GİRNE
Beşparmak Dağları'nın eteklerinde kurulu ve Akdeniz'in liman kenti olan Girne, Kıbrıs'ın en gözde tatil rotalarından biri durumunda. Burası ayrıca 12.yüzyılda tamamlanan gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan Belapais Manastırı'nın muhteşem manzarası ile ünlüdür.
Girne'nin, M.Ö. 20. yüzyılda Akalar tarafından kurulduğu bilinmektedir. Tarih boyunca ilk yerleşim yerlerinin kıyılarda olması nedeniyle Girne, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu nedenle Girne'nin mimari yapılarında farlı medeniyetlerin izlerini göreceksiniz.
BEYLERBEYİ KÖYÜ
Burasının aslında orijinal ismi Bellapais'tir. Ancak bugünkü adı Beylerbeyi'dir. Masalsı bir Akdeniz köyü olan Beylerbeyi, sahip olduğu güzelliklerle oldukça şöhretlidir. Bellapais Manastırı ile ün kazanan köy, limon ve nar ağaçları ile Akdeniz'in en güzel turistik noktalarından biridir.
Köydeki en önemli yapı olan Bellapais Manastırı, Gotik mimari tarzında inşa edilmiş olup, eşsiz bir dağ manzarasına sahiptir. 13. yüzyıldan kalma kilise savaş dönemlerinde aldığı kurşunların izlerini taşıyan salonlara sahip olan manastırda, günümüzde klasik müzik konserleri veriliyor. Bellapais Manastırı tarihi ve ihtişamlı bir yer olması ile birlikte Girne şehrinin en güzel manzaralarına sahiptir.
AZİZ HILARION KALESİ
Beşparmak Dağları'nın Kuzey eteklerinde inşa edilmiş olan St. Hilarion Kalesi, Girne'nin muhteşem manzarasını misafirlerine sunuyor. Yüksek bir noktaya konumlanan kale, Orta Çağ dönemine ait en etkileyici mimariye sahiptir. St. Hilarion Kalesi, mimari yapısı ile aşağı kısım, orta kısım ve yukarı kısım olmak üzere üç ayrı bölümden oluşuyor.
Kalenin yukarı kısmında, üzerinde yer aldığı tepenin iki uca sahip olması nedeni ile "İkizler" olarak biliniyor. Orta kısmında ise Lüzinyan kapısı ile bu bölümde açılıp kapanabilme özelliği olan köprü bulunuyor. Aşağı kısımda ise askerler, atlar ve kalenin diğer tüm malzemelerin yer aldığı bölümler var.
ARKEOLOJİ VE TARİHİ DOĞA MÜZESİ
Kıbrıs'ın ziyaret edilmesi gereken önemli yerlerinden biri olan müze, arkeoloji ve doğa olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Doğa bölümü alt katta olup Kıbrıs'ta her türlü kuş çeşitleri, böcekler, yılanlar, Akdeniz'de yaşayan tüm balık türleri ve Kıbrıs'ın jeolojik yapısını oluşturan taş çeşitleri bu bölümde sergileniyor.
Müzenin üst katında yer alan arkeoloji bölümünde ise Kıbrıs'ın arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan tarihi eserler sergileniyor. Ayrıca müzenin bahçesinde Taş Eserleri Müzesi adı altında sütunlar ve mezar taşları sergileniyor.
AZİZ MAMAS KİLİSESİ
Bizans mimari tarzında inşa edilen kilise farklı dönemlerde aldığı hasarlar nedeniyle çeşitli restorasyonlardan geçmiş. Kilise, ahşap işçiliği ve altın renkli boyası ile 16. yüzyılın muhteşem bir örneğidir. Kilise, Kıbrıs'ın ün kazanmış bir keşiş olan Aziz Manas için yaptırılmış.
MAVİ KÖŞK
Köşk, 1957 yılında İtalyan, Rum ve Türk mimari özelliklerini bir arada barındırıyor. İtalyan asıllı Rum olan Paulo Paolides tarafından yaptırılmış. Paolides, avukat olmasına rağmen Orta Doğu'nun en büyük silah tüccarıdır. Mavi köşkü silah ticaretini gizlemek için kullanmış. Köşkün konumu oldukça gizli ama köşkten her tarafı gözlemleyebiliyorsunuz.
LEFKOŞA
Eski antik çağlardan günümüze kadar tüm tarih boyunca feodal beylerin, kralların, papazların, soyluların, baronların, şövalyelerin, paşaların yaşamını sürdürdüğü Lefkoşa, günümüzde hem Güney Kıbrıs, hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başkenti konumunda. Lefkoşa'nın tarihi yapılarında Gotik ve Osmanlı mimari tarzı görülüyor.
Kıbrıs'ın tam merkezinde yer alan Lefkoşa, yeşil bir hatla Türk ve Rum bölgeleri birbirinden ayrılıyor. Lefkoşa, etrafında 1570'de Venedikliler tarafından Türklere karşı savunma maksadı ile yapılmış kalın ve yüksek surlar vardır. Lefkoşa'da gezilecek yerler arasında Boğaz Şehitliği; Barbarlık Müzesi, Bandabulya Çarşısı, Büyük Han ve Girne Kapısı gibi noktaları gösterebiliriz.