UZ, İsmail Kâzım Kimdir?

İstanbul Fatih’te Draman semtinde doğdu

Doğum yılı pek çok eserde 1872 olarak kaydedilmişse de Başbakanlık Arşivi'ndeki belgede 1873 yılı bulunmaktadır. Posta ve Telgraf Nezâreti ambar memurlarından İşkodralı Mustafa Ağa'nın oğludur. İbtidâîyi bitirdikten sonra Fâtih Askerî Rüşdiyesi'ne devam etti. Bu sırada babasının vefatı üzerine öğrenimini Dârüşşafaka'da sürdürdü. Buradan mezuniyetinin (1892) ardından Posta ve Telgraf Nezâreti Muhasebe Kalemi'nde göreve başladı. Bir süre sonra gümüş iftihar madalyasıyla ödüllendirildi. Ta'lîm-i Mûsikî yahut Mûsikî Istılâhâtı adlı eserinin yayımlanması dolayısıyla 30 Temmuz 1893'te alındığı Muzıka-yi Hümâyun'daki görevi 13 Mart 1895 tarihinde istifa edinceye kadar devam etti. Ardından Maarif Nezâreti'nde kırk yıla yakın bir süre çalıştı. İlk görevi Ankara Mekteb-i İdâdîsi Türkçe, coğrafya ve defter tutma usulü muallimliğidir. 20 Ocak 1896'da İstanbul'da Topkapı Merkez Rüşdiyesi Türkçe, Farsça ve matematik muallimliğine getirildi. 10 Ekim 1898 - 27 Temmuz 1901 tarihlerinde Maarif Nezâreti Mektûbî Kalemi kâtip muavinliği yaptı. 14 Kasım 1900'de Mercan İdâdîsi hesap ve hendese muallimliği, 1 Mart 1901'de Rasathâne-i Âmire kâtipliği görevlerinde bulundu. 13 Eylül 1898 - 14 Eylül 1902 tarihleri arasında Dârüşşafaka'da sekizinci sınıfa mekanik, altıncı sınıfa fahrî olarak cebir dersleri okuttu. 15 Eylül 1902'de cebir muallimliğinin yanı sıra Mercan İdâdîsi'nde de hendese ve hesap dersleri verdi. 22 Ekim 1903 tarihinde Dârüşşafaka'daki cebir dersini bırakıp yine fahrî olarak Farsça muallimliği yaptı. 14 Aralık 1905'te Dârüşşafaka'daki muallimliğinden ayrılmasının ardından 29 Mart 1906'da Maarif Nezâreti Sicill-i Ahvâl Şubesi mümeyyizliğine getirildi. 3 Mart 1905'te rütbesi "sâniye"ye yükseltildi. Mercan İdâdîsi'nde devam eden görevine 14 Ocak 1909'da Topkapı Rüşdiyesi kıraat ve ma'lûmât-ı medeniyye muallimliği ilâve edildi. 1 Eylül 1909'da Mekâtib-i Rüşdiyye müfettişliği görevi yanında iki ay sonra İstanbul İdâdîsi'nde hesap muallimliğiyle vazifelendirildi. 1 Kasım 1909'da Maarif Nezâreti'ndeki görevinden ayrıldı. Daha sonra Vefâ İdâdîsi ve Bezmiâlem Kız Sultânîsi'nde ders vermeye devam etti. 9 Ocak 1943'te Suadiye'deki evinde vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.

Muallim Kâzım Bey ve Sakallı Kâzım Bey diye de anılan İsmail Kâzım Uz döneminin önemli eğitimci ve mûsikişinasları arasında yer almıştır. İlk mûsiki bilgilerine Dârüşşafaka'da hocası olan Zekâi Dede'nin evindeki meşklerle başlamış, bu çalışmaları hocasının vefatına kadar (1897) on yıl devam etmiştir. Nazarî bilgilerin yanı sıra pek çok eser ve özellikle Mevlevî âyinlerinin hemen tamamını meşketmiş, bu arada Bahariye Mevlevîhânesi şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede'den faydalanmıştır. Batı mûsikisini Muzıka-yi Hümâyun'daki hocalığı sırasında öğrenmiştir. Aynı zamanda Rifâiyye ve Sa'diyye tarikatları muhibbi olan İsmail Kâzım Bey Mevlevî idi. Düzenli şekilde devam ettiği Bahariye Mevlevîhânesi'nde mukabele günleri bariton sesiyle mutripte yer alırdı. Üsküdar Mûsiki Cemiyeti'nin hoca kadrosunda bulunmuş, Osman Şevki Uludağ ve Rauf Yektâ Bey ile kurdukları Mûsiki Federasyonu ile Koska semtinde açtığı Dârülmûsikî dershanesinde mûsiki faaliyetlerini devam ettirerek pek çok talebe yetiştirmiştir. Sadettin Kaynak, Sadi Hoşses, Selahattin Pınar, Faruk Ârifî Emhaz ve Şükrü Tunar bunlar arasında yer alır.

Mehmed Âkif Ersoy'un İstiklâl Marşı'nı besteleyen ve hüseynî-bûselik adıyla bir makam terkip eden Kâzım Bey âyin, durak, ilâhi, operet, peşrev, saz semâisi, beste, şarkı ve marş formlarında 200 civarında eser bestelemiştir. Bunlardan yetmiş yedi adedinin listesini Yılmaz Öztuna vermektedir. Sultâniyegâh makamındaki Mevlevî âyinini 1898'de Hâfız Musullu Osman Dede Efendi'nin ısrarı üzerine bestelemiştir. "Rüzgâr uyumuş, ay dalıyor, her taraf ıssız" mısraıyla başlayan hüzzam, "Gam seni terkeylemez, sen eyle terk-i gam biraz" mısraıyla başlayan şedaraban şarkıları; "Düştü vaktâ ki rahm-i mâderden Osman âşikâr" mısraıyla başlayan Şehzade Osman Marşı; "Sen kutb-i muallâsın yâ Hazret-i Sa'deddin" mısraıyla başlayan uşşak, "Subh u şâm aşkınla cânan gözleri hep ağladı" mısraıyla başlayan hüseynî, "Cihanda en büyük ni'met saâdet yâ Resûlellah" mısraıyla başlayan hüzzam ilâhileri eserlerinden birkaçıdır. Mûsikiyle ilgili eserleri şunlardır: 1. Ta'lîm-i Mûsikî yahut Mûsikî Istılâhâtı (İstanbul 1310; Türk mûsikisinin ilk sözlüğü kabul edilen eser, Gültekin Oransay tarafından sadeleştirilerek bazı ilâvelerle 1964'te Ankara'da, aynı yıl İbrâhim ed-Dakūkī tarafından Arapça'ya tercüme edilerek Bağdat'ta yayımlanmış, yine İbrâhim ed-Dakūkī'nin esere el-Müstedrek adıyla yazdığı zeyil 1965'te Bağdat'ta neşredilmiştir). 2. Notalı Mektep Şarkıları (İstanbul 1330). 3. Osmanlı Gençlerine Tuhfe (İstanbul 1333). 4. Mûsikî Nazariyatı (İstanbul 1339). 5. İbtidâî Nota Dersleri (İstanbul 1332, 1333, 1334). Ayrıca Kavâid-i Fârisî adlı bir eseri neşredilmiş (İstanbul 1315), mûsiki konulu Hayâtü'l-ervâh adlı kitabı ise henüz yayımlanmamıştır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA