Kyoto'dan Hiroşima'ya Japonların mermi tren olarak adlandırdıkları 'Shinkansen' adı verilen hızlı trenle gidiyorum. Kyoto'daki tren istasyonunda bineceğim mermi trenini beklerken, Shinkansen'lerin biri geliyor, biri gidiyor. Ben de bu hız makinalarına ilk defa bineceğim için heyecanlanıyorum. Saatte 300 km'nin üzerinde hız yapan Shinkansen treni ile yolculuğum iki saat sürüyor. Hiroşima'nın adını insanlık hiçbir zaman unutmayacak. 6 Ağustos 1945 tarihinde yerel saatle 8.15'te ABD'nin Enola Gay adlı bombardıman uçağından bıraktığı 'Little Boy' (Küçük Çocuk) isimli atom bombası 100 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. İkinci Dünya Savaşı sonrası tamamen yeniden inşa edildiği için Hiroşima geleneksel Japon mimarisini yansıtmıyor. Yolların üzerindeki tramvaylar ve etrafındaki yürüme yolları daha çok Avrupa ülkelerinde gördüklerimi hatırlattı. Otelimi yine şehrin merkezine yakın seçiyorum. Şehirde birkaç tur attıktan sonra, Hiroşima'nın meşhur pancake'i okonomiyaki'nin tadına bakmak için bir restorana giriyorum. Okonomiyaki bizdeki gözlemeye benziyor, istediğiniz türde okonomiyaki yaptırabiliyorsunuz. Denemek isteyenler için ben sebzeli olanı seçtim, tadı bizim damak tadımıza çok yakındı.
VE ZAMAN DURDU
Ertesi sabah şehir merkezindeki Hiroşima Barış Hatırası Müzesi'ne gidiyorum. Daha önce çeşitli ülkelerde birçok müze ziyaretinde bulunmuş biri olarak, Hiroşima'daki bu müzenin beni hiç bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Girdiğim andan itibaren gördüğüm o günden kalma eşyalar, fotoğraflar beni çok derinden sarstı. Özellikle, bombanın atıldığı an duran ve tam 8:15'i gösteren saat insanı zaman tünelinde yolculuğa çıkarıyor. Müze, Hiroşima Barış Anıtı Parkı'na açılıyor. Parkın bir tarafında 1964 yılından beri yanan bir meşale var. Adı Barış Meşalesi. Bu meşale dünyadaki bütün nükleer bombalar ve nükleer tehditler ortadan kalkıncaya kadar yanmaya devam edecekmiş. Meşalenin yanındaki bir liste gözüme çarpıyor. Bu listede nükleer bombalara sahip olan ülkelerin isimleri yazılmış.
İNSANLARI SAYGILI
Hiroşima, subtropikal iklimin etkisi altında. Yazları sıcak, kış mevsiminde de yoğun yağış görülür. Yazları ortalama sıcaklık değeri 25-30 derece, kışları ise 5-10 derece arasında. Hiroşima'yı ziyaret etmek için en uygun zaman mart-ağustos arası. Günlük yaşamlarından bahsetmek gerekirse Japonya'nın diğer yerlerinde olduğu gibi burada da insanlar son derece saygılı ve nazik. Kurallara her ortamda uyan Japonlar, sokaklarda bile dikdörtgen şekilde çizilmiş sigara içilebilir alanlar dışında sigara içmiyorlar.
GEYİKLERİYLE ÜNLÜ MİYAJİMA ADASI
Hiroşima'dan yaklaşık bir saatlik tren yolculuğu sonunda, Miyajimaguchi feribot limanına, oradan da feribotla Miyajima adasına gitmek için yola çıkıyorum. Adaya yolculuğum 20 dakika sürüyor. Miyajima adası, Japonya'nın en güzel üç manzarasından biri olarak kabul ediliyor. Geçmişte, tamamen Şinto ve Budist rahiplerin yaşadığı Miyajima çok eski tarihlerde kutsal bir ada olarak kabul ediliyormuş. Adaya Şinto ve Budist rahipleri dışında birinin ayak basması yasakmış. Kırmızı rengi ile ünlü Itsukishima Tapınağı 500'lü yıllarda adaya inşa edilmiş. Tapınak 1996 yılından beri Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor. Adaya yaklaştıkça daha önce de çeşitli dergi ve televizyonlar da sıkça gördüğüm tapınağın Torii adında kırmızı renkteki giriş kapısı gözüme çarpıyor. Kapı, denizdeki gelgit olayları sırasında, sular yükseldikçe yarısına kadar suya gömülüyor. Sular çekildiği zamanda ise çamurla kaplanıyor. Tapınağa yürüyerek ulaşılabiliyor. Miyajima adasına ilk ayak bastığımda geyikler beni karşıladı.Bu hayvanlar adaya ayrı bir güzellik katmış. Bu kadar geyiği bir arada daha önce hiç görmemiştim. Adaya gelen ziyaretçilere o kadar alışmışlar ki, feribottan indikten itibaren sizin yanınıza gelip, elinizdeki bileti bile yemeye çalışabilirler. Hemen feribot iskelesinin yanındaki muhteşem renkleriyle kitaplara konu olmuş tapınağa geçiyorum. Bu görkemli kırmızı rengiyle beni de etkileyen tapınağın adı Itsukishima Tapınağı. Tapınak, suyun üzerinde dört bir tarafı kırmızı renkli ahşap yapılarla çevrili ve göze çok hoş geliyordu. Tapınağın arka tarafında beş katlı bir yapı göze çarpıyor. Beş katlı bir Pagoda. Pagoda, Budistlerin dini yapılarına verilen ad. Tarihte, bazı yerlerde Pagodalar sadece dini amaçlar için değil, aynı zamanda da askeri birliklerin gözetleme kuleleri olarak da kullanılırmış. Günümüzde adanın çok sayıda yerli-yabancı ziyaretçisi oluyor. Ada turistik olduğu için, azımsanmayacak sayıda kafe ve restoranı var. Ben de Hiroşima'ya dönmeden önce bu kafelerden birinde yeşil çay ve Japonların pirinçten yapılan kurabiyesi Senbei yiyerek yorgunluğumu giderdim
MURAT AYBEK