Suğdî kimdir?

398 (1008) yılında doğdu

Öğrenim hayatı, hocaları, yetiştirdiği öğrenciler hakkında yeterli bilgi yoktur. Suğdî'nin İbrâhim b. Selm el-Buhârî'den hadis rivayet ettiği bilinmekte (İbn Nâsırüddin, V, 100) ve Şemsüleimme el-Halvânî ile müşkil fıkıh meselelerini müzakere ettikleri belirtilmektedir (Mahmûd b. Süleyman el-Kefevî, vr. 137a). Serahsî, Şerḥu's-Siyeri'l-kebîr'de Suğdî tarikiyle yaptığı rivayetten bahsederken Suğdî'nin hocası olarak Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed el-Kefînî'yi kaydetmekte, yine bu bilgiden hareketle Serahsî'nin de Suğdî'nin öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Leknevî'nin bunun aksine Suğdî'nin Serahsî'den fıkıh okuduğunu ve sözü edilen eseri ondan rivayet ettiğini söylemesi bir yanlışlık sonucu olsa gerektir (el-Fevâʾidü'l-behiyye, s. 121; krş. Kureşî, II, 567). Nitekim Kureşî de Serahsî'nin Suğdî'den es-Siyerü'l-kebîr'i rivayet ettiğini kaydeder (el-Cevâhirü'l-muḍıyye, II, 567). Suğdî'nin bir diğer öğrencisi de Osman b. İbrâhim el-Fadlî el-Buhârî'dir. Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler gibi Türk devletlerinin hüküm sürdüğü bir dönemde Buhara'da yaşadı, kadılık görevini üstlendi, ders ve fetva verdi. 461 (1068) yılında burada vefat etti.

Leknevî, fetvalarıyla halkın meselelerine çözüm getiren büyük fakihlere ve önde gelen imamlara "şeyhülislâm" lakabının verildiğini belirttikten sonra V ve VI. (XI ve XII.) yüzyıllarda bu lakabı alan seçkin âlimler arasında Suğdî'yi de sayar (el-Fevâʾidü'l-behiyye, s. 241). Yaşadığı dönemde Mâverâünnehir'de arkadaşları Kadı Hasan el-Mâtürîdî ve Seyyid Ebû Şücâ' Muhammed b. Ahmed b. Hamza el-Alevî ile birlikte verdikleri fetvalar kesin delil olarak kabul edilir, muhalif görüşlere itibar edilmezdi. Bu üç âlimin bey' bi'l-vefâyı rehin akdi olarak değerlendirmelerinin İslâm hukuk ve iktisat tarihi açısından önemli sonuçları olmuştur. Hadis ilminde de bilgi sahibi olan Suğdî yetenekli bir tartışmacı idi.

Eserleri. 1. en-Nütef fi'l-fetâvâ. Yargı, fetva ve öğretim açısından son derece faydalı olan eser, fıkıh hükümlerinin soyut anlatım üslûbuyla sunumu bakımından da önemli bir yere sahiptir. Konuların genel kurallar altında özlü kanun maddeleri şeklinde ele alındığı, yalnız Sünnî mezhepler değil diğer mezhepler ve Selef ulemâsının görüşlerine de yer verilen eserde hükümlerin delilleri hemen hemen hiç zikredilmemiştir. Fetâvâ-yı Ḳāḍîḫân, İbn Nüceym'in el-Baḥrü'r-râʾiḳ ve İbnü'l-Hümâm'ın Fetḥu'l-ḳadîr'i başta olmak üzere daha sonraki Hanefî fıkıh ve fetva kitaplarında esere sıkça atıf yapılması da önemini göstermektedir. Kitap Selâhaddin Abdüllatîf en-Nâhî tarafından neşredilmiştir (Bağdat 1975-1976; Beyrut 1404/1984). 2. Şerḥu's-Siyeri'l-kebîr. Şeybânî'nin eserinin şerhidir. 3. Şerḥu Edebi'l-Ḳāḍî. Hassâf'ın eserinin şerhidir. 4. Fevâʾid. Bazı kaynaklarda Fevâʾidü's-Suġdî (Hamevî, II, 77), bazılarında Fevâʾidü'ş-Şemsi'l-eʾimme el-Ḥalvânî ve Rükni'l-İslâm ʿAlî es-Suġdî (İbn Nüceym, V, 207; VI, 151) adıyla geçen eserde Suğdî'nin fetvaları bir araya getirilmiş olmalıdır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA