Öndeki araçtan insanın kulağını çınlatan bir korna sesi yükseliyor... Kapısının önünde eski usul dondurma tezgahı olan dükkandan bir esnaf çıkarak, "Burayı İstanbul mu sandın, çalma kornayı" diye serzenişte bulunuyor. Haklı. İstanbul'da değiliz. Assos'a iki kilometre mesafedeki Kadırga Koyu'nun geniş toprak yolundayız. İstanbul telaşları saatler öncesinde kalmış olmalı. Ama belli ki önümüzdeki araç hâlâ havaya girememiş. Olsun... Birkaç saate Kadırga'nın havası onu da kendi içine çeker ve sakinlik hücrelerinden süzülmeye başlar. Hedefimizde koyun ucundaki Dove Otel var. Adı gibi sakin, sessiz bir yer. Koyun iki tarafına da hakim. Müthiş gün batımlarına tanık, Midilli Adası'nı gören şahane bir manzarası var. Bölgedeki denize sıfır tek tesis... Otelin içinde bulunduğu Kadırga Koyu, Assos'un kalabalığından uzak ama bir o kadar da yakın bir yer. Üç kilometrelik bir plajı var. Otellerin ve tek tük yazlıkların sıralandığı tipik bir yazlık bölgesi... Dondurmacı da var, balıkçı da... Denizi güzel ve bir o kadar da kafa dinlemeye uygun...
SABAH YÜRÜYÜŞÜ
Tatil hep burnunda tütenler için tam bir hafta sonu alternatifi. Ama böyle yazınca sadece hafta sonları gidilir diye düşünmeyin. Popüler tatil beldelerini dolduran kalabalıktan uzaklaşıp tam da şimdi oralarda uzun uzun kalmak harika gelebilir. Bana harika geldi. Dove Otel'de konakladığımız için her şey dahil bir sistemin içindeydik ama bu bizi Kadırga Koyu'nun keyfini sürmekten alıkoymadı. Her sabah gün aydınlanır aydınlanmaz, spor ayakkabılarımızı ayağımıza geçirdik ve koyun bir ucundan bir ucuna sabah yürüyüşü yaptık. Bomboş sahilde, dükkanını açma telaşındaki birkaç esnaf ve sokak köpeklerinin eşliğinde, deniz kokusunu içimize çekerek yürüyüşümüzü yaptık. Tabii uzun uzun hayaller kurmayı ihmal etmedik; Bir küçük sahil kasabasına yerleşmişiz... Sabahları erkenden uyanıp sahil boyu yürüyüşümüzü yapıp, dumanı üstünde tüten ekmeklerimizi alıp evimize dönüyoruz... Harika bir Türk kahvesiyle güne başlıyoruz... Hayal kurduran bir yer Kadırga Koyu... Çünkü hayat orada sakin akıyor ve telaşa alan bırakmıyor.
ASSOS'A UĞRAYIN
Denizinde de insan dinleniyor. Hani suya girip, tüm ağırlığınızdan kurtulursunuz ya... Berrak, tertemiz, kendine getirici bir suyu var. Soğuk diyenler halt etmiş demek istiyorum. Deniz dediğin biraz soğuk olacak bence. Hele bu bölgede eylül-ekim aylarında tadından yenmez bir hal alıyor. Assos'u anlatmaya bile gerek yok. Bu kadar yakınına gelmişken Assos'a uğramadan olmaz. Assos ve Kadırga'yı Çeşme ve Alaçatı olarak kıyaslayabilirsiniz... Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü'ndeki Assos antik kenti, Yunan, Makedon, Pers dönemlerinde yerleşim görmüş, bölge Orta Çağ'da terk edilmiş. O zamanlar bölgedeki tek limana sahip olduğu için geçen gemiler sayesinde zengin olmuş bir bölge... M.Ö 900'lerde kurulan bu kentin en göz alıcı yeri en tepesine yapılmış olan, dorik yapılı, Athena Tapınağı... Tapınaktan görülen muhteşem manzara anlatılmaz yaşanır... Kentteki amfi tiyatro ise kullanılır vaziyette... Şehrin olduğu dağın eteklerinde ve yamaçlarındaki Behramkale kenti halen aktif. Buraya gün batımından bir saat önce gelmenizde fayda var. Köyün sokaklarını keşfetmek ardından gün batımı keyfine varmak için akşamüstü saatleri ideal. Günü batırıp, güzel bir balıkçıda da yerinizi alırsanız bu tatilin tadına doyum olmaz...