Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Küresel şirketler ve devletler

G20 Zirvesi'nden herkes ilgisine göre çeşitli sonuçlar çıkartabilir. Birçok konu ele alındı. Çeşitli alanlarda uzlaşılar doğdu. Özellikle iklim değişikliği ve pandemi gibi başlıklar ön plana çıkıyor. Türkiye açısından da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Biden ile yaptığı görüşme önemliydi.
Bunca hengâmenin içinde varılan çok önemli bir uzlaşı gözden kaçmamalı. Biden'ın öncülük ettiği diyebileceğimiz bu uzlaşı, uluslararası şirketleri yakından ilgilendiriyor.
Dünyanın dört bir tarafında muazzam kazançlar elde eden çok büyük şirketler, kendilerini yüksek vergilerden koruyacak birçok yöntem kullanır. Bunlardan biri de vergi cenneti diyebileceğimiz ülkelerde gelirlerini koruma altına almak. Bu sayede oldukça düşük vergilerle ve yüksek kâr marjlarıyla büyük kazanç elde ediyorlar.
G20'de varılan anlaşmaya göre, tüm dünyada asgari yüzde 15'lik bir vergi mecburi hale getiriliyor. Bu da toplamda yıllık 150 milyar dolar civarında bir gelirin bu devletlerden tahsil edilmesi anlamına gelir. Daha basit bir ifadeyle söyleyecek olursak, devletler şirketlere hesap kesecek.
Biden vergi gelirlerini içeride artırmak için uzun süredir çaba sarf ediyor. Ama pek becerdiği de söylenemez. Ancak bu imkânı uluslararası zeminde buldu. Biden'ın kendi kişisel hesapları ve Amerikan iç siyasetinin dinamikleri her ne olursa olsun, bu son gelişme bize dünya düzeniyle ilgili oldukça ilginç veriler sunuyor.
Teknolojik küreselleşme son sürat devam ederken, toplumsal gerçekler ona ters yönde koşuyor. Küresel şirketler, yeni iletişim ve transfer imkânları sayesinde sınırları zorlamaya devam ediyor. Ancak bu tarz bir küreselleşme hepimizi aynı derecede memnun etmiyor. Teknolojik küreselleşmenin araçlarını hepimiz kullanıyoruz ama toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunlarla karşılaştığımızda hepimiz dönüp devletlere bakıyoruz.
Pandemi bunun en iyi örneği oldu. Vatandaş, devletin kendini koruyacak tek yapı olduğunu fark etti. Ne küresel şirketler ne de küresel kurumlar toplumsal fayda üretmedi. Uluslararası işbirliği de olmadı. Her koyun kendi bacağından asıldı. Devletler kendi vatandaşlarının sağlığını korumak için başka devletlerin vantilatörlerine, hatta maskelerine el koydu.
Sanırım dünya, devletin kıymetini yeniden keşfediyor. Pandemi öncesinde küresel şirketlerin, iş yaptıkları ülkelere vergi vermek zorunda olduğunu söylediğimizde dahi gericilikle ve sansürcülükle suçlanıyorduk. Çok basit bir gerçeklik inkâr ediliyordu. Bu topraklarda iş yapan şirketler ofis açmıyor ve vergi vermiyordu. Bunu bir çeşit ideolojiye çevirme çabası bile vardı. Sınır aşan şirketlerin, devletleri zayıflatarak vatandaşı özgürleştirdiği iddiaları seslendiriliyordu. Gördük ki, bunların hepsi birer masaldan ibaretmiş.
Aslında Türkiye durumun çoktandır farkında ve gerekli düzenlemeleri yaptı. Pandemi sonrasında diğer devletlerin de benzer bir noktaya geldiği belli. Ne kadar ileri gidilebileceği henüz belli değil. Ama küreselcilik ile devletçilik arasındaki çizgi, her geçen gün daha da belirgin hale geliyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA