Hâlid B.Yezîd B.Muâviye kimdir?

41-48 (661-668) yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Köklü bir aileden geldiği için kendisi ve kardeşleri Ömer b. Nuaym el-Ansî tarafından yetiştirildi. Ağabeyi II. Muâviye 64 (683) yılında veliaht tayin etmeden ölünce Câbiye'de yapılan toplantıda Hâlid hilâfete aday gösterildiyse de genç ve tecrübesiz olduğu için taraftar bulamadı ve hilâfeti Mervân b. Hakem'e kaptırdı. Böylece hilâfet makamı Süfyânîler'den Mervânîler'e geçmiş oluyordu. Mervân, öteki siyasî rakiplerinin yanında yer almaması için Hâlid'e kendisinden sonra halife olacağına dair söz verdi ve annesi Fâhite ile evlendi. Ancak sözünü tutmayarak oğlu Abdülmelik'i veliaht tayin edince Hâlid hilâfetten ümidini kesti. Abdülmelik, gönlünü almak için kız kardeşi Âişe'yi onunla evlendirdi ve kendisini Humus valiliğine getirdi. Hayatının sonuna kadar bu görevde kaldığı anlaşılan Hâlid 85 (704) veya 86 (705) yılında Humus'ta vefat etti ve sarayın yanındaki caminin hazîresine defnedildi.

Kaynaklarda Hâlid b. Yezîd'in çok zeki, yiğit, cömert ve dindar bir kimse olduğu ifade edilir. Kendisinin diyalektiği iyi kullandığı ve güçlü bir hatip olduğu anlaşılmaktadır (Taberî, V, 532). Klasik yazarlar, onun kimyayı (simya) şiirle terennüm edecek kadar başarılı bir şair olduğunu kaydederek hanımlarından Remle bint Zübeyr b. Avvâm için yazdığı gazelden örnekler verip şiirinden övgüyle söz ederler (Yâkūt, XI, 37-39). Ancak Hâlid'in hikemiyata dair şiirleri kadar hicivlerinin de amatörce denemelerden ileriye gitmediği söylenebilir.

Hadis rivayetine ilgi duyan ve ikinci tabakadan bir muhaddis sayılan Hâlid'in rivayet ettiği hadis sayısı beşi geçmemektedir. İlim tarihinde kendisinden önemli bir kişi olarak söz edilmesinin asıl sebebi kimyaya duyduğu ilgi ve bu konudaki çalışmalarıdır. Bazı kaynakların belirttiğine göre Hâlid, Mervân b. Hakem'e kaptırdığı hilâfeti tekrar ele geçirmenin yollarını aramış, bunun için gerekli olan paranın, madenleri altın ve gümüşe çevirme sanatı demek olan "san'a" (simya) ilmini öğrenmekle elde edileceğini düşünüp İskenderiyeli bir rahip olan Maryânos'u (Marianos Romenus) Suriye'ye davet ederek Grekçe ve Koptça'dan konuyla ilgili tercümeler yaptırmıştır (İbnü'n-Nedîm, s. 338, 497). Ayrıca Hâlid'in, Maryânos'un hocası olduğu anlaşılan İskenderiyeli rahip Staphon'a da astronomi, kimya ve tıp alanlarında çeviriler yaptırdığı bilinmektedir. Kendisinin de Maryânos'tan ders gördüğü, böylece kimya başta olmak üzere aklî ilimler alanında önemli bir şahsiyet olarak temayüz ettiği ve İslâm toplumunda "ilk müslüman filozof" (Bîrûnî, s. 302), "hakîmü Benî Ümeyye" unvanları ile anıldığı görülmektedir. Her ne kadar İsfahânî, "Hâlid kimya ile uğraşmakla ömrünü boşa geçirmiş ve kendi değerini de düşürmüştür" diyorsa da (el-Eġānî, XVI, 86) bu konuda en eski kaynak sayılan Câhiz (el-Beyân ve't-tebyîn, I, 328) ve sonraki müellifler ondan hep övgüyle söz etmişlerdir.

Başlangıçta Hâlid'in simyaya duyduğu ilgi sonucunda tercüme hareketini başlattığı kabul edilse bile, yukarıda adları geçen ilim adamlarıyla uzun süre bir arada çalışıp tıp ve astronomi gibi müsbet ilimleri tanıdıktan sonra sahte bir ilim olan simyaya bağlanıp kaldığı iddia edilemez. Özellikle bir tartışma sırasında Hâlid'in Abdülmelik b. Mervân'a, "İstersen denizin tuzlu suyunu arıtıp tatlı su haline getireyim" demesi onun gerçekten kimyayı bildiğinin bir kanıtı sayılmalıdır. Nitekim Kādî Sâid el-Endelüsî'ye göre Hâlid, kimya ve tıp alanlarında geniş bilgiye sahip olan ve kimya ile tıp arasındaki ilgiyi ilk tesbit eden âlimdir (Ṭabaḳātü'l-ümem, s. 127-128).

Eserleri. Kaynaklarda Hâlid b. Yezîd'e nisbet edilen eser sayısı sekizdir. Fuat Sezgin'in kütüphane kataloglarına dayanarak yaptığı araştırmada tesbit ettiği eserlerin sayısı ise on beşi bulmaktadır. Ancak modern araştırmalarda bunların hepsinin ona ait olup olmadığı tartışmalıdır. 1. Kitâbü Firdevsi'l-ḥikme (Kitâbü'l-Firdevs, Firdevsü'l-ḥikme fî ʿilmi'l-kimyâ, Dîvânü'n-nücûm ve firdevsü'l-ḥikme). İbnü'n-Nedîm, kimyaya dair bu manzum eserin 500 varaklık bir nüshasını gördüğünü kaydeder (el-Fihrist, s. 397). Kâtib Çelebi ise bunun 2315 beyitten oluştuğunu belirtir (Keşfü'ẓ-ẓunûn, II, 1254, 1533). Julius Ferdinand Ruska, bu eserin sonraki dönemlerde yaşamış olan birine ait olduğunu, asıl müellifin adının silinerek yerine Hâlid'in adının yazılmış olabileceğini ileri sürer (Arabische Alchemisten, s. 27). Her ne kadar Câbir b. Hayyân, Ebû Bekir er-Râzî ve Zünnûn el-Mısrî gibi geç dönem kimyacılarına eserde yer verilmesi, Kelîle ve Dimne'ye atıflarda bulunulması gibi hususlar Ruska'nın haklılığını gösterirse de bunlar -sonradan bazı ilâvelerin yapılması mümkün olmakla birlikte- eserin Hâlid'e ait olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ayrıca Hâlid'in yaşadığı dönemde İslâm dünyasında henüz bilinmeyen nişadırın eserde yer almış olmasını bunun sahte olduğunun bir başka delili sayan Ruska'nın bu iddiasını da H. E. Stapleton, söz konusu maddenin o dönemde bilindiğini ortaya koymak suretiyle çürütmüştür (Sezgin [Ar.], IV, 19-26). Firdevsü'l-ḥikme'nin günümüze intikal eden nüshaları arasında önemli farklar vardır. Eserin mensur olan giriş kısmı eksiktir. Burada Hâlid'in, hocası Maryânos'tan nasıl tahsil gördüğü anlatılmaktadır ki Ortaçağ Latin dünyasında Hâlid'e nisbet edilen kimyaya dair kitabın aslı bu kısım olmalıdır. Eserin Dîvânü firdevsi'l-ḥikme adıyla Köprülü (nr. 924), el-İḫtiyârât adıyla Süleymaniye (Lâleli, nr. 1613), el-Ḳaṣîde (el-Ḳaṣâʾid) fi'l-kimyâ adıyla yine Süleymaniye (Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2254) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır (diğer nüshaları için bk. a.g.e., IV, 186-187). 2. Risâle fi'l-kimyâ (Risâletü Maryânus er-Râhib li'l-Ḥakîm el-Emîr Ḫâlid b. Yezîd). Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlı olan risâle (Fâtih, nr. 3227) genel olarak soru cevap şeklinde kaleme alınmıştır. Bu risâlede hem Maryânos'un hem de Hâlid b. Yezîd'in görüşlerine yer verilmektedir.

Kaynaklarda Hâlid'e nisbet edilen diğer eserler de şunlardır: Kitâbü'l-Ḥarârât, Kitâbü'ṣ-Ṣaḥîfeti'l-kebîr, Kitâbü'ṣ-Ṣaḥîfeti'ṣ-ṣaġīr, es-Sırrü'l-bedîʿ fî feleki'r-remzi'l-menîʿ, S̱elâs̱ü resâʾil fi'ṣ-ṣanʿa, Kitâb Vaṣıyyetühû ile'bnihî fi'ṣ-ṣanʿa.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA