Monaco'dayız. Buranın iki farklı yüzü var. Küçücük bir yere sıkışmış bir hayat yaşayan çok sıkılmış zenginler ve zenginliği görmeye gelen turistler. Zengin derken aynı apartmanda oturan 10 dairenin sahiplerinin tamamının dolar milyarderi olduğu bir dünyadan bahsediyorum. Komşunun dünyanın en büyük sanayicisi veya fon yöneticisi olduğu sabah kahvaltısında 10 milyon doların konuşulduğu bir zenginlik. Turist derken de tam olarak bizden bahsediyorum. Bermudalarımız, ter içinde kalmış tişörtlerimiz, yıpranmış tozlu yürüyüş ayakkabılarımız ve tabii şapkamızla biz. Casino de Paris'ye gelen bir müşterinin Rolls Royce'unu arkamıza alıp selfie çekiyoruz.
ARABA MÜZESİNE GİDİN
Monte Carlo, Monaco'nun merkez mahallesi. Kraliyet ailesinin oturduğu sarayın bulunduğu bölge ise Roche. Sarayın bulunduğu mahalleye Monaco plakası olmayan arabalar giremiyor. Giriş ve çıkışlarda polis yabancı plakalı arabaları başka yollara yönlendiriyor. Bu tepede Avrupa'nın en büyük oşinografi müzesi var. Müzede dünya denizlerinde yaşayan her türlü canlı türünü bulmak mümkün. Yanınızda çocuklarınızla dolaşıyor veya su altı dünyasına meraklıysanız mutlaka ziyaret edin. Roche'nin diğer tarafı meşhur yat limanlarından biri. Büyük bir motoryat şeklinde yapılan Yacth Clup, Monaco'nun yeni ihtişam merkezlerinden. Sahilde bulunan SPA dünyanın en iyisi. Kusura bakmayın sadece üyelere ve Hermitage Hotel ve Hotel de Paris müşterilerine açık. Üye olmak da, bahsettiğim otellerde kalmak da aynı derecede pahalıya geliyor. Az ötesi Monaco Grand Prix'nin startının verildiği geniş alan. Burası kimi zaman fuar alanı kimi zaman eğlence merkezi kimi zaman yürüyüş yolu. Ama 12 ay 24 saat hep canlı. Yol üzeri Monaco hayvanat bahçesi, ziyaret edilmesi gereken bir yer. Özellikle Akdeniz bölgesinin kuş çeşitleri çok ilginç. Ama eğer arabalara meraklı ysanız Monaco Prensliği Otomobil Müzesi'ni mutlaka görmelisiniz. Grimaldi Ailesi tarafından kullanılmış yüzlerce otomobil ve hatta faytonlar var. Ailede ralli ve F1 pilotu olduğunu da düşünürseniz araba çeşitliliğini tahmin edebilirsiniz. Dünyada çalışır vaziyetteki son örnek olması sebebiyle sadece o müzede görebileceğiniz en az on araba var.
300 GÜLLE SÜSLENMİŞ
Bu bölgede ayrıca meşhur lokantalar da var. Çoğu uluslararası zincirlere ait. Kapılarında Paris, Newyork, Tokyo yazan lokantalar Michelin yıldızlı şeflerin oyun alanı... Monaco'da hayatınız boyunca yiyebileceğiniz en iyi makarna, en iyi et ve en iyi pizzayı bulabilirsiniz. Otantik Monaco mutfağı diye bir kavram yok. Dünyanın en iyi şeflerinin çalıştığı restorantlar var. En az onlar kadar iyi ufak lokantalar ve akşamüstü kafeleri sizleri bekliyor. Bu bölgenin arkası Cap Dail. Burası meşhur kumsalı, marinası, helikopter kulübü ve Monaca futbol takımının stadyumu ile tanınıyor. Marinası 50 metre ve üzeri kırk yat kabul ediyor. Her biri 50 milyon doların üzerindeki bu yatların sahipleri de Cap Dail'i ihya ediyor. Cap Dail'e geliş yolunda botanik bahçesi var. Mutlaka ziyaret edin. Monaco Heliport'un arkasında düzenlenen Grace Kelly Gül bahçesinde 300 civarında gül var. Bakımlı muhteşem kokulu bir park. Cap Dail, Monaco ile Fransa sınırında. Fransa tarafında kalan Martini ailesinin meşhur köşkü 60 dönüm araziye yayılmış. Burada iddialı ailelerin lüks malikaneleri bulunuyor. Monaco'da oteller eski ama bakımlı. Odalar küçük ama lüks ve pahalı. Bilenen en pahalı markalar sadece Monaco'da varlıklarını devam ettirebilmek için Monte Carlo'da inşaat edilen şık bir çadır kompleksinde satış yapıyor ve Japon turistler bu çadırların önünde de sırada. Monaco için cumadan pazara iki gece üç günlük bir organizasyon yeterli. Nice havaalanına İstanbul'dan günde dört karşılıklı sefer var. Nice'den Monaco'ya taksi veya otobüsle gidebileceğiniz gibi kendinizi şımartmak istiyorsanız lüks bir araba veya helikopter kiralamak da mümkün. Buraya kadar gelmişken Eze ve St. Paule'e de gidelim derseniz işte o zaman biraz daha zamana ihtiyacınız var.