Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Ona da ‘baba’ diyorlar bana da...

Yok, hayır, artık dayanamıyorum. İsyanım büyük... Haberi size yeniden hatırlatırken bile büyük acı çekiyorum. 7 yaşındaki kızını sırf karısına üzüntü vermek için acımasızca boğarak öldüren bir mahlukatın haberi, irin kokusuyla gazetelerden ve televizyonlardan evlerimize doldu. Babalığı bir yana bıraktım, insanlığımdan utandım.
O mahluğun yüzünde kızının tırnak izleri varmış... O yavrucağın o anda yaşadığı büyük dehşeti algılayabiliyor musunuz? Kâbus görünce uyanıp, yanına koştuğu, üşüyünce kollarının arasına sığındığı bir canlı, onu öldürmeye çalışıyor. Hem de bir anda... Sebepsiz... Şaşırmaktan, korkmaya zamanı olmuş mudur acaba? Günlerdir o anı kafamda canlandırmaya çalışıyorum. O kızın yaşadıklarını hissetmeye, empati kurmaya çabalıyorum. Olmuyor... Olması da mümkün değil zaten.
Aynı yaşta bir kızım var, koklamaya bile kıyamadığım. Bizi sosyal medyadan takip edenler aramızdaki müthiş ilişkinin tanığı oluyorlar zaman zaman... Gece yan odada öksürdüğü zaman yüreğime kırk hançer saplanıyor. İlk ateşlendiği geceyi hatırlıyorum. Edremit'te sabaha karşı saat 04.00'de gittiğim acil servisin doktoru, "Merak etmeyin, çocuğun hiçbir şeyi yok. Hafif bir soğuk algınlığı... O annesiyle eve gidebilir ama sizi yan odaya alıp bir sakinleştirici yapalım" demişti. O caniye de "Baba" diyorlar, bana da... Utanıyorum... İçim üşüyor...

Film Gibi Hayatlar
Hülya Koçyiğit'in TRT 2 ekranlarında sunduğu Film Gibi Hayatlar isimli harika sohbet programını bu sütunlarda kim bilir kaç kere yazdım... Geçen hafta 200'üncü bölümüne ulaşan program, TRT 2'nin yüzakı haline geldi.
Bir kere şu uçucu televizyon evreninde bir sohbet programını 200'üncü bölümüne ulaştırmak öyle her babayiğidin harcı değil. Bunun için mutlaka Hülya Koçyiğit duruşuna, prestijine ve samimiyetine ihtiyaç var. Program aynı zamanda Yeşilçam'ın ebediyete intikal eden ya da yaşayan ulu çınarlarına bir saygı duruşu niteliği de taşıyor. Hulusi Kentmen, Münir Özkul ve Adile Naşit gibi pek çok ölümsüz sinema değerimizin bu programda hakkıyla anıldığını hatırlıyorum.



Film Gibi Hayatlar'ın konuk skalası da A klasmanında. Türker İnanoğlu, Eşref Kolçak, Türkan Şoray, Filiz Akın, Ediz Hun, Selda Alkor, Tamer Yiğit, Perihan Savaş, Emel Sayın, Ajda Pekkan, Beyazıt Öztürk, Ata Demirer, Demet Akbağ, Okan Bayülgen gibi pek çok televizyoncunun rüyalarını süsleyen ağır toplar hep Hülya Koçyiğit'in masasına oturdular.
Gönlümden geçeni soracak olursanız, bu sohbetler serisinin Yeşilçam tarihine ışık tutacak eni konu bir belgesel haline dönüştürülmesi.

Galatasaraylılar ortadan ikiye mi bölünsün?
Geçen cumartesi Galatasaray taraftarı ne yapacağını şaşırdı. Çünkü futbol ve basketbol takımlarının maçları aynı saatte oynanıyordu. Futbol maçı 19.00'da, basketbol maçı ise 18.00'de başlıyordu. İkisini birden izlemek isteyenler çaresiz kaldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde aynı kulübün farklı branşlarda en üst ligde yaptığı maçlar aynı saatte oynanmaz. Bu çok önemli bir kuraldır. Ama bizim ülkemizde maçların fikstürleri, taraftarın izlemesi için değil, yayıncı kuruluşların keyfiyetine göre planlandığı için böyle saçmalıklar yaşanabiliyor. Hatta genel kurallar arasında aynı ligdeki maç yayınlarının arasında, karşılaşmanın bitiminden sonra en az iki saat süre olması da yer alır. Bu, özellikle büyük kentlerde ulaşım problemi nedeniyle bir maçı izleyen taraftarın, diğer maçı da izlemesine olanak tanımak için alınmış bir önlemdir. Ama bizde bir maç 16.00'da, diğeri 19.00'da başlıyor. Uzatma dakikaları ile birlikte 16.00'da başlayan bir maçın 18.00 - 18.15'den önce bitme şansı yok. Düşünün; Büyükçekmece'de oturan bir taraftarın, Kadıköy'deki maçtan sonra evine dönüp diğer lig maçını ekranda izleme şansı var mı? Kesinlikle yok. Peki bununla ilgilenen kimse var mı? Vallahi benden başka yok!..

Gaf kürsüsü
Sahte doktor Ayşem Özkiraz'ın avukatının savunması, en az eylemin kendisi kadar sorumsuzcaydı: "Bir hayali vardı ve bunu yaşamak istedi."

Zap'tiye
CHP'liler; Demokrat Parti ve AK Parti'nin sloganı "Yeter, söz milletindir" sözüne de dört elle sarıldılar. Aday bulamadıkları gibi söyleyecek söz de bulamıyorlar!..

Ne demiş?
"Bugün PSG'li futbolcuların formalarındaki isimleri Çince yazılmış. Kendileri de imitasyon gibi zaten..." (BeIN Sports'ta PSG - Rems maçını anlatan Özkan Öztürk'ün harika yorumu)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA