Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

83 yaşında bile gündemde kaldı

Bunu da yener diye düşünüyordum. Altı aydır büyük bir yaşam mücadelesi veren Hıncal Ağabeyi (Uluç) ne yazık ki, kaybettik.
Babıali'de bir sayfa daha kapandı. Başarılarla dolu bu sayfayı anlatmaya sayfalar yetmez.
Magazin ve spor gazeteciliğinin yükselişe geçmesinde büyük emeği oldu. Birçok dergi çıkardı. TV kariyerinde hep ilklere imza attı.
Birçok önemli köşe yazarı, genel yayın yönetmeni onun mutfağında yetişti. Genç kalemlere de destek oldu. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Hıncal Abi arada kulağımı da çekerdi ama vizyonuyla hep yol gösterici oldu.
Gençler bilmez; eskiden spor basını denince önce Fenerbahçe gelirdi. Medyada Galatasaray'ın güç kazanmasında, ezeli rekabette spor sayfalarında dengeyi bile Hıncal Abi sağladı.
1990 senesinde Sabah gazetesinde yazmaya başladıktan sonra köşe yazarlığına farklı bir boyut kattı.
Spordan sanata, şehir hayatından siyasete, magazine çok geniş bir yelpazede, keyifli yazılar yazdı. Örneğin bir film, gösteri, bir kitap, konser yazdı mı, insanlar merak ederdi. O kitap mutlaka alınır ve o filme gidilirdi.
Hiç unutmam Hıncal Abi ile Eminönü'nde yürüyorduk. Yine halktan yoğun ilgi görmüştü. Bir esnaf "Türkiye'ye Sevgililer Günü'nü getiren adam, büyüksün, senin sayende satış yapıyoruz" diye bağırmıştı. Ve haklıydı.



ÜLKESİNİ DÜŞÜNÜRDÜ
Tepki göreceğini bilse bile doğru bildiğini söylemekten, yazmaktan hiç çekinmezdi! Ülkesini düşünür, eksiklere dikkat çekerdi.
Bir yazarı değerli yapan okuyucunun "Acaba bugün ne yazdı?" diye merak edip gazete almasıdır. Hıncal Abi gazete tirajlarını yükselten bir fenomendi.
Aynı zamanda polemiklerin yazarıydı. En yakın dostunu bile bazen çok sert eleştirebilir bazen de övgülere boğardı. Kalemi çok kuvvetli, keyifliydi. Babıali'den birçok efsane kalem geldi geçti ama Hıncal Abi'nin etkisi farklıydı.
Elbette 1990'dan beri haftanın altı günü hiç durmadan yazan, TV programları yapan Hıncal Abi'nin de hataları, bazı yanlış anlaşılan yazıları olmuştur. Ama 83 yaşında bile yazılarıyla gündem olmak, kolay kolay ulaşılamayacak bir seviye.
Hıncal Abi'yi ne kadar yazsak az. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.



PARİS DE E-SCOOTER'I TARTIŞIYOR
Fransa'nın başkenti Paris'te, kamyonla çarpışan bir e-scooter sürücüsü hayatını kaybetti. Ve orada da e-scooter tartışması alevlendi.
E-scooter'lar Türkiye şartlarına uygun değil, Avrupa'daki gibi bisiklet yolumuz çok yok, İstanbul trafiğinde bu araçlar tehlike arz ediyor diyorduk.
Paris'te bile geçtiğimiz yıl 22 e-scooter sürücüsü ölmüş! Demek ki, bu araçlar hiçbir ülkede güvenli değil!
Paris Belediyesi önlem olarak escooter kiralayan firmaların sayısını üçe indirmişti. Şehirde kiralanabilen 15 bin e-scooter bulunuyor.
Bizdeki sayıyı bilen var mı?
Gelen haberlere bakılırsa Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, yasaktan yanaymış. Yasak gelirse Paris, e-scooter'a yasak koyan birkaç büyük kentten biri olabilir!
Bizdeki durum ise; her ölümlü kazadan sonra e-scooter'lar tartışılıyor, trafik polisleri birkaç denetim yapıyor ve bir sonraki ölümlü kazaya kadar mevcut sorunlar unutuluyor.
Dikkatinizi çekti mi; bu konular tartışılırken e-scooter kiralayan firmalardan hiç açıklama gelmiyor. Ama taksici dernekleriyle sosyal medyada ağız kavgasına girişiyorlar! Tabii ticari ve parasal konular daha önemli!



KOMEDİ OYUNCUSU BU HATAYI YAPMAMALI
Büşra Pekin de bir süredir estetik yaptıran oyunculardan. Estetik operasyon geçirmemiş oyuncu da yok zaten!
Ama şöyle bir sorun var; çoğu piyasadaki tanınmış iki cerrahtan birine gittiği için sanki hepsi aynı tezgâhtan çıkmış gibi gözüküyorlar.
Elbette güzel görünmek avantaj, kim kendini nasıl iyi hissediyorsa onu yapsın. Bu çağda estetik yaptırmış birini yargılamak kimsenin haddi değil.
Meseleye oyunculuk sanatı açısından bakarsak Büşra estetiği fazla kaçırmış diyebiliriz. Sanki "Bridget Jones'un Günlüğü" serisinden tandığımız Renée Zellweger gibi aynı hatayı yapmış. Bambaşka biri olmuş!
Özellikle bir komedi oyuncusu yüzüyle bu kadar oynarsa kariyerine zarar verebilir. Zellweger bambaşka biri olunca izleyicinin hafızasından silindi!
Umarım Büşra da aynı sorunu yaşamaz.



ÖĞRETMEN VE ÇOCUK
KATİLLERİ!
Kobani'nin iç kesimlerinden ateşlenen 5 roket, Gaziantep'in Karkamış ilçesinde bir okul ve yerleşim yerlerini vurdu. Saldırıda hayatını kaybeden üç kişiden biri öğretmen, biri de çocuk.
Daha önce kundaktaki bebeği öldüren, köy okullarındaki öğretmenleri infaz eden PKK yine aynı zalimliği yaptı!
Türk Silahlı Kuvvetleri ne zaman sınır ötesi harekat başlatsa 'endişeliyiz' mesajı veren Avrupa ülkeleri ve ABD, öğretmen, çocuk demeden masum insanları katleden PKK'ya ses çıkarmıyorlar!
Ne de olsa onların gözünde PKK'lılar 'çiçek çocuklar'!



GELDİ DÖRT YILIN SULTANI
Dünya Kupası denince ilk aklıma gelen kare 1982'de İspanya'da final maçında Marco Tardelli'nin Almanya'ya gol attığında yaşadığı unutulmaz sevinçti.
Bence o ikonik sevinç Dünya Kupası'nın ne kadar önemli olduğunun özeti.
1986'da büyümüştüm, Maradona'nın tek başına kupayı kazanışını izlediğim için hala kendimi şanslı görürüm.
Üçüncü en unutulmaz an ise 2002 Dünya Kupası'nda İlhan Mansız'ın Senegal'e attığı altın goldü.
Ekvador'un Katar'ı Enner Valencia'nın iki golüyle yenmesine sadece Fenerbahçeliler değil, diğer taraftarlar da sevindi! İşte Dünya Kupası'nı özel yapan da bu!
Futbolun zirvesinde Türkiye'nin mücadele edememesine en çok çocuklar için üzülüyorum! Çünkü en iyi, en keyifli Dünya Kupası çocuklukta izlenendir!



Altyazı
"Bazı insanları çevresi yaratır, bazı insanlar çevresini yaratır." (Köstebek)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA