Milano'da hem ilkbahar hem de sonbaharda dünyanın en önemli moda haftalarının ikisi gerçekleşiyor. Gerçi modayı takip etmek için illa defilelere katılmaya da gerek yok. Zira şehirde gezerken her sokakta, köşe başında sizi şaşırtmayı başaran bir butik, tasarım dükkanı karşınıza çıkıyor. Dünyanın en büyük gotik katedrali Duomo aynı zamanda Milano'nun merkezi kabul ediliyor. İlk kez gidiyorsanız mutlaka katedralin içine gezmenizi hatta üşenmeyip 166 basamağı çıkıp tepesinden şehri manzarasını seyretmenizi öneririm. Milano'ya giderken valizinize koymanız gereken şeyler şık ve rahat kıyafetler olmalı. Burada herkes çok şık. Erkekler dar takımlarla günü geçirirken, kadınlarda kalem ya da çan etekler, ufak topuklar ya da babetler görebilirsiniz. Ama çok spor, jean üzeri tişört giyene pek rastlamazsınız. Ama sokaklarda kaybolma durumunu da göz önünde bulundurun ve düz, rahat ayakkabılar tercih edin. Brera uğramanız gereken bir bölge. Eskiden yerel trattoria'ların, şarküterilerin olduğu nostaljik bir semtti. Ama son yıllarda şehrin gözdeleri arasına girdi. Lüks markalar, sükseli butiklerle dolup taşmaya başladı. Popüler bar ve restoranlar da semte gelince Milano'nun yeni gözdesi olması kaçınılmazdı. Milano'ya geldiyseniz ve sanata meraklıysanız şehirde sergilenen bir şaheseri Leonardo'nun Last Supper (Son Akşam Yemeği) tablosunu görmeden dönmek olmaz. Eser, Santa Maria della Grazie Kilisesi'nde sergileniyor. Bunun için gitmeden mutlaka online rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Hatta birkaç gün yeterli olmayabilir. Bu yüzden Milano seyahatinizi planlar planlamaz bunun için girişimde bulunun. Ve hep kitaplarda, filmlerde, belgesellerde görmeye alışık olduğunuz bu müthiş eseri bir kez de yakından görme şansı elde edin.
LA SCALA'DA OPERA
1178'de mimar Guiseppe Piermarini tarafından inşa edilen La Scala, Avrupa'nın en eski opera binası. Bu görkemli yapıyı da görmenizi tavsiye ederim. Opera sevmeyenlere bile sevdirecek nitelikte bir yapı. Vakit bulup burada bir opera seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu arada hemen yanında bir de müze bölümü bulunuyor. Burada da kısa bir tur yapabilirsiniz.
GURME TATLAR
Milano'da aperativo geleneği var. Bir nevi happy hour. İş çıkışı atıştırmalıklar ve kokteyller eşliğinde laflarlar. Bunun için en iyi adresler Trussardi, 10 Corso Como.
Masalsı atmosferinden dolayı şehrin en sevdiğim restoranı La Briciola. Beyaz masa örtüleri, muhteşem bir ışıklandırma düzeni, kocaman şeker kavanozlarıyla ünlü.
ÜNLÜ COMO GÖLÜ
Milano seyahatini Como Gölü turu ile bitirmek de harika bir plan. Como Gölü'nde yemek için Rönesans'tan kalma muhteşem bir yapı olan Villa D'Este'yi tercih edin. Como Gölü'nde dilerseniz tekne turu yapabilirsiniz. Teleferikle yukarı çıkıp Como'ya yukarıdan bakmak da mümkün. Ama bana sorarsanız bu vakit kaybı. Onun yerine sahildeki kafelerde kahve ve dondurma keyfi yapın.