Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

İdlib tekrar karıştı

İdlib uzun süredir çatışmaların dondurulduğu bir bölgeydi. Ancak nihai statüsünün ne olacağına dair ortada bir uzlaşı yok.
Rusya destekli rejim saldırıları şimdiye kadar tacizler şeklinde gerçekleşiyordu. Konu Erdoğan ve Putin arasındaki görüşmeler sayesinde buraya kadar geldi.
Ancak her iki taraf için de bir yumuşak karın haline dönüşme ihtimali hep vardı.
Özellikle Türkiye'nin Amerika ile Fırat'ın doğusunda güvenli bölge müzakerelerine yoğunlaştığı bir dönemde rejim tekrar harekete geçti. Bu kez sadece taciz değil doğrudan askeri operasyonlarla ilerlemeye başladı. Bildiğiniz üzere Türkiye'nin kontrol ettiği 9 nolu kontrol noktasının dibine kadar geldiler. Rejim ateşle oynuyor. Ama bunu baştan beri yapıyor.
Ve devam da edecek. Özellikle kontrol noktalarına dair daha da mütecaviz olmaları kimseyi şaşırtmasın.
Bu şartlar altında çatışmasızlık durumunun sürdürülmesi çok daha zor hale geldi.
Aslında çatışmasızlık bir tür geçici çözümdü.
Buna nihai statü olarak bakmak yanlış olur.
Özellikle Türkiye Fırat'ın doğusu konusunda endişeliyken ve rejimin İdlib üzerine yürümesini caydırabilecek sebepler varken çatışmasızlık son bir diplomatik engelleme çabası olarak ortaya konmuştu. Fakat şartlar zaman içinde değişti ve değişmeye de devam edecek.
Rejim bölgeyi öyle ya da böyle ele geçirmenin peşinde. Bu uğurda her türlü kıyıma girişmekten çekinmeyecektir. Rusya'nın da böylesi bir durumda destek vermekten çekineceğini sanmıyoruz.
Şimdiye kadar Türkiye olayı oldukça başarılı idare etti. Fakat görüldüğü gibi en kritik zamanlarda bu bölgede operasyonlar başlayabiliyor ve Türkiye'nin diğer bölgelerde atacağı adımları engelleyici sonuçlar doğurabilir.
Belki de bu yüzden artık İdlib'de nihai bir çözüm arayışını çok geç olmadan masaya yatırmak lazım. Zira rejim adım adım ilerledikçe girdiği yerlerden çıkartılıp atılması imkânsız hale gelebilir.
Bir oldubittiyle karşılaşmaktansa önceden tedbir almak daha mantıklı olabilir. Eğer rejim böyle devam ederse sınırımıza yüzbinler dayanacaktır ve yeni insani krizler yaşanacaktır.
Bu anlamda kimse rejimin işlediği suçların dünya kamuoyunu harekete geçireceğini düşünmesin.
Rejim her türlü şiddeti uygular Batı'nın umurunda bile olmaz. Kimyasal silah kullandığında bile bir bedel ödemediğini bilen Esad sınır tanımayacaktır.
Zaten kirlenmiş bir Esad'ın daha da kirlenmesini Rusya hiç sorun etmeyecektir.
Batılılar da bir iki kınama mesajıyla işi geçiştirir. Bu nedenle mesele öyle ya da böyle Türkiye'nin önüne düşecektir. Türkiye henüz rejim daha fazla ilerlemeden İdlib bölgesinin doğrudan kontrolü için adım atmayı deneyebilir.
İki başlık önemli. Birincisi mülteci akınını engelleyecek bir bölge oluşturmak. İkincisi o bölgenin tecrit edilmemiş olmamasını sağlamak.
Böylece rejim İdlib'in güney bölgesini kontrol etse de Türkiye kuzey bölgesinde etkin hale gelebilir. Unutmamak gerekir ki, PYD hâlâ İdlib'in kuzeyine denize çıkışın tek yolu olarak bakıyor. Türkiye dışında herhangi bir aktörün İdlib'in kuzeyine hâkim olması önümüzdeki dönemlerde Türkiye'ye karşı kullanılan bir pazarlık kozu haline bile dönüştürülebilir. Hiçbir şey için olmasa bile bu nedenle dahi artık Türkiye'nin bu konuya daha kalıcı bir çözüm getirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA