadır. 12. Der Islam. Geschichte-Glaube-Recht. Ein Handbuch (Leipzig 1909). Kitabın birinci bölümünde Câhiliye dönemi, Hz. Muhammed'in hayatı ve İslâm hakkında kısaca bilgi verildikten sonra ilk halifeler zamanındaki İslâm toplumu anlatılmıştır. Akaid ve fıkha ayrılan ikinci bölümde özellikle Şâfiîlik göz önünde tutularak geniş biçimde özel hukuk ve kamu hukuku konuları ele alınmış, sonuç bölümünde ise İslâm toplumu ve İslâm'ın yayılışı hakkında bilgi verilmiştir. 13. Die Frau im Islam. Vortrag (Halle 1909). İslâm'da kadın konusunu işlemektedir. 14. Fünf Vorträge über den Islam (Leipzig 1912). Beş ayrı konferans metninden oluşan eser geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmektedir. İlk üç bölüm genel İslâm tarihi, son iki bölüm, yakın döneme kadar görülen İslâmî devlet şekilleri ile Hartmann'ın yaşadığı dönemdeki İslâm âleminin durumu üzerinedir. 15. Islam, Mission, Politik (Leipzig 1912). İslâm'ın misyonu ve siyasî görüşünü konu edinmiştir. 16. Reisebriefe aus Syrien (Berlin 1913). Hartmann'ın, Mart 1913'te Frankfurter Zeitung için muhabirlik yapmak üzere gittiği Hayfa, Şam, Beyrut, Hama, Trablusşam, Lazkiye, Humus ve Halep şehirlerinde edindiği intibaların ve bu gazeteye yazdığı haberlerin kitaplaştırılmasından oluşmuştur. 17. Die Literatur der neuen Türkei (Leipzig 1917). Son dönem Osmanlı edebî eserlerini tanıtmaktadır. 18. Dichter der neuen Türkei (Berlin 1919). Çeşitli dergilerde yazdığı son dönem Osmanlı şairlerini ele alan makalelerden oluşmuştur. 19. Zur Geschichte des Islam in China (Leipzig 1921). Hartmann'ın ölümünden sonra basılan bu eserde İslâm'ın Çin'e girişi ve yayılışının tarihi anlatılmaktadır. Hartmann bunların yanı sıra, başta Die Welt des Islams olmak üzere Zeitschrift der Morgenländischen Gesellschaft, Orientalische Literatur-Zeitung, Mitteilungen des Seminars für Orientalische Sprachen ve Zeitschrift des D. Palästina-Vereins gibi ilmî dergilerde ve çeşitli gazetelerde pek çok makale yayımlamış ve birçok ülkede tebliğler sunmuştur.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA