Hülasatü'l-Eşar kim tarafından yazılmıştır?

946 (1539-40) yılında Kâşân'da doğan müellifin adı Mîr Takıyyüddin Muhammed b. Şerefeddin Ali Hüseynî-i Kâşânî'dir. Muhteşem-i Kâşî'nin öğrencisi olup Zikrî mahlasıyla şiirler de yazmıştır. Hayatının son yıllarını Hindistan'da geçirdiği ve tezkiresini Bîcâpûr'daki Âdilşâhîler'den II. İbrâhim b. Tahmasb'a (1579-1626) ithaf ettiğine dair rivayetler varsa da ödül alabilme umuduyla sadece tezkiresinin bir kısmını bu hükümdara yolladığı, kendisine Hindistan'daki Farsça şiir söyleyen şairlerle ilgili belgelerin gönderilmesinden anlaşılmaktadır.

Örnek olarak seçilen şiirler bakımından Farsça şuarâ tezkirelerinin en hacimlisi olan ve 350.000 beyit ihtiva eden Ḫulâṣatü'l-eşʿâr ve zübdetü'l-efkâr Safevî Hükümdarı Şah I. Abbas'a ithaf edilmiştir. Eserin mukaddimesinde, tezkireye alınan şairlerin seçilmesiyle ilgili esaslar açıklandıktan sonra dört fasılda aşkın tarifi, çeşitleri ve muhabbetin şartları üzerinde durulur. Ardından gelen dört bölümde (rükün) eski şairler anlatılır. İki kısımdan oluşan birinci bölümün ilk kısmı Unsurî'den Efdalüddin Hâkānî'ye kadar yirmi iki şair, ikinci kısmı Zahîr-i Fâryâbî'den Hâce Efdalüddîn-i Kâşânî'ye kadar otuz iki şair, ikinci bölüm Şeyh Muslihuddin Sa'dî'den Şah b. Şücâ'-ı Kirmânî'ye kadar kırk iki şair, üçüncü bölüm Hâfız-ı Şîrâzî'den Mevlânâ Fenâî'ye kadar kırk yedi şair, dördüncü bölüm Abdurrahman-ı Câmî'den Mevlânâ Gazâlî Meşhedî'ye kadar 103 şair ihtiva etmektedir. Eserin Şah Abbas'ın methiyle başlayan hâtime kısmı on iki burç esas alınarak on iki bölüme (asl) ayrılmıştır. Bu bölümlerde sırasıyla Kâşân, İsfahan, Kum, Sâve, Kazvin, Gîlân-Mâzenderan, Tebriz-Azerbaycan, Yezd-Kirman-Hindistan, Şîraz, Hemedan-Ferâhân-Bağdat-Hânsâr, Rey-Esterâbâd ve Horasan bölgesinde yetişen şairler ele alınmıştır. Bu bölümde de 385 şairin hal tercümesi yer almaktadır.

Ḫulâṣatü'l-eşʿâr'ın en önemli kaynakları Nizâmî-i Arûzî'nin Çehâr Maḳāle, Şems-i Kays'ın el-Muʿcem fî meʿâyîr-i eşʿâri'l-ʿAcem, Reşîdüddin Vatvât'ın Ḥadâʾiḳu's-siḥr, Devletşah'ın Teẕkiretü'ş-şuʿarâʾ, Ali Şîr Nevâî'nin Mecâlisü'n-nefâis, Ca'fer b. Muhammed Hüseynî'nin Târîḫ-i Caʿferî ve Sâm Mirza'nın Tuḥfe-i Sâmî adlı eseridir.

Müellif günümüze ulaşmayan bazı kaynaklardan da istifade etmiş ve çağdaşları hakkında diğer kaynaklarda bulunmayan orijinal bilgiler vermiştir. Ancak tezkireciliğin sınırlarını aşarak sık sık konu dışına çıkması, her şaire kıskançlık, cömertlik, cimrilik gibi sıfatlar yakıştırıp haklarında yorumlarda bulunması ve özellikle eski şairler için birer aşk hikâyesi uydurması tenkit edilmiştir. Müellifin çağdaşı şair Ali Nakī Kemereî (ö. 1031/1622), eserdeki bu kısımları ayıklayıp eski şairlerin biyografilerini yeniden düzenlemiş ve şiirlerden seçmeler yapmıştır. Ancak bu çalışma müellifle Ali Nakī arasında tartışma çıkmasına yol açmıştır. Ḫulâṣatü'l-eşʿâr ve ẕübdetü'l-efkâr'ın İran'da ve İran dışındaki çeşitli kütüphanelerde birçok yazma nüshası bulunmaktadır (Storey, I/2, s. 804-805).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA