Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

İlişkilerde ekmek kırıntısı sendromu

Teoman her konserinde bu sendroma dikkat çekmiş de meğer anlamamışız... 'Aşk kırıntısıyla doymaktansa tek başıma aç kalırım bu hayatta sendromu', nam-ı diğer breadcrumbing (ekmek kırıntısı). Günümüzde en çok şikayet edilen, hatta flört şiddeti olarak nitelendirilen yeni bir kavramdan bahsediyorum.
Klinik psikolog Dr. Gemma Harris, araştırma makalesinde okuyucuyu yeni çağın ilişki açmazıyla tanıştırırken, büyük bir aydınlanmaya da sebep oluyor. Müthiş bir ilişki manipülasyonuyla tanıştırıyor aslında bizi. Harris, breadcrumbing'e kişilerin sağlıksız bir döneminde maruz kalabileceğine dikkat çekiyor, yani bizim boşluk diye tanımladığımız o anlardan bahsediyor... Bu ilişki modelinde; karşı taraf, flörtü sevgili olmayalım ama kısık ateşte tutalım olarak görüyor, bu aslında narsizmin zirvesi.



Bu bilgiler ışığında etrafımıza baktığımızda hangimiz aşk kırıntısına maruz kalmadık ki? Harris'e göre breadcrumbing; kişi, diğer kişiyi kendine bağlı tutmak için kullandığı bir taktik ve kişinin kendine güveni yüksek olduğunda veya diğer seçenekleri olduğunda bu davranışı sergiliyor. Mavi boncuk diyoruz aslında biz buna, Harris ise aşk kırıntısı bırakmak olarak tanımlıyor.
Bu durum işte son zamanların en popüler ilişki krizi olarak karşımıza çıkıyor. Teoman'ın dediği gibi aşk kırıntılarıyla doymaktansa aç kalırım daha iyi...

PEKİ YA ZOMBIEING?
Araştırmada oldukça eğlenceli bir ilişki kavramı daha var; zombieing. Adından da anlayacağınız üzere kişinin bir süre sonra geri dönmesi. 'Gerçekten çok değiştim, psikolojik sorunlarım vardı' gibi bahaneler zombieing'in ilk belirtilerinden. Ne zombieing ne de breadcrumbing ile karşılaşmamak dileğiyle...

***


'SEVDA MECBURİ İSTİKAMET' NEDEN İZLENMEDİ?
'Beyazperdede birbirinden şahane filmler vizyonda' diyemiyoruz, henüz olanlarla yetinmeye çalışırken iyiden iyiye sinema seyri keyfimizden vazgeçiyoruz. 'Sevda Mecburi İstikamet' filmi iki haftada 79 bin 837 kişi tarafından izlenmiş; 'bir Çağan Irmak filmi gişede hızlıca nasıl batar'ın resmi örneğidir bu film. Kadroya bakıyorum şahane, yönetmen mükemmel, sonuç neden bu? Irmak 'Babam ve Oğlum'dan sonra babam ve kızım gibi bir hikayeyi anlatmak istemiş; kızıyla yarım kalmış hikayesini tamamlamak için bir yolculuğa çıkan ünlü bir oyuncunun öyküsü...




'Selim Erensoylu' adlı eski bir Yeşilçam şöhretinin kariyerinin sonunda gerçeklerle yüzleşmesi ve o 'yalan dünya' ile hesaplaşmasını izliyoruz. İzlemeseydik daha iyi olurdu dedirten türden bir yapım... Neden derseniz, duygu geçmiyor, baba-oğul çatışmasını genelde çok iyi kuran Çağan Irmak, bu kez o örgüyü baba-kız üzerine kurmuş ama olmamış, film eski bir Yeşilçam oyuncusunun değişim dönüşümünü anlatırken geç kalınmış bir baba-kız ilişkisinin yeniden canlandırılmasına evriliyor. Genel itibariyle film Çağan Irmak'ın filmleri arasında kendine en alt sıralarda yer bulacaktır diye düşünüyorum. 'Sevda Mecburi İstikamet'in gişe sınavı bir hayli zorlu.

***


HAYAT KISA KUŞLAR UÇUYOR! BİZ NE YAPIYORUZ?
Ne güzel söylemiş Cemal Süreya; hayat kısa kuşlar uçuyor diye... Peki ya biz ne yapıyoruz? Bugün varız yarın yokuz, farkında mıyız? Hayır. Stres, gereksiz dertler, dramalarla boğuşuyoruz, koşturuyoruz, sürükleniyoruz, yoruluyoruz, düşüyoruz kalkıyoruz. Ne ağır ama ne kadar gerçek bir söz halbuki Cemal Süreya'ın söylediği. İnsanı 100 kere düşündürtüyor; bu basit iki mısra öyle derin ki, öyle uyandırıyor ki insanı...



Yaş ilerledikçe anlıyor insan bu dizelerin acı gerçeğini, yüceliğini. Belki de o yüzden yaşayalım bu hayatı, boş verelim küçük sorunları, strese ara verelim, yaşamı kutlayalım, hayatı dolu dolu yaşayalım, çünkü gerçekten hayat kısa ve kuşlar da uçuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA