Geçen ay, dünyanın en ilginç bölgelerinden birini görme şansına eriştim. Bize göre dünyanın bir ucundaki bu bölge, şelaleleriyle ünlü. Bizim ülkemizde de çok güzel şelaleler var ama bu şelaleler, gerek dünyanın en büyüğü olması, gerek konumu, gerek büyüklüğü, gerekse ülkeler arası sınır teşkil etmesiyle çok özel bir yere sahip. Sözünü ettiğim yer, Iguazu Şelaleleri ve aynı adı taşıyan bölge... Önce size bu özel bölgenin nerede olduğunu anlatayım. Paraguay, Brezilya ve Arjantin arasında kalan Iguazu, adını bölgede yer alan Iguazu Şelaleleri'nden alıyor. Üç ülke arasında sınırda kalan bölge doğal güzellikleri ile göz kamaştırıyor. Iguazu, aynı zamanda bin 320 km uzunluğundaki nehrin de adı. Iguazu Şelaleleri, iki farklı nehrin (Irai ve Atuba) Curitiba şehri yakınlarında birleşmesinden oluşuyor. Parana nehrine dökülmeden önceki son kilometrelerinde Arjantin (Misiones eyaleti) ile Brezilya (Parana eyaleti) arasında sınır oluşturuyor. Parana Nehri'ne döküldüğü yerin yakınlarında, Brezilya tarafında Foz do Iguazu, Arjantin tarafında ise Puerto Iguazu şehirleri bulunuyor. İki şehir de nehri geçen bir köprü ile birbirlerine bağlanıyor.
1542 YILINDA KEŞFEDİLDİ
Iguazu'yu dünyaya tanıtan ise tabii ki şelaleleri. 'Büyük Su' anlamına gelen Iguazu Şelaleleri, 1542 yılında Alvar Nunez de Vaca tarafından keşfedilmiş. Dillerde dolaşan bir söylentiye göre, First Lady Eleanor Roosevelt bu şelaleyi görünce "Zavallı Niagara" demekten kendini alamamış. Büyük kısmı, görkemli Şeytan Gırtlağı'na geçiş imkanının da bulunduğu Arjantin kısmında yer alıyor. Yaklaşık 80 metreden daha yüksek bir noktadan dökülen ve 14 şelalenin birlikte aktığı Devil's Throat yani Şeytan Gırtlağı en görkemli olanı. Ancak şelalelerin etkisi Brezilya tarafında daha iyi hissediliyor. Toplam genişliği 2 bin 700 metre olan Iguazu Şelaleleri'nde su, iki basamak halinde dökülüyor. Iguazu'nun her iki tarafını da kapsayan milli park, 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınmış. Yer aldığı yarım küreyi düşünürsek mevsimsel olarak Brezilya'da yaz aylarının yaşandığı kasım ve nisan ayları arası Iguazu için ideal zamanlar.
18 SAATTE ULAŞTIM
İlk aklınıza gelen, dünyanın öbür ucundaki Iguazu'ya nasıl gideceğinizdir herhalde. Hemen söyleyeyim; ben İstanbul'dan THY ile Buenos Aires'e uçtum. Sao Paulo'da yolcu indirmek için durduğumuz 2,5 saat dahil 18 saatte Arjantin'e varmış oldum. Bu arada THY, Buenos Aires seferlerini geniş gövdeli uçaklarla yaptığı için çok konforlu bir yolculuk yaptığımızı da belirteyim. Ben Buenos Aires'te iki gece konaklayıp üçüncü gün Iguazu'ya gitmek için yola çıktım. Latam Havayolları ile iç hat yolculuğu yaparak Buenos Aires'ten Iguazu'ya 1 saat 50 dakika uçtum. Milli Park'a girdikten sonra yaklaşık 10 dakikalık tren yolculuğuyla şelalelere ulaşıyorsunuz. Şelalelere yaklaşınca sesi duyulmaya başlıyor. Bu ses bile insanı heyecanlandırıyor. Şelalelere vardığınızda ise bu muhteşem doğa harikasını gördüğünüz için heyecanınız katlanıyor ve kendinizi çok şanslı hissediyorsunuz. Şelaleler, bir kere muhteşem bir görsel şölen yaşatıyor. Dakikalarca hiç sıkılmadan seyredebiliyorsunuz. Dünyanın dört bir yanından gelmiş turistlerle birlikte dakikalarca şelaleleri seyrettim ama ben bununla da yetinmedim. Şelaleleri, şelaleleri oluşturan nehirleri ve birleşme yerlerini havadan görmemi sağlayacak bir helikopter turunun olduğunu da öğrenince hemen gidip katıldım. İyi ki de bu tura katılmışım. Hakikaten çok etkileyici bir manzara vardı, bakmaya doyamadım.
BOL ADRENALİN
Siz de gittiğinizde şelale etrafında düzenlenen turlara katılabilir, safari turlarıyla da çevreyi keşfedebilirsiniz. Bölgedeki milli park ise doğal hayatı gözlemleme açısından mutlaka görülmeli. Milli parkta birçok hayvan çeşidini doğal ortamlarında gözlemlemeniz mümkün. Iguazu'da mutlaka Macuco Safari'ye katılmanızı da tavsiye ederim. Botlarla yapacağınız bu heyecanlı ve bol adrenalinli safaride göreceklerinizden çok etkileneceksiniz. Tecrübe konuşuyor...
EN İYİ ETLER BURADA
Şelaleleri gördükten sonra Iguazu şehir merkezine gittim. Küçük bir şehir ama gezmeye değer. Şehirde birçok restoran, kafe ve hediyelik eşya dükkanı var. Sokakları turlayıp, eşe dosta hediyelik eşya aldıktan sonra mutlaka bir et restoranına gitmelisiniz. Yemeğe geçmeden önce burada elektronik ürünlerde vergi oranının düşük olduğu ve dolayısıyla fiyatlarının birçok ülkeye göre daha uygun olduğunu da hatırlatayım. Gerek Arjantin gerekse Brezilya deyince ilk akla gelen et oluyor. Burada en iyi etleri yiyeceğinizden şüpheniz olmasın. Ben ilk gün otelimizin concierge'inin önerdiği Churrascaria Bufalo Branco Restaurant'a gittim ve yiyebildiğin kadar etin servis edildiği restoranda ete doydum. Siz "dur" deyinceye kadar et servisinin devam ettiği restoranda fiks bir fiyat ödüyorsunuz. Ertesi gün gittiğim Park Foz Steakhouse da müthişti. Konaklama konusuna gelince de her bütçeye göre çok sayıda hotel, hostel, pansiyon var. Bu dünya harikasını görmek, hayatta yapılabilecek en güzel eylemlerden biri.