Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

İstanbul’da turist gibi

Sömestir tatilini, tarihi mekanları gezerek değerlendirebilirsiniz. İstanbul, her köşesiyle tarih kokan, her defasında farklı bir tat bulabileceğiniz bir şehir. Bu şehrin en turistik rotası ise şüphesiz Kapalıçarşı ve civarı... Çarşıda ve çevresindeki tarihi hanlarda bir gün geçirmek her zaman iyi bir fikir

Önümüzde iki haftalık bir sömestir tatili var ve İstanbul hâlâ dünyanın en güzel turistik rotalarından biri. İşte tam da bu niyetle, ister bu kaotik şehrin sakini olun, ister şehir dışından ziyarete gelin, günlerinizi planlayarak turist olmanın keyfini sürebilirsiniz. Bir şehirde turist olmak, o şehrin simgeleşmiş yerlerini ziyaret etmekle başlar. Peki İstanbul denince ilk akla gelen yer neresi? Elbette Eminönü ve Kapalıçarşı... O zaman hadi gelin, tüm gün sürecek ama sizi başka bir İstanbul'la tanıştıracak turumuza başlayalım. Günübirlik bir tur için, Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nde buluşup İstanbul Üniversitesi ana kapısında soluklanıp günü planlamakta fayda var... Soluklandığımız yerin tarihini öğrenmeden olmaz. İstanbul Beyazıt'taki tarihi Çorlulu Ali Paşa Medresesi, 1707 tarihinde padişah II. Mustafa'nın damadı ve Sultan III. Ahmet dönemi sadrazamlarından Çorlulu Ali Paşa tarafından, mimar Davut Ağa'ya yaptırıldı. Ancak aradan geçen üç asırlık sürede zamanla nargile kafeye dönüştü. Tarihi yapı, külliye, medrese, cami, tekke, kütüphane ve hazire olarak 1707'de kesme taştan inşa edilmiş. Medresenin girişi dikdörtgen planlı bir avluya açılırken, sekiz adet kare planlı ve revaklı hücresi bulunan medresenin avlusunda bir kuyu ve sekizgen planlı bir şadırvan var. Avlunun güneydoğusunda ise yine sekizgen planlı ve kubbeli dershane, doğusunda kare planlı bir kütüphane yer alıyor. Çorlulu Ali Paşa ve külliyenin mimarı Davut Ağa'nın mezarları da medresenin haziresinde yer alıyor. Biraz yürüyüp Nuruosmaniye Camii'ne uğramak şart.



Osmani ve Nuruosmani adlarıyla da bilinen ve 'Osmanlı'nın nuru' anlamına gelen Nuruosmaniye Camii'nin yapımına Sultan I. Mahmud döneminde başlanmış, III. Osman tarafından 1755 yılında tamamlanmış. Mimarı ise Mustafa Ağa. Kapalıçarşı'nın çatılarının üzerinde yükselen cami mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. İstanbul Üniversitesi'nin görkemli kapısının önünden geçip Sahaflar Çarşısı'na uğramadan olmaz. Eski tadı yok elbette. Öğrenciliğim yıllarında eski kitaplara ulaşabildiğimiz, ziyaret etmekten keyif aldığımız bir yerdi çarşı. Şimdi bu amaca hitap eden iki dükkanın olduğunu görmek üzücü ama onlar bile insanı nostaljik bir havaya sokabiliyor. 562 yıllık tarihi olan çarşı için Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde 17 yüzyıldan dükkan sayısının 50, ulemaya hizmet eden sahaf esnafının da 300 olduğundan bahsetmekte oysa ki... Plan yapıp ilerlemekte fayda var. Yoksa sokaklar, hanlar, dükkanlar arasında kaybolabilirsiniz. Yolgeçen Hanı, Kapalıçarşı, İç Bedesten, Zincirli Han, Çuhacı Han, Mahmut Paşa Külliyesi, Kürkçü Han, Mısır Çarşısı, Bodrum Hanı, Çukur Han, Bal Kapanı ve Büyük Validehan'ı listenize alabilirsiniz. Bu epey yorucu ama doyurucu bir tur olacaktır.




Geçmişte takılı kalan han
Büyük Valide Han, Mahmutpaşa'da Çakmakçılar Yokuşu ile Fincancılar Yokuşu arasında yer alan bir han. 17. yüzyılda Kösem Mahpeyker Valide Sultan tarafından inşa ettiriliyor. Kimi zaman ev, işyeri, atölye ve ahır olarak kullanılmış... Bulabilmek ve içini görebilmek için esnaftan yardım istemekte fayda var, zira girişi gözden kaçabilir. Girişteki ilk iki bölümü geçince, hanın geniş avlusunda bir mescid ve irili ufaklı dükkanlar var. Günümüzde şapkacılar ağırlıkta. Çatal bıçak sektörünün ustaları Jumbo, Aryıldız ve Hisar'ın buradan çıktığını düşününce insan etkileniyor. Tarihi değerine paha biçilemeyen han, herhangi bir restorasyon geçiremiyor. Zaman içinde atölye odacıkları ikiye hatta üçe bölünüp başkalarına satılıyor sadece... Avlunun orta yerinde İranlılar Şii Mescidi yer alıyor. Yüzyılın başında buradaki bekar odalarında çoğunlukla İranlılar otururmuş. İstanbul'da Kuran-ı Kerim'in ilk basıldığı yer de yine bu handaki İranlıların matbaası deniyor. Merdivenleri tırmandığımızda kendinizi karanlık dehlizlerde buluyorsunuz. Ürkütücü bir film sahnesinin içindeyiz sanki... Minicik atölyelerden tek tük çekiç sesleri geliyor. Zamanda bir noktadayız ama günümüz olmadığı kesin! Dehlizlerin arasında avize işleri yapanlar, çelik işleyenler... Bu karanlığın sonu ise müthiş bir manzara...




Suriçinin merkezi Mısır Çarşısı
Rehberimiz Mois Gabay Mısır Çarşısı'na dair şunları anlatıyor: "Çarşı kelimesinin kökeni Farsça cahar (dört) ve su (taraf, sokak) sözcüklerine dayanmakta olup, 'dört sokak' manasına gelmektedir. Mısır Çarşısı'nın bulunduğu Eminönü sahil kısmı, Bizans devrinden itibaren yoğun bir pazar alanı olma özelliği gösteriyor. Ticarette denizin önemli bir yer tuttuğu o dönemler için İstanbul'un tarihi yarımadasındaki sur içinin merkezi noktalarından biri olan bu bölgede, işlek ticari faaliyeti şaşırtıcı değil... Ptokhoprodromos'un bir yazısında dile getirdiği gibi Bizans devrinde de yaklaşık olarak Mısır Çarşısı ile aynı yerde Makron Envalos adında bir baharatçılar çarşısı bulunmaktadır. Mısır Çarşısı, Yeni Camii Külliyesinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Padişah III. Murad'ın eşi, Safiye Sultan'ın emriyle 1597 tarihinde temeli atılan Yeni Camii'nin inşası 1663 tarihinde bitmiştir. Bu yapı Osmanlı tarihinde en uzun süren cami inşası olan Yeni Camii Külliyesi içerisinde yer alır."




Kapalıçarşı renklerinde kaybolmak

Bu rotada söz etmemiz gereken en önemli yerlerden biri elbette Kapalıçarşı... Kapalıçarşı fetihten itibaren Osmanlı kültürünün bir yansıması olarak ayakta duruyor. Tarihi 15'inci yüzyılın ortalarına Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar gidiyor. O dönemlerde Osmanlı kurumlarını ayakta tutan en önemli uygulamalar vakfı sistemleriydi. Bu sisteme göre camilerin tamir ve bakım masrafları gibi çeşitli ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gelir getirici çeşitli unsurlar vardı. Bunların en önemlilerinden biri de çarşılar... İşte tam da bu niyetle, Fatih Sultan Mehmet tarafından Ayasofya'ya gelir getirmesi için inşa edilen yapıların temeli 1461 yılında atıldı. Böylelikle Kapalıçarşı'nın da temeli atılmış oldu. Zamanla tüm bölgenin en önemli ticari merkezi haline gelen, İstanbul'un en zengin esnaflarına ev sahipliği yapan, dünyanın her yerinden gelen mücevherlerin ve kıymetli takıların ticaretinin yapıldığı Kapalıçarşı, bu yıllarda bir banka ve finans merkezi gibi de hizmet verdi. Sadece bu değil, İstanbul'u ve Avrupalıların gözündeki Doğu yaşamını en iyi biçimde yansıtan yerlerden biri haline gelen Kapalıçarşı, bugün İstanbul denince ilk akla gelen lokasyon.

Anmadan olmaz
Kapalıçarşı'nın en önemli simgelerinden biriydi Gramafoncu Mehmet Usta. Buram buram sanat kokan, dükkanından yükselen müzikle çarşıyı renklendiren isimlerdendi. 1940'lı yıllardan bu yana gramofon üreten ve tamir eden gramofon ustası Mehmet Öztekin ne yazık ki pandemi sırasında vefat etti. Tamir ettiği eski gramofonları da, dükkanı da onunla birlikte tarih oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA