Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Hey gidi sanatçının ayakkabısından şampanya içilen günler...

Linet'le Aslı Şen olayı hakkında yazmayan kalmadı. Linet mi haklı, Aslı Şen mi atarlı konusuna hiç girmeyeceğim.
Ben sanatçının sahne aldığı mekanların raconunun tarihi gelişimine taktım kafayı. 80'lere kadar uzandım. O döneme yaşım elvermiyor ama araştırmayı seviyorum, huyum kurusun.



80'lere gidelim mesela... Sahnedeki assolistin ayakkabısından şampanya içmek mi dersin, kafasından güller dökmek mi dersin, yoğurtlu patlıcanı viskiyle hüpletmek mi dersin... Her tür absürtlük varmış o yıllarda...
Öyle garip bir dönem ki, iki saat sahnede kalmış şarkıcının terli ayakkabısından şampanya içiyorsun. Niye? Sanatçıya saygı diye... Te Allah'ım ya... Bu dahiyane adetin mimarı kim? Tabii ki yurdumun erkekleri. Çünkü o dönemdeki gazino seyircisinin yüzde 80'i erkek. Kahvehaneden hallice, eğleniyorlar gazinoda... Erkeğin yanında kadın varsa o da küçük bir ihtimal karısı, değilse sevgilisi... Ama sevgili demek ayıp o günlerde, 'nişanlı' denirmiş racona göre...



GAZİNO RACONU NASILDI?
O döneme dair Engin Ardıç'ın yıllar önce yazdığı harika bir yazıya denk geldim, onun kaleminden birkaç not şöyle:
'Faça masa' tabir edilen ön masalara oturtulduysan, masanın üzerinde ne varsa ödemeyi olduğu gibi kabul edeceksin. "Kaldırın bunları" şeklinde bir cümle kuramazsın. Kabadayılıkta da gelen hesabı az bulup çok bulup değil, az bulup geri göndermek ve daha kabarık istemek esastır!
Kadınlarla konuşurken kafa kaldırılmaz, gözlerine bakılmaz. Bakarsan, bu 'iş koymak' anlamına gelecektir. Beğendiğin bir erkek sanatçıya, yanında mermileriyle tabanca hediye etmek çok olağandır.



Assoliste gönderilen çiçeklerin hepsi sahneye çıkarılmaz, bu işle görevli ayakçı tek bir buket seçer, üzerine bütün çiçek gönderenlerin listesini önem sırasına göre yazıp yapıştırır ve bu liste mutlaka ve mutlaka ve mutlaka sahnede okunur" diye yazmış Engin Ardıç...
Özetle 80'lerde durum fetiş, illegal ve hijyenden epey uzak... İyi ki yokmuşum o yıllarda.



Gelelim 90'lara... Bu dönem 80'ler kadar haşin değil, işler cıvıyor. Tarabya'da uşaklar, Etiler'de yumuşaklar döneminden söz ediyoruz. Burada seyirci kitlesine kadınlar da dahil olmaya başlıyor. Yani ortam, 80'ler kadar testosteron kokmuyor. Mekanların tek hakimi erkekler değil. 'Damsız girilmez', 'Aile Restoranı' zamanları... Dam bulacağım diye kendini heba eden erkekler dönemi... Bu çaresizlikten yılıp, "Eeee başlarım böyle işe" diyerek evlenen çok oldu o dönem...



90'larda kadınlar konuya dahil olunca, ayakkabıdan şampanya içmek adeti bitmiş çok şükür. Kolaysa içsin, yanındaki dam, o ayakkabıyı akşam yedirir adama! Naifçe peçeteye istek yazılan günlerdeyiz... Tek sorun menü zayıf. Kuru fasulye eşliğinde, kafanda disko topu, Ümit Besen de dinliyorsun, dünden kalmış mezelerle Kenan Doğulu da...



Gel zaman git zaman, devir değişiyor, alışkanlıklar unutulup gidiyor. Yıl oluyor 2021... Artık gece hayatının hakimi, amazon kadınlar! Sanki savaş çıkmış, erkekleri kaybetmişiz de toplumda adam kalmamış gibi, gece hayatında erkek sinek bulmak mümkün değil... Onlar evde, kadınlar alemde... Her yerdeler bu kadınlar, Harbiye'de konserde, yeni açılan en hit mekanda, gazinoda, tek kişilik şovda, tiyatroda... Kültür, sanat, müzik, sahne piyasası onlar olmasa çökecek...
Haliyle, yılların intikamını alıyor bu kadınlar, kendi raconlarını yazıyorlar. Sahnedeki bana selam verecek, gözlerimin içine bakıp gülecek, gerekirse ayakkabımdan şampanya içecek dönemindeyiz artık, hayırlı olsun!



TORBA DEĞİL Kİ BÜZELİM
Kimsin ve hangi yetkinliktesin de benim ya da Cem Belevi'nin ne yapması, ne demesi, ne sorması gerektiğine karar veriyorsun?
"Bunu sorsaymış, Cem de böyle deseymiş..." Miş miş miş de muş muş muş...
Sen karşına alıp, söyleşi yapınca sorarsın tatlım. Biz de okuruz.
Bayılıyorum bu sonradan olma gazetecilere. Ahkamkesergiller, çantacılar...
Araştırma yok, üretme yok, edebi bir değer yok. Sabah uyan, kahveni al laptopının yanına, sanki dünyayı kurtarıyormuş gibi bir havaya gir, üreten insanların işleri üzerinden yaz babam yaz...
Ne kolay oldu bu işler... Hem de Hürriyet gibi bir gazetede!
Bu yazdıklarını aynı eki paylaştığın Onur Baştürk ya da Savaş Özbey yazsa kale alacağım da, seninki komik duruyor.
Sen Acun Ilıcalı güzellemelerine devam et... Buralara hiç bulaşma!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA