Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Çukurova Papa’ya tur bindirdi

Atv'de yayınlandığı 4 yıl boyunca reyting rekorları kıran Bir Zamanlar Çukurova dizisi şimdide İtalya'yı kasıp kavuruyor. Access Time ve Canale 5 kanallarında, hem gündüz kuşağı hem de prime-time'da Terra Amara adıyla yayınlanan Bir Zamanlar Çukurova, yayınlandığı günler tüm ülkeyi ekran başına kilitleyen ve milyonlarca hayranı olan bir fenomene dönüştü.



Dizinin 14 Ocak Pazar günkü prime-time yayını, Papa Francis'in katıldığı bir televizyon programından daha fazla reyting alarak büyük bir başarıya imza attı. %15 izlenme payıyla 2.8 milyon izleyiciyi televizyonları başına kilitleyen dizi, ayrıca aynı gün yayınlanan İtalya'nın kült polisiye dizisi Komiser Montalbano'yu da geride bıraktı.
Öte yandan, Tim'S yapımı Bir Zamanlar Çukurova, Şubat ayında gerçekleşen İtalya'nın en önemli etkinliklerinden biri olan ve bir hafta süren Sanremo Müzik Festivali'nin ikinci akşamında da yayınlandı. Dizi, 2.3 milyon izleyici ve %10'u aşan izlenme payına ulaşarak geçen yılki ikinci gün yayınına göre festivalin reytinglerini düşürdü. İtalyan basını, uzun yıllardır hiçbir televizyon içeriğinin Sanremo Müzik Festivali sırasında bu denli bir izlenme payına ulaşmadığını belirtirken Bir Zamanlar Çukurova efsanesinin başarısına özel başlıklar attı.

Fenerbahçe ve tarikatlar
Fenerbahçe'nin işgal yıllarındaki şanlı direnişini anlatan Zaferin Rengi filminde ilginç bir detay vardı. İstanbul'daki Türklere ve özellikle de Fenerbahçe'nin yönetici ve futbolcularına zulmeden İngiliz yüzbaşı John G. Bennett aynı zamanda sapkın bir tarikatın üyesiydi.
Yani FETÖ tarafından 3 Temmuz 2011'de kurulan kumpas, tarikatların Fenerbahçe'yi hedef aldıkları ilk operasyon değildi. Aziz Yıldırım'dan önce de Fenerbahçe'nin ilk başkanı Sabri Toprak, tarikat marifetiyle hapse atılmıştı.
Özetle; artık Fenerbahçe'ye karşı sapkın tarikatların her türlü şutu direği sıyırıp avuta çıkar. Çünkü Fenerbahçe artık şerbetli...

Malumatfuruş...
Ayşegül Aldinç'in sosyal medyada yazdığı günlük notların tiryakisiyim. Herkesin birbirinin kopyası olmaya öykündüğü kalem zanaatçiliğinde sürüden ayrılmanın, farklı olmanın keyfini yaşatır bana... Hele o mizah ambalajlı eleştiri lokumları... Nasıl da yağ gibi kayar okuyanın boğazından. Ayşegül'ün imzalayıp yolladığı Malumatfuruş kitabını bir solukta mideye indirirken şeker komasına girecektim vallahi...



Şöyle yazmış mesela "Taktıkları çelmelerle taklalara gelesiceler" başlıklı bölümde:
"Kadının Kurdu Kadınlar (Kısaca KKK) başlığında oksijen israfı dişi kişiler köşeleri tutmuş vaziyette; taktıkları çelmelerle taklalara gelesiceler! Densizleri bir kenara at; yaşasın kendini bilen iyi hasletli, demlenmiş kadınlar!"
Ayşegül'ü her okuduğumda "Magazin köşelerini tutmuş bunca kifayetsiz varken ona niye kalem vermezler?" diye düşünür dururum. Muhtemelen zamanında onu da taklaya getirmişlerdir...

Ne demiş?
"Bazı kadınlar bazı zamanlarda ağlayarak güçlenir." (Atv'nin dizisi Ben Bu Cihana Sığmazam'da Leyla'nın sözü)

Gaf kürsüsü
Edirne'de fincanları tükürerek temizleyen işletmecinin savunması, icraatından beterdi: "Tükürmedim, üfledim..."

Zap'tiye
Unutkan koca adaylarına tavsiye: Nikah günü olarak 29 Şubat'ı seçin. Böylece en az üç yıl rahat edersiniz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA