Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Türkiye'yi kim mi kaybetti?

Amerikan Foreign Policy (Dış Politika) dergisinde Türk-Amerikan ilişkileri üzerine bir yazı çıktı. "Türkiye'yi kim kaybetti" diye soruyorlar.
Bu dergi normalde Amerika'nın en prestijli yarı-akademik dergilerinden olarak bilinir. Ama tüm kurumlarda yaşanan çöküş onları da etkilemiş gibi. Başlığın kendisinden içeriğine kadar her yönüyle dökülen bir yazı.
Ne kadar Türk düşmanı uzman kılıklı tetikçi varsa bunlardan birer cümlelik derlemeler yapılmış. İçine de bağlamla zırnık kadar alakası olmayan hikayeler eklenmiş, gerçekler çarpıtılmış, bir de ahmakça sorulmuş "Türkiye'yi kim kaybetti" diye.
Deveye sormuşlar "boynun neden eğri" diye. O da "nerem doğru ki" demiş. O hesap. Bu yazının düzeltilecek tarafı yok. Görevimiz de değil. Ancak bir meselenin nasıl çerçevelendiği o meselenin içeriğini belirlediğinden biz de tarihe birkaç not düşelim.
Bir kere "Türkiye'yi kim kaybetti" başlığı kasten Türkiye'yi Soğuk Savaş'taki Çin gibi karşı kampa oturtmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Sözüm ona tarihi bir analoji yoluyla ve sanki samimi bir hesaplaşma yapıyormuş ayağına Türkiye karşıtlığını tescillemek ve Türkiye'yi şeytanlaştırmaktan başka amacı yok. Buna hizmet eden Washington'da ne kadar Türkiye karşıtı tetikçi varsa hepsinden alıntılar yapılmış ve Türkiye'nin tezlerini anlatabilecek tek bir görüşe yer verilmemiş.
İkincisi her kötü yazı gibi süreç analizine başvurmuş. Ortada doğru düzgün bir süreç anlatımı da yok. İlişkilerin bozulması "çuval olayına" kadar götürülmüş. Halbuki biliyoruz ki, çuvaldan sonra bile Türk- Amerikan ilişkileri en parlak dönemlerinden birini yaşamıştı. Eğer ilişkiler bozulmuşsa bunun yeri Irak değil Suriye'dir. Ve eğer tarih aranıyorsa o da 2011 sonrasıdır. Obama Türkiye'yi DEAŞ'la tek başına savaşmaya zorladığı fakat aynı sırada PYD'ye destek verdiğinde artık bu ilişkinin normal şartlar altında sürdürülme imkânı kalmamıştı. En büyük yalan ise "Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelede yeterli sorumluluk almaması ve Obama'nın ondan sonra PYD'yi desteklemekten başka seçeneği kalmaması" yalanıdır. Türkiye DEAŞ'la karada savaşan hala tek devlet. Ve Obama PYD'yi çok daha önce desteklemeye başladı. Türkiye aynı tarihlerde her türlü terörle mücadele ederken Amerikan yönetimi ve medyası Türkiye'de darbe olsun ve demokratik yollarla seçilen hükümet devrilsin diye elinden geleni yaptı. Bütün bunlara rağmen şimdi kalkıp da nedamet getiriyormuş havalarında 'kim kaybetti' diye sorup "canım iki tarafında hataları var tadında yazılar yazmak ahmaklık değilse sahtekarlıktır.
Türkiye'nin birçok hatası olabilir. Ama Amerika'yla ilişkileri bozmak bunlardan biri değil. Amerika bile Türkiye'yi itiyor. Türkiye ise buna rağmen hala ilişkileri sürdürmeye gayret ediyor. Böylesine anlamsız sorular sormaya gerek yok. Cevap basit. Obama önderliğinde medyasından bürokrasisine, akademisinden tetikçisine hep beraber yaptınız bu işi. Türkiye'nin çaresiz kalacağını umdunuz. Ama sizin için üzgün Türkiye için mutluyum. Zira Türkiye kendine yeni yollar buldu. Bundan sonra siz düşünün.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA